*

  • afrikalı leo kitabının orijinal adı. nedense afrikalı leo adıyla arama yapınca sözlük bu başlığa yönlendiriyor. türkçe sözlükte türkçe isimle arama yapamayacak mıyız kardeşim?

    neyse efendim, kitap amin maalouf'un ilk romanıdır. yazar, 1500'lü yıllarda yaşamış bir gezginin notlarından derlemeler yaparak bu kitabı yazmış. orta çağda insanların yaşam tarzı, dini inanışları, ticari ilişkileri ve devletler arası diplomatik ilişkileri hakkında güzel bilgiler veriyor. o dönem yaşamış insanların bugünkü insanlara göre ne kadar hoşgörülü, farklı inanç ve kültürlere karşı ne denli anlayışlı ve erdem sahibi olduğunu görünce hayretler içinde kaldım doğrusu. bugün sözde bilgi çağında yaşayan bizim yobaz sürüsü kesinlikle o insanların torunları olamaz diye düşünüyor insan. nereden nereye gelmişiz.

    ayrıca bu kitap sayesinde yavuz sultan selim'in sadece alevileri değil, çerkezleri de katlettiğini öğrenmiş oldum. herif resmen soykırımcıymış lan. neyse şimdi ecdad fetişistleri buraya damlamadan biz sözümüzü bitirelim. güzel bir kitaptır vesselam. okuyunca insanı alıp çok uzak diyarlara, adeta masal alemine götürüyor. okumanızı tavsiye ederim.
  • bol bol osmanlı ile ilgili kısımlar var okumanızı tavsiye ederim
  • kitabın ilk 40-50 sayfası biraz yavan ve sıkıcı geçse de hasan yani leo büyüyüp yaşamı da renklenmeye ve çeşitli gezilerle dünyayı görmeye başladığı zaman kitap da akıcı hale geliyor.

    amin maalouf'un yazım tarzı sayesinde sanki hasan ile beraber okur da gezip farklı coğrafyaları, orada yaşayan insanları ve yaşam tarzlarını görüyor.

    şimdiden bir "klasik" olarak görülmeyi hak eden bir kitap.
  • rüya gibi bir hikayedir. endülüste başlayan, afrika’da gelişen, istanbul’a uzanan ve roma’da sona eren masalsı bir hikayede buluyorsunuz kendinizi, eğer akdenizin güney kıyılarını gezmek gibi bir hayaliniz varsa, 700 yıl önce geçse dahi, bu roman tam sizin içindir.
    (bkz: amin maalouf)
  • amin maalouf'un güzel eserlerinden biri. ilk romanı.

    bir solukta okuduğum nadir kitaplardan. hasan'ın leo olması, başına gelen her şeyi kabullenmesi, ailesini, aşklarını, çocuklarını bir çırpıda bırakması yeni maceralara yol alması günümüz insanına olmayacak şeyler gibi gelse de olmayacak şeyler değil... belki de doğru olanı bu.
    her şeyi hesaplayarak yaşamak, sevdiklerinden zorunluluk sebebiyle ayrılamamak, elde ettiğin (iş, arkadaş çevresi, malk-mülk, para-pul vb) şeylerin elinden yitip gitmesini önlemek için canını dişine takarak çalışmak falan gerçekten boş şeyler olabilir. insan kendine güvendikçe ve başına gelebilecek her türlü şeye hazır oldukça bu dünyada yaşayamayacağı yer yoktur. ben aynı ülkedeki bir şehirden diğer şehire gitmek için bile onlarca ayrıntıyı hesap ederken ömrümü tüketiyorum. hasan ülke ülke geziyor. helal olsun sana hasan.*

    neyse okunması için tavsiye edebileceğim kitaplardan biridir.
  • 1.granada kitabı
    2.fas kitabı
    3.kahire kitabı
    4.roma kitabı

    olmak üzere 4 ana bölümden oluşan, amin maalouf'un ilk romanı.

    kitabın kahramanı hasan ibn muhammed el-vezzan ez zeyyati'nin kendini tanımlamasına göre "yaratılıştan göçmen" bir adamın hikayesi.

    bana göre ise kusursuz şanssızlığın peşi sıra gelen kusurlu şans döngüsünde yaşayan kahramanın hikayesini barındıran roman.

    kitaba tarihi vesika olarak yaklaşmak elbette yanlış olacaktır ancak biz tarihe baktığımız zaman çoğunlukla bireylerin hikayesini görmezden geliyoruz. bu kitabı okurken tarih için önemsiz sayılan, adını anmayacağımız kişilerin, yenilmişlerin ve hatta zafer kazanmışların iç dünyasına bakma şansını elde ediyoruz.

    kitap bazı kere bugünün dünyasının sorunlarını tarihle birleştiriyor. 90lı yıllarda yazılmış bir romandan, bugünün göçmen krizi ile ilgili çıkarımlar yapabiliyorsunuz.
    "(...) devleti halifelerin yönettiği süre içerisinde müslümanlık bilgiyle, kültürle donanmıştı. din bu dünyanın işlerine barışla egemendi. o zamandan sonra güç egemen oldu, inançsa sultanların elinde bir kılıçtan başka bir şey değil." gibi bir paragrafın ardından günümüz türk siyasetini düşünebiliyorsunuz.

    okuyunuz efendim.
  • tarihi kurguyu sevenler için çok iyi bir kitap ancak ; döneminin en ünlü insanlarıyla kolayca tanışması, arkadaşlarının hepsinin çok önemli görevlere gelmesi çok abartılı ve romanı gerçeklikten uzaklaştırıyor. bu yönden aziz nesin'in "tatlı betüş" kitabındaki gibi ; hikayecikler çok önemli kişilerle gelişiyor çoğu yerde. yine de okunmaya değer.
  • '' insan özlemini çektiği sevinçlere ulaşamadığı zaman sıkılır ''
    gerçekten de öyle değil mi ?
  • gercek bir yasamdan esinlenilmis, ustad amin maalouf'un kaleme aldigi benimle yasit roman.
    ben belki seneyi, belki 5 sene sonrayi belki 10 seneyi yada 50 sene sonrasini goremeyecegim ama benimle yasit olan bu eser, dunya klasigi olarak binlerce yil yasamaya devam edecek.
    373 sayfalik roman, leo'nun yasadigi 4 sehir olarak 4 bolume ayrilmis, ortacagin sonlari ve yenicagin baslarinda avrupa, magrip ve anadolu'daki guncel durum hakkinda bilgiler vermekte.
    spoiler vermek istemedigim icin notlarimi kisa tutacagim, baska arkadaslar da bahsetmis, kitap, ana kahraman afrikali leo yada son ismiyle giovanni leone de medici'nin, hayat oykusunu bir seyahatname olarak ogluna anlatmasindan olusmakta. leo'nun gezgin olmak ve sehir degistirmek kaderi olsa da, her sehir degistirdiginde geride biraktigi cocuklari ve kadinlari hakkinda pek vefali olmamasi yada onlardan / onlara olan duygularindan bahsetmemesi benim dikkatimi cekti.
hesabın var mı? giriş yap