• aşk ateşi ile yanıp kavrulmak
    nasıldır, bilir misin, ey slav kızı..
    asturias'ın nağmeleri ile
    vücut bulmuş tüm hislerime,
    ilaç ol, gel ey cavurun kızı...
    dokun yanan saç tellerime o parmaklarınla,
    okşa gitarın telleri gibi,
    ve söndür kavurduğun bedenimi..
    ismimi fısılda o hiç bilmediğim sesinle
    canımı sana vereyim ey albeniz'in kızı..
  • bir bayan bu kadar mı güzel gitar çalar. kendisi asturias'ı çalarken resmen büyülendim. kendimi klasik gitar konserinin ortasında buldum. bir hatun hem güzel hem de yetenekli olursa be ona "prenses" derim. o kadar.
  • gitar çalarken karşısında ağlayabileceğim bayan. 5 martta istanbula gelip mutlu etmiştir... hayır ağlamadım. yani bi ara uğraşıp ağlıyım mı diye içimden geçirdim ama oha lan, boşver dedim sonra.
  • güzel mi güzel, yetenekli mi yetenekli hırvat kadın gitarist. artık kadınlar da enstrüman çalsın kardeşim, hem de erkeklere yakıştırılanlardan dedirten, gitarının başında zarif, karizma, seksi her neyse onların hepsi birden olabilen bir hatundur ana vidovic. erkekleri enstrüman çalarken izleyip kendinden geçen müzikten bihaber kadınlar yerine bunların sayıları artsın lütfen.
  • yağtığı müziğe konsantre olamiyorum zaman zaman.

    asturias
  • kendisini mutede de takip edebiliyorum sözlük. yeni farkettim. sessiz de oluyomuş yani.

    http://www.youtube.com/watch?v=nx7vob7gnbg
  • şiir gibi bir kadın.
  • şarap gibi virtüözdür. tertemiz icra ve performansları bir kenara bırakırsak, yıllar geçtikçe yorumculuğunu bambaşka yerlere taşıdı, taşıyor.

    kendisi için klasik gitar dünyasının 1961 rekolte chateau latour'udur diyebiliriz. o kadar kıymetli, o kadar leziz…

    önünde saygıyla eğiliyoruz leydim.
  • tek kelimeyle muhteşemdir. akdenizzzz aaakşamları diye kumsalları inleten erkeği sarıp sarmalayan kızlar, karşı cinsin gitar çalması* neler hissettiriyor anladım.
  • bana göre dünyanın en güzel kadınlarından biri! ne adriana lima, ne upton ne de başkaları. norah'yla* kapışır ama*. "gel çocuklarımın babası ol, şen dul gibi bütün gün evde otur, yemek yap, bulaşık yıka, ütü yap; ben de evimizi geçindiririm." dese yeminle saniye düşünmem.

    haddim değil ama müzisyenliğini değerlendirecek olursam ilk olarak "asturias yorumu dinlediğim en kötü asturias'lardan birisidir." derim. çok duygusuz çalmış. parçayı dinlerken bende herhangi bir duygu uyandırmıyor, sadece metronom dinliyormuş gibi hissediyorum. bildiğin hız kasmış gibi geldi bana. ama gel gör ki "la catedral" yorumu da dinlediğim en iyi la catedral yorumlarından birisidir. john williams'la kapışır yani! ayrıca vals venezolano 2 ve 3'ü de çok güzel çalmış.

    bunların dışında tekniğine, tuşesine, hızına bir şey diyeni allah olsam çarparım. gitarının tonu, daha doğrusu çıkarttığı o metalik ama bir o kadar da etli ton (artık nasıl bir ayar veriyorsa orada) direkt çaldığı parçalara çekiyor beni. ki bunu klasik gitarda yapmak her baba yiğidin harcı değildir.

    sevdiğimiz, saydığımız, bayıldığımız, bayıla bayıla dinlediğimiz müzisyen.
hesabın var mı? giriş yap