• şubat 2022'de çıkması beklenen 2. black country, new road albümü. albümden ilk olarak chaos space marine isimli parçayı görücüye çıkarttılar.

    1- ıntro
    2- chaos space marine
    3- concorde
    4- bread song
    5- good will hunting
    6- haldern
    7- mark's theme
    8- the place he ınserted the blade
    9- snow globes
    10- basketball shoes
  • time skiffs ile birlikte bu yılın* şimdilik en iyilerinden.
  • bu albüm hakkında yazmak için biraz zaman geçmesi lazımdı. acısı taze olan, çiçeği burnunda 7* kişilik harikulade yetenekli londralı ekibin (bkz: black country new road) ikinci stüdyo albümü geçtiğimiz şubat'ın ilk cuması yayınlandı.

    albümün yayınlamasına sayılı günler kala grubun vokalisti isaac wood'un mental sağlık sorunları nedeniyle gruptan ayrılması haberi birçok dinleyicisi gibi beni de şok etti. debut albümleri (bkz: for the first time) geçtiğimiz yıl en çok dinlediğim albüm olup, türkiye'ye gelmelerini dört gözle beklerken (hatta salon iksv'ye ne de çok yakışırdı) bu gelişme adeta benim için tüm gemileri batırmıştı.

    şarkılar hakkındaki hissiyatlarımı dökmeden önce şunu söyleyeyim; ekip kalan 6 üyesiyle beraber müzik yapmaya devam edecek fakat önceki yayınladıkları hiçbir materyali çalmayacaklar. yolları açık olsun umarım bir gün kendilerini canlı dinleme fırsatı edinirim.

    albüm 'intro' ile oldukça festive bir girizgah yapıyor. ilk albümlerinde olduğu gibi dinleyiciyi az çok nasıl bir albüm beklediğini haberdar eden bir parça.
    ardından albümün ilk teklisi olan 'chaos space marine' geliyor. afacan olarak nitelendirebileceğim bu şarkının içerisindeki bazı sözcükler albüm boyunca tekrardan kulaklarımıza nüfus ediyor. özellikle nakaratı bana arcade fire'ın funeral ve neon bible dönemlerini anımsattı. grubun stüdyo içerisinde doğaçlamalar yoluyla üretim yaptığı aşikar ve bu da o çalışmaların ürünlerden birisi.

    chaos space marine yerini 'concorde'a bırakıyor. bu şarkıda tom waits - martha da olduğu gibi bir mektup hissiyatı aldım. isaac'in kendi ruhunu sözlere ne kadar başarılı bir şekilde aktardığını gösteren bir örnek. karşısındakini bir concorde uçağı şeklinde metaforlayıp onun ışıklarını görebilmek için nefessiz kalmış bir dağ tırmanıcısı olduğunu söylüyor. ardından kısa bir süreliğine de olsa aynı gökyüzünü paylaştıklarını ve sonrasında isaac'in acı çekeceğini concorde'unsa uçup gideceği gerçeğiyle baş başa kalıyoruz.

    concorde gökyüzünde süzülürken 'bread song' çıkageliyor ve daha ilk cümlesi bile yürek burkmaya yeterli: "pekala az önce uyandım ve zaten senin umrunda değil". onca çabaya rağmen her şeyin mahvolup artık düzeltilemeyecek bir boyutta olması kokulu mumlar yakıp, güzel fotoğraflar asmakla kurtarılamıyor. neticede onun yanı ne erkekler ne de ekmek kırıntıları için uygun bir yer değil.

    good will hunting albümde beni kendisine en az bağlayan şarkı oldu. yazar zihnini partneri ve dahi kız çocuklarıyla fransa'da yaz tatili geçirip kendisine piyano öğrettiği gibi hayallerle süslemiş. aslında kendisinin yalnızca onun aklında yer etmek istediği amacını vurgulamış. iyi niyet avı da bunu doğrular gibi. şarkının müzikal yanına gelirsek 6/8'den 4/4'e geçişlerin hoşuma gittiğini söyleyebilirim.

    haldern yine grubun geçtiğimiz yıl yaptığı sessionlardan birinde doğaçlama olarak çıkmış bir şarkı. hatta ismini de katıldıkları festivalin bulunduğu ufak bir alman kasabasından alıyor. piyano, keman ve alto saksafonun uyumu büyüleyici. sükunet dolu bu parçanın özellikle son bir dakikasına dikkat.

    mark's theme, grubun saksafonisti lewis evans'ın covid nedeniyle hayatını kaybeden amcasına saygı duruşu amacıyla besteledikleri bir eser. sonlara doğru duyduğumuz anlamsız ses de kendisine aitmiş. ışıklar içinde uyusun diyelim.

    'the place where he inserted the blade' albümün en teatral şarkısı. o kadar naif ve içten bir yakarışa sahip ki doğruca kalbe saplanıyor. iki tarafın da karşılıklı yorgunluğu ve isaac'in ne zaman kafasında bir öğle yemeği kursa aklına hep onun gelmesi. akılda kalıcı yer edecek bir 'günaydın!' ve tabi ki piyano ve yan flütün inanılmaz uyumu.

    'snow globes' dinleyiciyi gerçekten de bir kar küresi içine alıp savuruyor. ekibin henüz daha ilk albümleri yayınlanmadan önce canlı performanslarda yer verdikleri bir kompozisyon. post rock hissini köküne kadar yaşattıran eser sakin gitar notalarıyla başlayıp yükselmeye devam ediyor. en can alıcı noktada ekibin davulcusu charlie wayne davulları adeta parçalıyor ve ardından o kaos ortadan yavaşça kaybolup her şey başladığı yere dönüyor. silver mt. zion dinleyenlerin seveceğini düşündüğüm bir parça. bu arada "kim lan bu henry?" diye merak edenlerin henry viii'in yaşamına biraz göz atmasını tavsiye ederim.

    ve aslında tüm bunlar albümün kapanışını yapan şahesere bağlanıyor. 'basketball shoes'un bende yaşattıklarını anlatmak gerçekten çok zor. 12 dakika 37 saniyelik, üç perdeden oluşan bir tiyatro oyunu gibi. ilk sahnede concorde tekrardan karşımıza çıkıyor ve evimizi başımıza yıkıyor. perdenin sonlanmasıyla beraber tüyler ürpertici interlude kısmında snow globes'daki keman motifini tekrardan duyuyoruz. ikinci sahne american football grubunu anımsatan midwest emo, math rock vari riffler ile başlıyor ve beni adeta tekrardan liseli günlerime götürüyor. fakat bu enerji dolu çılgın dönem çok uzun sürmeden kendisini tekrardan karanlık interlude'a bırakıyor. bu sefer enstrümanlar notaları kendi aralarında bölüşürüyor. giderek daha da gerilen dananın kuyruğu 8:32'de kopuyor. koronun girmesiyle beraber adeta third impact yaşayan tokyo-3 sakini gibi lcl denizine karışıyorum. referans için son perde kafatasını parçalayacak deredece sert trampet vuruşlarıyla başlıyor ve tabiri caizse çarşaflar ıslanıyor. isaac'in son sözleri "bana cömert borcun, ve felç edici ilgin" asla kulaklarımdan silinmeyecek. kreşendo ve son.

    başta da bahsettiğim gibi black country, new road artık kariyerlerinde başka bir safhaya geçti. gönül isterdi ki bu albümdeki her parçayı canlı bir şekilde dinleyip boğazım yırtılana dek bağırarak eşlik edebileyim. sağlık olsun ve bunu derken samimi söylüyorum. çünkü böylesine kişisel bir albüm ortaya koymak eminim ki isaac'i fazlasıyla yıpratmıştır. tez zamanda sağlığına kavuşması dileğiyle.

    ilk albümlerinin ardından ekibin 'science fair' şarkısında geçen "dünyanın en iyi ikinci slint taklidi" sözleriyle medyada dile getirilmişti fakat 'ants from up there' ile 'sunglasses' da geçtiği gibi kendilerini "ingiliz mühendisliğinin zirve noktası" olarak görüyorum.
  • yılın açık ara en başarılı albümü oldu gibi. bu saatten sonra daha iyisinin geleceğini düşünmüyorum
  • kaydı müthiş.

    intro, tatlış albümün kokusunu önden servis eden başlangıç.

    chaos space marine, aynı tonda başlayan giriş parçası, dıdıdı dıdı dı tıt. hoş bir parça ama sözlerinden hiçbir şey anlamadım malesef, idare eder.

    concorde, yine hiçbir şey anlamadığım başka bir şarkı, ama kaydıyla birlikte, müzik güzel yani aaaa,

    bread song, hüzünlü başlayan, oh darling ı, albümün ne tarz bir şeye döndüğünü anlayabileceğiniz, en iyi şarkılarından.

    good will hunting, dat dat dat, dont ring it,

    haldern, albümün caza en çok kayan, 2. favori şarkım. sakin, huzurlu bir başlangıç, habercisi of the mükemmelliğin.

    marks theme, güzel bir nefesli çalgı deneyimi (saksafon olabilir bilmiyorum.) hüzünlü başlıyor ama umuda doğru da gidiyor.

    the place where he inserted the blade, güzel başlıyor ama albümün en sevmediğim parçası.

    and here goessss, snow globes, albümün en sevdiğim, en iyi şarkısı. (bana göre) başlangıcı sakin, düzenli, henry adında bir adamdan bahsediyo ama kim bilmiyorum hiç. davulu nasıl kaydetmişlerse, o kadar iyi ki deliriyorum, ilk kez bir davulu bu kadar seviyorum. ortasında lyrcris tekrarı başlıyor, ama zevkini azaltmak yerine arttırıyor, çünkü davul solosu çok iyi, ama soloyu çok yanlış kesmişler bence, sonunda müthiş bir üflemeli çalgı kesitiyle the winnner of the albüm!!

    basketball shoes, albüme en yabancı olduğum şarkı, pek sevemediğim gibi nasıl yorum yapacağımı da bulamıyorum, hiçbir şey anlamadım.
hesabın var mı? giriş yap