119 entry daha
  • "öte yandan zerdüşt tanrının öldüğünü duyuruken liber novus tanrı'nın ruhta yeniden doğuşunu betimliyordu." sonu shamdasani (liber novus sunuşunda)

    cogito'nun hakkında kayıp kıta ("nietzsche: kayıp bir kıta") yakıştırmasını yaptığı friedrich nietzsche'nin zamanında cem yayınevi'nden çıkan, türkçedeki en iyisi olan turan oflazoğlu çevirisi böyle buyurdu zerdüşt kitabından -ki demir leblebi bir başyapıttır; alıntılar:
    • siz bana ılık geliyorsunuz; oysa soğuk akar her derin bilgi. buz gibidir ruhun en derin pınarları: kızgın ellere ve eylem kişilerine serinliktir.

    • güzelliğimden bir açlık doğar, aydınlattıklarımı incitmek isterim, armağan ettiklerimi çalmak isterim: öylesine acıkmışım kötülüğe.

    • bağışlamaktan duyduğum mutluluk, bağışlarken öldü, erdemim bolluğundan ötürü kendinden bıktı.

    • kim ki bağışlar, utancını yitirmek üzeredir. kim ki hep dağıtır, eli de yüreği de katılaşır bu dağıtma yüzünden.

    • her buyurma bir deneme, bir göze alma gibi göründü bana: canlı buyurduğu zaman kendini tehlikeye atar. evet, kendine buyurduğu zaman bile buyurmasını ödemek zorundadır, kendi yasasının yargıcı ve öç alanı ve kurbanı olmak zorundadır.

    • en büyüğün boyun eğmesi, korkulu olanı, tehlikeyi göze almaktır, ölüm için zar atmaktır.

    • gerçek, size diyorum: geçici olmayan iyi ve kötü yoktur!

    • ve iyi ile kötüde yaratıcı olmak isteyen –gerçek, önce yıkıcı olmak, değerleri parçalamak zorundadır. bizim gerçeklerimizle parçalanabilen her şey varsın parçalansın! daha kurulacak nice evler var.

    • savaşı bile kutsayan iyi davadır mı diyorsunuz? size diyorum: her davayı kutsayan iyi savaştır.

    • umarsızları acımanız değil, yürekliliğiniz kurtarmıştır şimdiye dek.

    • gönlünüz büyüdü mü kendini beğenir ve yüceliğinde kötülük vardır, sizi bilirim.

    • kötülükte kendini beğenmiş kişiyle güçsüz kişi buluşur. fakat birbirlerini yanlış anlarlar. sizi bilirim.

    • bütün soğuk canavarların en soğuğuna devlet denir. soğuk soğuk yalan söyler o. ah size de fısıldar ey ulu canlar, karanlık yalanlarını o! ah kendini harcamayı seven zengin gönülleri bulur çıkarır o!

    • gerçek, malı az olanın köleliği de az olur.

    • dünyadaki en iyi şeyler dahi göstereni olmazsa değersizdirler; bu göstericilere büyük adam der halk.

    • dediği dedik kişinin koluna hiçbir zaman asılmamıştır gerçek.

    • sana tanrı ya da şeytanmışsın gibi yaltaklanırlar; senin önünde tanrı ya da şeytan karşısındaymış gibi sızlanırlar... ve sık sık sevimli görünürler sana. fakat bu öteden beri korkakların kurnazlığıdır. evet, korkaklar kurnaz olurlar.

    • çok düşünülen her şey kuşkuyla düşünülür.

    • seni erdemlerin yüzünden cezalandırırlar. yürekten bağışladıkları ancak yanlışlarındır.

    • yalnızlığına kaç dostum –ve oraya. sert ve sağlam bir havanın estiği yere.

    • şunlar (namuslular) kendilerini tutarlar, doğru; fakat yaptıkları her şeyden, şehvet denen kancık it kıskanç kıskanç sırıtır.

    • şehvetiniz kılık değiştirip acıma demedi mi adına?

    şeytanı kovmak isterken domuza kendi girenler az değildir.

    • yalnız için dost hep üçüncü kişidir: üçüncü iki kişi arasındaki konuşmanın derinlere dalmasını önleyen tapadır.

    • başkalarına inancımız, kendimizde neye inanmak istediğimizi açığa vurur.

    • ve sık sık sevgimizde sadece kıskançlığı aşmak isteriz; ve sık sık saldırırız ve bize saldırılabileceğini gizlemek için, düşman ediniriz.

    • dost edinmek isteyen, dostu uğruna savaşmaya gönüllü olmalı; savaşmak için de düşman olabilmeli.

    • kişi dostunda en iyi düşmanını bulmalı. dostuna karşı koyduğunda ona yüreğinle en yakın olmalısın.

    • kendini hiç gizlemiyen, kişiyi deli eder, öylesine çekinmemiz gerekir çıplaklıktan.

    • sezmekte ve susmakta usta olmalıdır dost: görmek istememelisin her şeyi. dostunun uyanıkken ne yaptığını sana düşün açıklamalı...

    • ko acıman sezme olsun: dostun acınmak istiyor mu, önce onu bilmen için. ko dostuna duyduğun acıma sert bir kabuk altında saklansın.

    • nice kimseler kendi zincirlerini çözemezler de, dostlarının kurtarıcısı olurlar.

    köle misin? öyleyse dost olamazsın. zorba mısın? öyleyse dostun olmaz. pek uzun bir süre köleyle zorba gizlenmiştir kadında. bu yüzden kadın daha dostluğa yeterli değildir: o yalnız sevgiyi bilir. kadının sevgisinde, sevmediği her şeye karşı haksızlık ve körlük vardır. kadının bilinçli sevgisinde bile, ışığın yanı sıra hep baskın ve şimşek ve gece vardır daha.

    • zerdüşt, iyi ile kötüden daha büyük bir güce rastlamadı yeryüzünde.

    • değerlendirmek yaratmaktır: işitin ey yaratıcılar!

    • değerlerde değişme –bu, yaratıcılarda değişmedir. yaratıcı olması gereken, yıkar hep.

    • önce uluslardı yaratıcılar, ancak son zamanlarda bireyler yaratıcı oldu; gerçek, bireyin kendisi en son yaratmadır daha.

    • gerçek, kendi çıkarını çokluğun çıkarında gören kurnaz sessiz ben –sürünün kaynağı değil yıkımıdır.

    • oysa ben size derim: sizin komşu sevginiz, kendinizi kötü sevmenizdir.

    • “sen” “ben”den eskidir. “sen” kutsanmıştır, ama “ben” kutsanmamıştır daha: bu yüzden kişi komşusuna sokulur.

    • komşudan kaçmayı ve en uzaktakileri sevmeyi salık veririm size. komşu sevgisinden üstündür en uzak ve gelecekteki kişilere duyulan sevgi; insan sevgisinden üstündür bence nesnelere ve hayaletlere duyulan sevgi.

    • kendinize katlanamazsınız, kendinizi yeterince sevmezsiniz; şimdi komşuyu sevgiye ayartmak ve onun yanlışıyla kendinizi süslemek istersiniz .

    • yalan söyleyen, bildiğine aykırı konuşan değildir yalnız, bilmediğine aykırı konuşan daha çok yalan söyler.

    • şöyle der deli: “insanlarla düşüp kalkmak kişiliği bozar, hele kişilik yoksa.”

    • kendinizi kötü sevmeniz, yalnızlığı size zindan eder.

    • “arayan kolay yiter. her türlü yalnızlık suçtur.” böyle der sürü.

    kadın erkekten daha iyi anlar çocukları, ama erkek kadından daha çocuktur*.

    • ko, erkek nefret eden kadından korksun: çünkü erkek gönlünün ta derinliğinde kötüdür ancak; oysa kadın bayağıdır.

    • erkeğin gönlü, oysa derindir, ırmağı yer altı mağaralarında gürülder; kadın ondaki gücü sezer, ama kavrayamaz.

    • rahipler arasında dahi kahramanlar vardır, bir çoğu pek fazla acı çekmiştir –bunun için başkalarına acı çektirmek isterler... kurtarıcı dedikleri onları zincire vurmuştur.

    sıkıntılı yürekle sıkıntılı kafa: bunların buluştuğu yerden çıkar o çılgın yel, o “kurtarıcı”.

    • karşılık da istiyormuşsunuz, ey erdemliler! siz erdem için ödül, yeryüzü için cennet, bugününüz için sonrasızlık mı istiyorsunuz? peki ben ödül ve sonrasızlık olmadığını öğretiyorum diye şimdi bana kızıyor musunuz? ben doğrusu, erdem kendi kendinin ödülüdür, dahi demem.

    • çünkü şudur sizin gerçeğiniz; siz şu sözlerin kirine göre fazla temizsiniz: öç, ceza, ödül, karşılık.

    • erdemleriyle düşmanlarının gözünü oymak isterler; ancak başkalarını alçaltmak için yükselirler. yine öyleleri de vardır ki, tavır takınmayı severler, erdemlerin de bir çeşit tavır takınma olduğunu sanırlar.

    • demekten bıkasınız (diye geldi zerdüşt): “bir eylemin iyi olması, bencil olmamasındandır.”

    • çünkü insanın öç’ten kurtarılması –bence en yüksek umuda köprü budur, uzun fırtınalardan sonraki gökkuşağı budur işte.

    • babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkar; babanın açıklanmış sırrını buldum oğulda sık sık.

    • ama halkın nefret ettiği kişi –köpeklerin kurttan nefret ettiği gibi- özgür ruhtur, zincir düşmanıdır, tapmayandır, ormanlarda barınandır.

    • halkla iyi geçinmek isteyen nice güçlü kişiler, atlarının önüne bir eşekcik koştular: bir ünlü bilge.

    • gerçek eri diye, tanrısız çöllere gidip saygılı yüreğini parçalayan kişiye derim ben.

    • tanrıyı gömen mezarcıların gürültüsünü hiç mi duymuyoruz? tanrılar dahi çürürler.

    • şimşek, yıldırım zaman ister, zaman ister işler yapıldıktan sonra bile, görülmeden, işitilmeden önce.

    • tanrının mezarlarından, türbelerinden başka nedir ki bu kiliseler?

    • hayat hep kendini alt edendir.

    • en yüce dağlar, en derin denizlerden çıkmıştır.

    • yoksa yalnız kekemelere mi inanırlar?

    • sözleriyle işitmeyi öğrenmeleri için kulaklarını mı patlatmalı?

    • en horgörülesi adamın, kendini artık horgöremiyenin zamanı geliyor.

    • can’ın gövdenden bile önce ölecektir. hiçbir şeyden korkma artık!

    • suçsuzluktur çocuk ve unutkanlık, bir yeni başlangıç, bir oyun, kendiliğinden dönen bir tekerlek, bir ilk devinme, bir kutsal evet.

    • senin küçük usun dahi gövdenin bir aracıdır, kardeşim, o senin “ruh” dediğin, -büyük usunun küçük bir aracı ve oyuncağıdır.

    • “ben” diyorsun ve bu sözden gurur duyuyorsun. oysa daha büyüktür ondan –senin inanmak istemediğin- gövden ve gövdenin büyük usu: o “ben” demez, “ben” eyler.

    • oysa duyu ve ruh seni her şeyin ereği olduklarına inandırmak isterler, öylesine kendini beğenmiştir onlar. araç ve oyuncaktır duyu ve ruh: arkalarında “kendi” vardır daha. bu kendi, duyuların gözleriyle arar, ruhun kulaklarıyla dinler.
    hep dinler kendi, ve arar: karşılaştırır, boyun eğdirir, yener, yıkar. egemenlik ve ben’in dahi egemenidir.

    düşüncelerin ve duygularının gerisinde, kardeşim, zorlu bir hakan, bilinmeyen bir bilge vardır, -ona kendi denir. o senin gövdende barınır, o senin gövdendir.

    senin gövdende, değme bilgeliğinden daha çok us vardır. ve gövden kim bilir neden, ille de bu değme bilgeliğini gereksinir.

    • hor görmelerini doğuran saygılarıdır.

    • deliliğinizle ve hor görmenizle dahi, ey gövdeyi hor görenler kendini’ze hizmet ediyorsunuz. size diyorum: kendi’nizdir ölmek ve hayattan ayrılmak isteyen.

    tutkuların vardı bir zamanlar ve onlara kötü derdin. oysa yalnız erdemlerin var şimdi: bunlar senin tutkularından ürediler.

    ister öfkeliler, ister şehvetliler, ister bağnazlar, ister kinciler soyundan ol. sonunda bütün tutkuların erdemlerin oldular, bütün şeytanların da meleklerin.

    • tek erdem iki erdemden daha erdemdir.

    • her erdem kıskanır öbür erdemleri ve korkunç bir şeydir kıskançlık.

    • ah kardeşim, erdemin kendine kara çaldığını ve kendini bıçakladığını hiç görmedin mi?

    • herkesin okuma-yazma öğrenebilmesi, zamanla yalnız yazmayı değil, düşünmeyi de bozar.

    • bir zamanlar ruh tanrıydı, derken insanlaştı, şimdiyse yığınlaşıyor bile.

    • doğrudur, biz hayatı severiz, ama yaşamaya değil sevmeye alıştığımız için.

    • sevgide her zaman biraz çılgınlık vardır. ama çılgınlıkta da her zaman biraz yöntem vardır.

    • öfkeyle değil gülmeyle öldürür kişi.

    • size şu belirtiyi veririm: her ulus kendi iyilik ve kötülük diliyle konuşur, komşu anlamaz bunu. o dilini yasaları, töreleri içre yaratmıştır kendine.

    fakat devlet bütün iyilik ve kötülük dilleriyle yalan söyler: ve ne söylese yalandır, -ve nesi varsa çalmadır.

    • gereğinden arta insan doğuyor: gereksizler için yaratılmıştı devlet!

    • devlet derim ona, herkesin ağı içtiği yere, iyilerin ve kötülerin: devlet herkesin kendini yitirdiği yer, iyilerin ve kötülerin: devlet herkesin ağır ağır kendi canına kıymasına “hayat” denen yer.

    • şu gereksizlere bakın hele! hep sayrıdır onlar; safralarını kusar ve buna gazete derler. birbirlerini yutar ve kendilerini dahi sindiremezler.

    • şu gereksizlere bakın hele! servet edinirler ve bununla züğürtleşirler. güç isterler, en çok da güç kaldıracını, bol parayı isterler, -bu yetersiz kişiler!

    • tırmanışlarına bakın şu çevik maymunların! birbirlerinin sırtına binerek tırmanırlar, böylece çamura ve uçuruma yuvarlanırlar.

    hepsi de tahta ulaşmak ister: bu onların çılgınlığıdır, -sanki tahtın üstünde mutluluk olurmuş gibi! çokluk çamur oturur tahtın üstünde, -taht da çokluk çamurun üstünde oturur.

    • kadınlara sorun: hoşa gittiği için doğum yapılmaz.

    • ey yaratıcılar, sizde kirli çok şey var. işte onun için ana olmak zorundasınız.

    • ey yaratıcılar, ey yüksek insanlar! her kim doğuracaksa sayrıdır, ama her kim doğurmamışsa kirlidir.

    • babaları kadına ve sert şaraba ve domuz etine düşkün olanlar, kendi özlerinden namus beklerse ne olur?

    • ne götürdüysen o büyür yalnızlıkta. içerdeki hayvan da öyle. bunun için birçok kimselere salık verilmez yalnızlık.

    • başarısızlığa uğramışsanız, ancak yarı yarıya başarmışsanız, bunda şaşılacak ne var?

    • kendinize gülmeyi öğrenesiniz, şöyle gereğince gülmeyi.

    • yetkin şey umudu öğretir.

    • “ben mirasçı isterim.” –böyle der acı çeken her şey. “ben çocuk isterim, kendimi istemem.” oysa sevinç mirasçı istemez, çocuk istemez. sevinç kendini ister, sonrasızlık ister, yeniden geliş ister, her şeyi sonrasızca aynı ister.

    • her şey birbirine bağlıdır, kenetlidir, vurgundur.

    • başarısızları özler her sonrasız sevinç.

    • kendinizi yalnız ileri değil yukarı doğru üretmek işinde , evlilik bahçesi yardımcınız olsun kardeşlerim.

    • deprem nice pınarları tıkar da, çok susuzluğa yol açar. ama gizli güçleri, sırları da açığa çıkarır.

    • insan toplumu: denemedir, böyle öğretirim ben –uzun bir aramadır: ama buyruk verecek kişiyi arar o!

    • ve kötüler ne denli zarar verirlerse versinler, iyilerin verdiği zarar en zararlı zarardır.

    • iyilerin aptallığında dipsiz bir kurnazlık vardır.

    • çünkü iyiler, yaratamazlar: onlar hep sonun başlangıcıdırlar.

    • ancak şimdi geliyor ona büyük yılgı, büyük bakınma, büyük sayrılık, büyük bulantı, büyük deniz tutması.

    • yığınların bir zamanlar nedensiz inanmaya alıştığı şeyleri kim, nedenler yardımıyla çürütebilir ki?

    yalan söyleyemeyen gerçeğin ne olduğunu bilmez.

    • yukarılara çıkmak istiyorsanız kendi bacaklarınızı kullanmalısınız! kendinizi taşıtmıyasınız.

    • kişi ancak kendi çocuğuna gebe kalır.

    • ama ben derim: düşeni, itmeli de!

    • uçmayı öğretemediğiniz kişiye çabuk düşünmeyi öğretin bari!

    • bakın bu halklar artık nasıl tüccar gibi davranıyorlar: her süprüntüden küçük küçük çıkarlar devşiriyorlar!

    • onların geçimleri gerçek eğlenceleridir; bu yüzden zorluk çekmelidirler!

    • çünkü insan en yırtıcı hayvandır.

    • bütün hayvanların erdemlerini çoktan yağma etmiştir, insan: bütün hayvanlar içinde en çok zorluk çekenin insan olması bundandır.

    • yalnız kuşlar daha insanın üstündedirler. insan bir de uçmayı öğrenirse, ah! ne yüksekliklere havalanacak yırtıcılığı.

    • ve yanısıra kahkaha getirmiyen her gerçeği uydurma saymalıyız biz!

    • çok çabuk bağlandıysanız evliliğin bozulması gelir arkadan: zina. “doğru, zina ile nikahı bozdum, ama önce nikah beni bozdu.”

    • en kinci kişiler olduklarını gördüm uyuşmayan çiftlerin. artık yalnız yaşayamamalarını bütün dünyaya ödetmek istiyorlar.

    • parıldayana karşı ta yürekten haksız, güneşlere karşı soğuk; -böyle yol alır her güneş.

    • sizin erdeminiz “için” ile, “ötürü” ile, “çünkü” ile ilginiz olmasını ister.

    • çünkü siz benimdiniz; ben sizinim daha.

    • ve ancak mezarların olduğu yerde olur dirilmeler.

    • her yaşayan sözdinleyendir.

    • kendi sözünü dinlemiyen buyruk altına girer.

    • buyurma, sözdinlemeden daha güçtür.

    • canlı buyurduğu zaman kendini tehlikeye atar.

    • güçlüye hizmet etmeye kendi istemi kandırır güçsüzü.

    • ve nerede özveri, hizmet ve sevgi bakışları varsa, orda efendi olma istemi de vardır.

    • ne yaratırsam yaratayım, yarattığımı ne denli seversem seveyim, -çok geçmeden karşı koymam gerekir ona ve sevgime: böyle ister benim istemim.

    • var olmayan isteyemez de ondan; var olana gelince, -daha ne varlığı için çırpınsın?

    • bütün hayatın kendisinde dahi çalma ve öldürme yok mudur?

    • bütün geçmiş şeylere acımam, onları bırakılmış gördüğümdendir.

    • yığında olanın düşünceleri dedesine değin uzanır, -oysa dedesiyle birlikte zaman da durur.

    • nereden geldiğiniz değil, nereye gideceğiniz olsun şerefiniz bundan böyle!

    • en iyide bile daha tiksinilecek bir şey vardır; en iyi bile alt edilmesi gereken bir şeydir.

    • ve güçsüz kişiler şöyle olurlar hep: yollarını şaşırırlar. ve sonunda sorar yorgunlukları: “biz ne diye yola çıktık? hepsi bir.”

    • ve ancak yaratma için öğreneceksiniz siz!

    • sizi yeryüzüne karşı şehvetli buldum, kendi yeryüzü-yorgunluğunuza gönül vermiş buldum hep!

    • çünkü dünyanın bıktığı sayrılar ya da eli ayağı tutmaz zavallılar, değilsiniz, kurnaz tembellersiniz, ya da çıtkırıldım, sinsi zevk kedilerisiniz siz.

    • onmaz kişilere hekimlik etmemeli.

    • çünkü senin olan senden adamakıllı saklıdır ve bütün gömüler içinde en son kazılan, kişinin kendi gömüsüdür, böyle gerektirir ağırlığın ruhu.

    • can üstüne sık sık yalan söyler ruh.

    • yığında olan herkes yaşamak ister.

    • hayatın bize adadığını biz hayata saklarız.

    • tad veremediğin bir yerde tad istememelisin. tad alma ve suçsuzluk en utangaç şeylerdir de ondan, ikisi de aranmak istemez. bunlar sende olmalı, -ama kişi suç ve ağrıyı arasa yeğdir!

    • ey kardeşlerim, ilk doğan kurban edilir.

    • gerçek olmak, -az kişinin elinden gelir bu! elinden gelen de istemez! hele iyilerin elinden hiç gelmez. iyi kişiler gerçeği hiç söylemezler. bu türlü iyi olmak ruh için sayrılıktır.

    • gözüpek girişme, amansız hayır, iğrenti, canlıya işleme, -ne kadar seyrektir bunların bir araya gelmesi!

    • her bilgi tedirgin vicdanın dibinde yeşermiştir şimdiye dek!

    • çünkü gönlün sırrı şudur: ancak kahraman kendisini yüzüstü bıraktığı zaman, düşünde yaklaşır ona üstkahraman.

    • kısırsınız siz: bu yüzden inancınız yok.

    • her dürüst adım ses verir, oysa kedi toprak üstünde uğrun uğrun yürür.

    • yeryüzünü horgörmeye kandırılmış ruhunuz: ama barsaklarınız kandırılmamış: bunlar en güçlü yerleriniz sizin!

    • suçsuzluk nerededir? doğurma isteminin olduğu yerde. ve bence en duru istem kendinden öte yaratmak isteyende bulunur.

    • sevme istemi: bu, ölmeyi de istemektir.

    • kendine inanmayan hep yalan söyler.

    • düşüncelerimin nedenlerini yaşayalı çok oluyor. nedenlerimi de yanımda taşımak istesem anı fıçısı olmam gerekmez miydi?

    • çünkü bütün tanrılar ozan benzetmeleri, ozan uydurmalarıdır.

    • ben bugünden ve dündenim. ama içimde yarından ve öbür günden ve gelecekten olan bir şey var.

    • yeterince temiz de değiller bence: hepsi de derin görünsün diye sularını bulandırır.

    • ve ben onlarda gönül yerine çoğu kez tuzlu sümük buldum.

    • seyirci ister ozanın ruhu, -isterse manda olsun.

    • yeni gürültüler bulanların değil, yeni değerler bulanların çevresinde döner dünya; sessiz döner.

    • denize tuz, çamura heykel atmak en büyük deliliktir.

    • gölgemi daha sıkı tutmak gerek, yoksa ünümü bozacak.

    • gerçek, ölemiyecek kadar yorgunuz biz, uyanığız daha, yaşayıp gidiyoruz, -mezarlarda.

    alpa! alpa! kökünü dağa taşıyan kim?

    • kamburdan kamburunu alırsan ruhunu da almış olursun.

    • kulak! adam büyüklüğünde bir kulak.

    • her şeyi pek kıt, bir şeyi pek çok olan biri ters sakatın biridir.

    • adayan mıdır o? gerçekleştiren mi? fatih mi? mirasçı mı? güz mü? saban demiri mi? hekim mi? iyileşmiş biri mi? ozan mıdır o? gerçek biri mi? kurtarıcı mı? boyuneğdiren mi? iyi biri mi? kötü biri mi?

    • karşıma rastlantıların çıkabileceği çağ artık geçti; bana benim olmayan ne düşebilir ki?

    • doruk ve uçurum, -bunlar artık birleştiler!

    • şöyle yazılı bu yolun üstünde: olmazlık!

    • kendini hep fazla esirgiyen, bunca özenden sayrı düşer sonunda.

    • çok şey görmek için, kendinden uzağa bakmayı öğrenmek zorunludur.

    • işte başladı son yalnızlığım.

    • korkunç olan her şeye güvenle yaklaşırsın.

    • en yalnız kişinin tehlikesi sevgidir, her şeye sevgi.

    • kendini yükseğe atmışsın, ama her atılan taş, -düşer!

    • görmek bile, uçurumlar görmek değil midir?

    • yüreklilik, acımayı dahi öldürür. oysa acıma en derin uçurumdur. ama yüreklilik en iyi öldürendir, saldırgan yüreklilik: ölümü dahi öldürür o.

    • düz olan her şey yalan söyler. her gerçek eğridir, zaman bile değirmidir.

    • peki her şey daha önce var idiyse: bu ana ne desin cüce? bu geçit dahi –önceden var olmuş olmalı değil midir?

    • kişi bütün yüreğiyle ancak çocuğunu bir de eserini sever, ve nerde kişi kendine büyük bir sevgi duyarsa, orda gebelik belirtisi vardır; böyle olduğunu görmüşüm ben.

    • acaba uzun bir istemin hakanı mı, konuşurken bile suskun mu, verirken alacak biçimde mi veriyor,-

    • oysa mutluluk kadındır.

    • kimilerine göre yalnızlık sayrı kişinin kaçışıdır; kimine göre de sayrı kişilerden kaçıştır.

    • senin horgörünü horgörüyorum: neden beni uyardın da kendini uyarmadın?

    • yalnız bu deliden değil, bu büyük kentten de iğreniyorum. bunda da, onda da: -ne düzelecek, ne bozulacak bir şey var.

    • bir yerde artık sevemiyor musun, ordan geçip gitmeli!

    • ah, yüreklerinin yalnızlığıyla şakacılığı uzun ömürlü olanlar azdır hep: bunların ruhları dahi sabırlı olur –ötekilerse ödlektirler.

    • rastlantı göğü durur her şeyin üstünde, suçsuzluk göğü, tehlike göğü, umursamazlık göğü.

    • “rastlantı” -yeryüzünün en eski soyluluğu; geri verdim onu her şeye, her şeyi ben amaç tutsaklığından kurtardım.

    • nesnelere buyruk yürüten, nesneleri istiyen sonrasız bir istem yoktur.

    • herşeyde olmayacak tek şey vardır, -usauyarlık!

    • hele ilk efendi de ancak ilk hizmetçiyse, yazık!

    • onlar gerçekte, en çok bir şeyi isterler: kimsenin kendilerine zarar vermemesini. ama erdem deseler de ödlekliktir bu.

    • kurnazdırlar, erdemlerinin kurnaz parmakları vardır. ama yumrukları yoktur: parmakları yumruklar ardına saklamayı bilmezler.

    • kendi istemini kendine veren ve her türlü verinmeden yüz çeviren herkes benim dengimdir.

    • savsadığınız her şey dahi bütün insan geleceğinin dokusuna örülür: hiçiniz dahi geleceğin kanıyla yaşıyan bir örümcektir.

    • ancak soyamadığın yerde çalacaksın.

    • ah, bütün yarım istemeleri bıraksanız da, eylemde olduğu gibi tembellikte de tam kararlı olsanız!

    • ne isterseniz yapın, -ama önce isteyebilen kişiler olun.

    • komşunuzu kendiniz gibi sevin –ama önce kendini seven kişiler olun.

    • bu halk içinde kendimin müjdecisiyim ben.

    • ömrümde sinmedim güçlünün karşısında; yalan söylediğim olmuşsa sevgiden olmuştur.

    • bütün iyi şeylerin kaynağı bin katlıdır, -bütün iyi, şakacı şeyler salt sevinçten sıçrarlar varlığa: nasıl olur da bunu ancak, bir kez yaparlar!

    • sessizliğimin kendini sessizlikle ele vermemeyi öğrenmesi, -en gözde hınzırlığım- en gözde sanatımdır benim.

    • ko gelsin bana rastlantı: çocuk gibi suçsuzdur o!

    • ben onların önünde içimi çekmesem soğuktan dişlerimi takırdatmasam, ve kendimi onların acımasına sabırla sardırmasam!

    • ilk yoldaşlar cesetlerle soytarılardır. ikinci yoldaşlarıysa, -bunlar biz ona inananlarız derler kendileri için: bir canlı sürü, bol bol sevgi, bol bol delilik, bol bol toyca tapınma.

    • yarım yamalaklar her bütünü bozarlar. yapraklar sararırmış –ne var bunda ağlanacak!

    • “biz yine sofulaştık” : -siz yakaran kişiler oldunuz!

    • ama kim balık olmayan yerde balık avlamaya kalkarsa, ben ona sığ bile demem!

    • gerçek, benim ölümüm bundan olacak, -eşekleri esrik gördükçe, gece bekçilerinin tanrıdan kuşkulandıklarını işittikçe katılasıya gülmekten.

    • tersine: bir zamanlar güle güle öldürdüler kendilerini!

    • tanrının değil, tanrıların olması tanrılığın ta kendisi değil midir?

    • kimsesizlik başka şey, yalnızlık başka şey.

    • onların arasında her şey konuşur, her şey konuşmayla bastırılır.

    • güç olan yerde, sayının sözü geçer, onun daha çok gücü vardır.

    • peki kadınla erkeğin birbirine ne denli yabancı olduğunu kim bütünüyle kavramıştır!

    • benim dilim halkın dilidir...
    elim, deli elidir...
    ayağım at ayağıdır...
    midem mi, -kartal kursağı olmasın?
    suçsuz şeylerle beslenir, azla yetinir, hazır ve sabırsız uçmaya, uçup gitmiye, - ben böyleyim artık: bunda kuşça bir yön olmaz olur mu hiç! her ağırlığın ruhuna düşman olmam kuşluğun tam kendisidir.

    • devekuşu, en yelli attan daha yelli koşar ama başını da toprağa adamakıllı sokar: uçamayan insan da böyledir işte.

    • kişi kendini sevmeyi, -böyle öğretirim ben- sağ ve sağlam bir sevgiyle sevmeyi öğrenmelidir: kendine katlanabilsin, sağda solda sürtmesin diye.

    • gerçek, kendini sevmeyi öğrenmek, bugünlük yarınlık bir buyruk değildir.

    • ben, doğrusu, erdem kendi kendinin ödülüdür dahi demem.

    • erdeminizi ananın çocuğu sevmesi gibi seversiniz, fakat ananın, sevgisine karşılık istediği nerede duyulmuş?

    • erdemleriyle düşmanlarının gözlerini oymak isterler; ancak başkalını alçaltmak için yükselirler.

    • canlı, birçok şeyleri hayattan üstün tutar; ama bu üstün tutmanın kendisinde dile gelen, güç istemidir!

    • en büyük kötü, en büyük iyiye vergidir böylece: fakat o yaratıcı iyidir.

    • saklanan bütün gerçekler ağılı olur.

    • bilgi ormanından canı sıkın dönmüş bu avcı.

    • bu geri çekilmiş kişilerden hiçbirini tutmaz beğenim.

    • bütün hayat beğeni ve beğenme üzerine bir tartışmadır.

    • ululuğundan bir bıksa bu ulu kişi, o zaman başlar güzelliği.

    • hiçbir ateşli istem erişemez güzelliğe.

    • büyük borçlar insanları değerbilmeye değil, kin beslemeye yöneltir, küçük bir iyilik, unutulmazsa kemiren bir kurt olur çıkar.

    • fakat yabancılarla yoksullar, meyveyi ağacından kendileri koparabilirler: daha az utandırır bu.

    • ama dilencilerin kurutmalı kökünü! gerçek, onlara vermek kişiyi tedirgin eder, onlara vermemek dahi kişiyi tedirgin eder.

    • buna inanın, dostlarım: vicdan yarası, yaralamayı öğretir kişiye.

    • gerçek, kötülük işlemek küçük düşünmekten yeğdir.

    • ve biz zıddımıza gidene haksızlık etmeyiz en çok, bizi hiç ilgilendirmeyene ederiz.

    • ve dostun biri sana kötülük ederse şöyle de: “bana ettiğini sana bağışlıyorum: ama kendine ettiğini, -onu nasıl bağışlarım!”

    • ve dünyada acıyanların deliliklerinden daha çok acı doğurmuş ne vardır?

    • “tanrını dahi kendi cehennemi vardır: bu, insana sevgisidir.”

    • tanrı öldü: insana acımasından öldü tanrı.

    • her büyük sevgi, bütün acımasının üstündedir: çünkü o sevileni yaratmak ister!

    • kötü düşmanlardır rahipler: hiçbir şey onların alçakgönüllülüğünden daha kinli değildir.

    • kurtarıcılarıma inanabilmem için daha güzel türküler söylemelidirler: onun öğrencileri daha bir kurtulmuş görünmelidirler bana.

    • kıskançlıklları düşünürler yoluna da yöneltir onları: kıskançlıklarının belirtisi de şudur: hep fazla ileri giderler, öyle ki yorgunlukları, en sonu, karda uyumak zorunda kalır.

    • ve yargıçlık onlarca mutluluktur.

    • ama şunu salık veririm size dostlarım: cezalandırma eğilimi güçlü olanların hiç birine güvenmeyin!

    • bunlar soyu sopu bozuk kişilerdir, cellat ve av köpeği bakar suratlarından.

    • hayata sırtlarını çevirip mağaralarında otursalar da, bu zehirli örümcekler hayatı överler –ama zarar vermek için yaparlar bunu.

    • insanlar eşit değildirler ve yükseği gereksindiğinden, basamaklar ister, basamaklarla çıkanlar arasında çelişme ister! ağmak ister hayat, ağarken altetmek ister kendini.

    • tanrıca karşı koyalım birbirimize.

    • kin çevrintisi olmaktansa, sütun ermişi olurum daha iyi.

    • halkın sözcüleri olarak eşek gibi kurnaz ve inatçısınız öteden beri.

    • nerde vahalar varsa orda putlar da vardır.

    • aç, zorlu, yalnız, tanrısız: böyle olmak ister aslan istemi.

    • ruh, hayatın bağrına saplanan hayattır: kendi işkencesiyle arttırır kendi bilgisini.

    • ama ışıkla kuşatılmak benim yalnızlığımdır.

    • nasıl emerdim ışığın memelerinden!

    • ben alıcı mutluluğu nedir bilmem: çalmanın bile almaktan daha kutlu olması gerektiğini kurdum düşümde sık sık.

    • elimin durmak bilmeden bağışlaması benim yoksulluğumdur.

    • ah çetin açlık tokluktaki!

    • vermekle almak arasında bir uçurum vardır ve en küçük uçurumu bile sonunda köprülemek gerekir.

    • bir gün sordum da sorum az kalsın beni boğuyordu. ne? hayata ayaktakımı da mı gerek?

    • nefretim değil, tiksintim kemiriyor hayatımı! ah, ayaktakımında bile ruh bulunduğunu gördüm de, ruhtan bıkar oldum çoğu kez.

    • ayaktakımıyla erk alışverişine ve pazarlığa yönetme diyorlar!

    • körün hayatı değnekle sürünerek geçti.

    • haz pınarına dikin duru gözlerinizi.

    • kartallar gagalarında biz yalnızlarla yiyecek getirecekler!

    • yele karşı tükürmekten sakınasınız!

    • ey eşitlik vaizleri! siz zehirli örümceklersiniz bence, gizli gizli kin besleyenlersiniz!

    • ‘ve “eşitlik istemi” erdemin adı bu olacak bundan böyle, ve gücü olan her şeye karşı haykıracağız!’

    ey eşitlik vaizleri, yetersizliğin zorba-çılgınlığı “eşitlik” uğruna böyle haykırıyor sizde: en gizli zorba-özlemleriniz erdem-sözlerinin kılığına böyle giriyor işte!
41 entry daha
hesabın var mı? giriş yap