• istanbul ili, çatalca ilçesi, yazlık mukimli şehitliktir.

    1912 yılının ekim ayı sonlarında, osmanlı, balkan savaşına çok hazırlıksız yakalanır. 1911 italyan harbi henüz sona ermiş ve italyanlarla uşi anlaşması imzalanmış, trablusgarp ve 12 adalar kaybedilmiştir. hariciye vekaletinin umursamazlığı, sofya elçimizin savaş olmayacağına dair kandırılması ve gafleti, dış siyaseti takip edip sırbistan, karadağ, yunanistan ve bulgaristan’ın yaptıkları gizli ittifakları zamanında öğrenememiş olmamızın verdiği aymazlık büyük bir hüsrana sebep olur.
    askeri yönden de çok büyük hatalar yapılır. donanmamız haliç’e hapsedilmiş ve çürümeye terkedilmiştir. ordu tamamen siyasete bulaşmıştır, bilgisiz ve yetersiz çoğu alaylı zabitan emekli edilmiş ancak yerine yeteri kadar mektepli subay yetiştirilememiştir. savaş yaklaşırken büyük bir hata yapılmış ve binlerce asker terhis edilerek evlerine gönderilmiştir. bu nedenle gereken yerde ve zamanda askeri yığınak yapılamamıştır. işte bu şartlarla balkan harbi’ne girmek zorunda kaldık.
    bulgar ordusunun üç kol halinde ilerlemesiyle acele bir savunma hattı teşkil edildi.
    sonunda bulgarlar hudutlarımızı geçerek ilerlemeye başladılar, ordumuz savunmada kalması gerekirken, hazırlıksız bir taarruza kalkıştı, kış çok erken başlamıştı, yağmur bütün köy yollarını balçık haline getirmişti ve sonunda korkulan oldu. iyi teçhizatlandırılmış, eğitilmiş bulgar ordusu bir gün içinde kırklareli tabyalarını ele geçirdi, edirne’yi kuşattı ve ordumuz yollarda çamura saplanmış toplarını dahi bırakarak geri çekildi.
    geride ilk savunma hattımız, pınarhisar – lüleburgaz hattı olarak kararlaştırılmıştı ve acele bir savunma mevzii teşkil edildi. burada da ancak üç gün tutunabildik ve çorlu ergene hattına kadar geri çekildik, burada da tutunamayacağımız, orduyu ikmal edemeyeceğimiz belli olunca çatalca mevzilerine kadar çekilme ve burada bir savunma mevzii kurulmasına karar verildi.

    bu savunma hattı da, terkos (durusu) gölü güneyinden başlıyor ve büyükçekmece gölüne dayanıyordu.
    işte bu şartlar altında, ülkenin her yerinden silah altına alınan askerler onları durdurmak için çatalca’ya gönderilmeye başladı. alanya’dan yola çıkan askerlerimiz de günlerce yollarda yürüyüp, yorgun argın cephedeki görevine başladı. 86. alay’a bağlı, alanyalılardan oluşan alaiye (alanya) redif taburu, ilk görevinde düşmanı püskürtüp dağyenice köyü civarında mevzilerde konuşlanarak dinlenmeye geçti. ancak gece, mevzilerimize sızan bulgar askerleri, alaiye taburu’na saldırarak bir gecede 657 askerimizi şehit etti. 1912 yılının 17 kasım gecesi yaşanan bu acı olaydan sonra bu tepe ‘alaiye şehitliği’ olarak kayıtlara geçti.

    istanbul arkeoloji müzelerinde çalışan antropolog yusuf çurku ve antropolog gökhan yıldırım tarafından yürütülen çalışma sonucu önce alaiye şehitlik anıtının bulunduğu bölge incelendi ancak ilk etapta bir şey bulunamadı. bunun üzerine anıtın çevresinde bulunan alanda kazı başlatıldı. çalışmalarda çok kısa süre sonra, yüzeyin 50-60 santim altında savaş kıyafetleriyle gömülmüş şehit mezarları bulunmaya başlandı. burada toplamda 30 şehidimizin mezarı tespit edildi. 16 şehidimiz toplu gömülmüş, diğerleri ise tekil gömüler şeklinde”.
hesabın var mı? giriş yap