*

  • bir kayahan parcasi. aglatir, adami intiharlara surukler o olur.

    alinma agliyorsam, sevinmez miyim donu$une,
    catlak dudaklarim unutmu$ da ondan.
    alinma agliyorsam sana asla kirgin degilim,
    gec de olsa sonunda dondun ya...

    nakaratli $arki.
  • yalnızlığa isyan, yalnızlığa sitem cümlesi. beraberken yalnız olmanın acısını içine sindiremeyen duygusal'ın sitemkar sözü.

    sözcükler ve sitemin devamı muhtemelen ..alınacağına ben ol, benimle ol, beraber ağlayalım... şeklinde olacaktır.

    bonus olarak (bkz: sen git)
  • hiç gelmeyecek birisini beklemek edimini gerçekleştirenlerin ağızlarına pelesenk olmuş bir şarkidir. kayahan'in en güzel sarkisi dense yeridir. mavi yazma tez solar ile de uzaktan akrabadır.

    çok geç oldu dönüşün
    baharda beklemiştim
    olsun, olsun yine geldin ya
    çok geç oldu dönüşün baharda beklemiştim
    olsun olsun yine döndün ya
    gülüşün, kaş çatışın, hiç hiç değişmemişsin.
    oysa şimdi ben artık kış ortasında kararsız,
    göçmek, göçmek yada kalmak mı?
    yaşarken dinlediğim cıvıl cıvıl baharı
    yeniden, baştan yakalamak mı?
    sus konuşma, çıtırtılarını dinle eski yaprakların,
    iyice bak gözlerime
    bu son saat artık, üç eksik, bir fazla,
    ölüme geldik dayandık.
    gücenme gülmüyorsam, sevinmez miyim dönüşüne,
    çatlak dudaklarım unutmuş da ondan,
    alınma ağlıyorsam, sana asla kırgın değilim,
    geç de olsa sonunda döndün ya...
  • kayahanın siyah ışıklar albümünün en güzel şarkılarından biri.
  • kayahan'in icinde umutsuzluk ve cesitli huzunler barindiran kanimca en bi guzel sarkisi.
  • kayahan icin hisler bir hammaddedir kanimca, yilmaz erdogan gibi, rafet el roman gibi, uzulerek soylemeliyim ki cagan irmak gibi... (bkz: ıssız adam/@daginik)

    iste kayahan'in hislerini cok iyi sagdigi (bkz: sut sagmak) eski zamanlarda yaptigi, kayahan'a ragmen muthis bir parcadir... hem sarkidaki eksiklik duygusuyla kayahan'in yetmeyen sesi guzel bi ikili olusturur...
  • karlı bir çankaya parkında yalnız başına yürüyen sokaktaki adamın şarkısıdır. kafasında terk etmek zorunda olduğu şehrin tiyatro oyunlarına ait repliklerle kaosa doğru gidecektir bu adam. deli gibi de korkuyordur; önce kendinden, sonra insanların ta kendisinden.
  • kayahan açar’ın bozulmadan önce yaptığı
    çok, ama çok özel bir “şey”.
    ne olduğu belirsiz,
    çok ama çok özel bir acı.
    “üç eksik bir fazla
    döndün ya".

    bu var ya bu,
    adamın bütün günahlarını
    affetiriyor.
    “üç eksik bir fazla”
    döndün ya…
  • sevgilerin en yücesini en kırılgan hallerde anlatan bir şarkıdır. hep anlamlıdır, insanlar gelip geçerken, selamsız sabahsız terk edip arda bakmazken bu şarkı her daim anlamını saklı tutar içinde. o dönüşü beklenen, hayatın tek getirisi olan anılardır artık. insan anılara kırgın kalamaz ki.

    not: sevgili sefa'ya anımsattığı için gönülden teşekkürler*
  • neredeyse yirmi yıldır dinlemediğim bu şarkıyı bu sabah mırıldandığımı fark ettim. kızaklı oto-teyp'lerin yaygın olduğu zamanlar ne çok dinlerdim. bunca yıldan sonra zihnimin köşesinden çıkmak için nedense on küsur yıl beklemiş... sanırım bu şarkıyı yazan adamın bana yaşattığı hayal kırıklığı anca geçiyor...

    kayahan'ın, henüz çok popüler olmadığı, kendi derdini anlattığı (ya da benim öyle hissettiğim) zamanlarda yazdığı ve 1989'da piyasa çıkan benim şarkılarım 2 (siyah işıklar) isimli albümünde yer alan en güzel şarkılardan biridir "alınma ağlıyorsam". daha sonra böyle şarkılar üret(e)mez oldu...

    sanırım bunun nedeni, bu albümden sonra giderek populerite kazanırken, aynı hızda alçak gönüllüğünü de kaybetmesiydi. kendi acılarını, hüzünlerini abartmaya, bu duyguları kullanarak şarkı yazmaya başladı. ne yazık ki o zamanlar, acıyı ve hüznü kendini besleyen insancıl bir duygu gibi görmek yerine, onu özel yapan bir farklılık olarak algıladı.

    dolayısıyla bu şarkıdaki gibi, ayrılık acısının noktalanmasından mutlu olan bir adamken, ayrılık acısını mümkün olduğunca uzatan ve en çok acı çeken olarak halkın tesellisi ve ilgisine oynayan bir adama dönüştü. acıyı törpülemedi, dindirmedi. tersine acıyı kutsadı; tüm acılara gögüs geren özel insan olmaya oynadı. samimiyetini ve -en azından benim için- değerini yitirdi.

    önce şöyle diyen bir adamdı:

    gücenme gülmüyorsam sevinmez miyim dönüşüne
    çatlak dudaklarım unutmuş da ondan
    alınma ağlıyorsam sana asla kırgın değilim
    geç de olsa sonunda döndün ya...

    sonra acıları kutsamaya başladı:

    asırlardır yalnızım, pişmanım alın yazım
    bir öfkeye mahkum ettik her şeyi
    bir yemin ettim ki dönemem

    hüzün tünellerinde, soldum kederlerinde
    cehennemde yansın bu dilim
    bir yemin ettim ki dönemem

    örnekleri arttırmak da mümkün.

    önce:

    özledim hem de çok özledim, ezberledim beklemeyi
    yollar benim umudumdur, yoları kapatmayın
    yağmayın yollarıma durun kar taneleri

    sonra:

    bitti dünyam, ziyan oldum ziyan
    ah bir anlasam
    nerede nerede nerede
    ben nerede yanlış yaptım
hesabın var mı? giriş yap