*

  • anıtı dikilen sinek hikayesinin en vurucu tarafı, anıtın beş (5) dakikalığına dikilmiş olmasıdır. ardından ev sahibesi camdan kazır. ((bkz: kazımak)) ayrıca aziz nesin'in küvette gezen bir örümcekle ilgili küçük bir hikayesi vardır ki o da örümceğin azmi ve ustanın saygısıyla ilintilidir. (bkz: öz türkçe sevmeyenler), (bkz: sevip de göstermeyenler)
  • hayattayken destek görmeyip, ölünce efsaneleştirilenleri anlattığını düşündüğüm öykü.
  • sinek cesetlerini camın onunde yanyana dizerek sergilemeyi, günlük "olmazsa olmaz"larından biri haline getirmiş muhterem dedemin keskin avcı zekasından kaçabilmiş sinek.
  • aziz nesin'in bir öyküsüdür.
  • çocukken okuduğum ve çocukken okunan şeylerin unutulmaması ayrıcalığı sebebiyle hala hatırladığım, aziz nesin'in bir öyküsü.
    pencereleri kapalı evden dışarı çıkmak için çare arayan sinek, ders çalışmakta olan evin çocuğunun kitabından eğer ışık hızına ulaşırsa canım ardına geçebileceğini öğrenir. ve ışık hızına ulaşıp camın diğer tarafına geçebilmek için, tüm gayretiyle tekrar tekrar deneyerek cama hızlı dalışlar yapar .
    evdeki diğer sinekler bu çabasını desteklemezler, başarması bu kadar güç bir işin ardında kendini paralamasını anlamsız bulurlar. ama sinek onları dinlemez ve son denemesinde en hızlı uçuşunu yapar; cama yapışır.
    diğer sinekler hayattayken desteklemedikleri sineğin, imkansız görünen hedefine ulaşmak için hayatını feda edişini değerli bulurlar ancak. bir şeyleri değiştirmeye çalışmak değil, ölüm yüceltilir. cama yapıştığı yer de, ölen sineğin anıtıdır artık. ama bunun da bir anlamı yoktur. çünkü, bir kaç dakika sonra evin hanımı gelir ve elinde bir bezle anıtı dikilen sinekten arta kalanları siler. ne anıt kalır ne sinek. hepsi unutulur.
  • bos hikaye degildir. arada bir gercekten de bu kadar cesur sinekler cikar. nitekim ben bunlardan biriyle yillar once karsilasmistim. ancak benimm hikayemde sinek icerde bunaldigindan degil benden kactigindan cama dogru gidiyordu...

    sicak bir yaz gunu sinekler evin icinde tehlikeden habersiz vizildayarak dolasmaktaydilar. sicaktan bunalmis olan ben evin icinde dolanirken dur durak bilmeyen viziltilardan rahatsiz olmaya basladim. sineklerin dolanmakta oldugu kisma dogru gittim. beni fark eden sinekler yukari-asagi, saga-sola kacismaya basladilar. yalniz bir tane sinek digerlerinden aksi yone, pencereye dogru uctu. ben de bu gozupek sinegi gozume kestirdim. pesinden kovalamaya basladim. sinek pencereye dogru bir gidiyor bir geliyordu. ben onu kistirmaya calisirken pencereden uzaklasti. derken, anidan donup pencereye dogru hizla ucmaya basladi ve cama carpti. tabi carpmasiyla dusmesi bir oldu. ben bu cesur sinegin lesini suzerken, aklimdan "acaba neden acik olan pencereden gecmeye calismadi" diye dusunuyordum.

    yani neymis efendim, aptal cesareti dedikleri sey sineklerde bile vucut bulabiliyormus. siz, siz olun, acik kapilar varken, kapalisindan gecmeye calismayin. umarim bu hikayeden dersinizi almissinizdir.
  • leuvenlidir.
  • kore'de yedinci sınıfların zorunlu olarak okuduğu aziz nesin hikayesi.

    kaynak
  • güzel bir emre nalbantoğlu parçasıdır.

    sözleri de şöyledir efenim;

    ışığı da gördü mü
    peşine düşer sinek
    kanatları var şükür
    o camı geçer sinek

    okumayı söktü mü
    yolunu bilir ki tek
    kafayı da kırdı mı
    o canı geçer sinek

    anıtı dikilen sinek
    anıtı dikilen sinek
hesabın var mı? giriş yap