• lawrence ferlinghettinin 1958 de yayınlanan ikinci kitabı aynı zamanda. şiir kitabı haliyle.
  • türkçesini çeşitlemek gerek. aklın ucu-bucağı. boğazda bir gezinti. çingene kızı. "küçükçiftlikte fincanlara binelim" vs vs.

    ellilerde bir coney island neydi, ellilerin new york'u neresiydi, biraz sonra san francisco, o sırada yerküre ve dahi ay peynirleri. ferlinghetti, bir süre önce ve bombadan birkaç hafta sonra nagasakiye indiğinde, bir çay fincanı görmüştü, fincanda da insan teni. a coney island of the mind biraz da bunların kitabıdır. bunların derken, atlasın yerele müdahalesinin. yereli ne idüğü belirsiz bir istikrarla yerinden oynatan atlasın kökeninin. dünya resimleri sergisinde dolaşır ve pek patlamaz parçalar. ilk etapta, hele fransada kaldığı yıllarla mızmızlaşmış, şiirini muhtelif zaafa armağan etmiş bir hava üfleyebilse de üflediği atmosferi çabucak geçer. gerçeğe tepeden inmeye, imgeyle al takke ver külah bir antidepresan enjeksiyonuna ya da kendi sesinde, sayıklamasında yatışmaya çalıştığını sanmıyorum. dünya şiirleri ve dünya resimleri alayının içinde dolan ve oyalan. atalarını seçmekte çekimserdir. göze sokulmayan alıntılar uçuşur kitap boyu. inadım tuttu ama, dönüp dolaşıp şuraya varıyor: atlasın yerele müdahalesi. dünyanın bu resim ve şarkılarının dünyayla karşılaşmaya ettikleri. a coney island of the mind. aklın tahtalı köyü. tahtadan rollercoaster ve pembe şekerler. lunapark iğretiliği. aya dair ve çocuklara özgü, birkaç tahtası aferin eksik. ve ferlinghetti marangozluğa da yeltenmiyor sağolsun (zamanın güzel okullarında akılları kalaylana kalaylana itleşmiş çocuklardı bunlar) bir new yorker anlatıyor: "çünkü anakarada eğlence bile hırslıdır" ferlinghetti'nin bağlamına özürlerle miller'dan damıttığı bir başlık bu (miller'ın işkembesini boşver). a coney island of the mind, say baştan ferlinghetti de dahil, anakara beatinin birtür zaafının da adı sayılabilir (abartırsam). dışardan yazmak. ama yazdıkça içe kaçmak, kayda girmek. bir coney island gibi, aklın ucu ve bucağı anakaraya onca uzak değil. bir carl solomon değil. ama bir carl solomonun ekmeğini yemek var. ("carl solomon i'm with you in rockland" hani? "herbert huncke i'm with you in new york" diyorsun. "cassady basıp gidiyorum bu" "snyderla balığa gittim gelicem") ferlinghetti, bizi tekmelemedi de kamyon olup çarpmadı da. ama tekmenin tekmeliğiyle ve belden aşağı vurup hayranlık toplamakla da didişiyor belki. tekme hakkındaki bir tekmenin nasılıyla. peki o at?

    (bkz: a far rockaway of the heart)
hesabın var mı? giriş yap