ahı gitmiş vahı kalmış ^*

• yaslanmis, eskimis, ise yaramaz hale gelmis..
• (bkz: nach aachen gegangen nach vaachen geblieben)
• yalnız ve güzel ülkelerden birinde geçen mesel. vaktiyle mevzubahis yalnız ve güzel ülkede ahı adında bir oyuncak tamircisi yaşarmış. ahı, 45-90 yaşlarında koca ayaklı, pis kokulu, çadır ağızlı sempatik bir ademoğluymuş. işleri tıkırında, karısı fıkır fıkırında, hali vakti yerinde, 3 g'li cep telefonu kemerindeymiş. gökten üç elma düşşe birisi kesin ahı usta'ya düşer, gökten naz elmas yağsa ahı usta ancelina juli'lerle sırılsıklam olurmuş. ancak bu mutlu günleri uzun sürmemiş. küremizi sarsan ekonomik kriz maalesef ahı ustayı teğet geçmemiş. ilk felaket onu can evinden vurmuş. euro karşısında tutunamayan dolar ahı'nın karısının kafasına düşmüş. akabinde borsa yükselmiş ama zavallı kadın cartayı çekivermiş. karısının acısı ahının yüreğindesönmeden daha, peşine bir de batı nil virüsü patlak vermesin mi?
  
  çocuklar virüs korkusuna oyuncaklara el sürmemeye başlayınca, haliyle kırılan dökülen, tamirata ihtiyaç duyan oyuncak da kalmamış meydanda. ahı dükkanında sineklerle tavşan kaç tazı tut oynayıp vakit öldürdüyse de , daha sonraları oyun da baymış ahı ustayı. para yok, pul yok. elde yok, avuçta yok. bakmış olacak gib değil, ahı yüklemiş sırtına göçünü sürmüş gurbetin yoluna kendini. terketmiş o yalnız ve güzel ülkeyi. ahı'nın ülkeyi terkettiğini duyan kankası vahıise haberi alır almaz yapmış yol hazırlığını, "ahı yoksa ben de yokum uleynnn!!!" deyu haykırmış simsiyah gökyüzüne doğru. sesi yankılanmış bulutlarda, şimşeğe dönüşüp dönmüş o ses yeryüzüne. ülkenin ortasına düşmüş sancısı. bir afet başgöstermiş bir anda. haliyle, kalakalmış vahı kaldığı yerde.
  
  ahı gidince, arazilerine organ mafyası çökmüş. arsadaki dut ağaçlarını kestirip yerlerine angut ağacı dikmişler. gelen geçen kölgesinde serinlemiş ağaçların. mafya üyeleri çok hayır duası almışlar. pazarlayamayınca duaları, dualar ellerinde kalmış tabi, yok pahasına dağıtmışlar halka tekrar. tekrardan abat olmuş o yalnız ve güzel ülke.
• (bkz: ekşi sözlük)
• tanım: bir kişinin ya da bir şeyin eski çekiciliği, güzelliği kalmamış.
• fenerbahçe