*

  • olimpia wish de gerçekleşecek, grubun official sitesinde de doğrulanan konserdir.
    biletler, biletix den temin edilebilir.

    http://www.biletix.com/…/wtsevent.php?eventcd=fsk05
  • bu akşama bomba gibi düşmüş bir konser haberidir. temennim gitarda jeff beck'in olması ve grubun roger the engineer döneminden takılıp aklımı başımdan almasıdır. dünya gözüyle the yardbirds'ü türkiye'de görebilmek mümkün olacaktır. ne mutlu türk rocker'ına..

    edit: gitarda jeff beck olmayacakmış sayın okurlar. mamafih, biz yine de dreja ve mccarty olsun istanbul'da olsun diyor ve nefesimizi 16 aralık akşamına saklıyoruz..
  • rock'n coke 'u, barışarock u dolduran ve daha bir çok organizasyona ev sahipliği yapan bir şehrin mensuplarının kaçırmayacağını düşündüğüm konser. muhteşem bir grubun sesi muhteşem bir şehirde yankılanacak.
    gitme fırsatı bulup da gitmeyecek olanın ileride bunu yapılmış en aptalca dalgınlık başlığına eklemesi farzdır !
  • sahneye biraz rötarlı çıkan amcaların 2003 tarihli son albümleri birdland'den ve 60'lardaki muhtelif dönemlerden çalışmalarını oldukça iyi bir performansla icra ettikleri bir konser oldu. jeff beck'in olmamasına üzülmemize rağmen grubun şimdiki solo gitaristi de* strat'ını eline alıp çalması gerektiği gibi çaldı ve jeff beck'i aratmadı. jim mccarty yamaha davul ve anatolian zil, chris dreja gibson les paul, basçı* ise gibson bass kullandı. özellikle still i'm sad'den dased and confused'a geçişte çok hoş bir atmosfer yakalandı. jim mccarty yaşına rağmen her ne kadar iyi bir performans sergilemiş olsa da bir keresinde bagetleri elinden düşürüp tekrar alıp performansına devam etti. chris dreja ise bazı ritmlerde tempoyu yakalayabilmek için biraz kastı fakat sonuçta onlar birer efsaneydi ve bu tip müziği icra eden müzisyenlerin enstrüman hakimiyeti ve virtüözitesinin üzerinde durmanın yersiz olduğu da bir gerçekti. konser sonunda grubun son albümü birdland 20 ytl'den satışa çıktı. jim mccarty ve chris dreja amcalarımız albümleri imzalama konusunda son derece nazik davranıp soyunma odasına dalaraktan sunduğum elimdeki iki adet plağı birer ingiliz beyefendisi kibarlığında imzaladılar. bir ara soyunma odasında the beatles'ın basçıdan akıllara zarar bir pena rica etme sahnesi vardı ki hakkında fıkra bile yazılırdı. özetle bu ülkeye gelebilecek en baba gruplardan birisi 2005'in sonuna yaklaştığımız şu günlerde bu senenin bir unutulmazı olarak istanbul'u sessizce salladı ve geçti.
  • topu topu elli atmış kişinin, sıkış tıkış içinde eriyip solmadan, keyfini çıkara çıkara izlediği pek güzel bir konser oldu. herkes en önden izleyebildi; ne güzel şey. keşke bütün konserler böyle olsa.*
    konser sonrasında the beatles kişisinin otunu bokunu imzalatma girişimlerini yakından takip edebilme şerefine nail oldum; bunun yanı sıra şuna da nail oldum: ya bu insanlar, hepsi ne kadar tatlı, güleryüzlü insanlarmış, the beatles onlardan ne istese seve seve yaptılar. örnek verelim:
    grubun şu andaki çıtır solo gitaristi ben king* * konser sonrasında plak, cd, vesaire imzalarken the beatles kişizadeleri "diğerleri nerede?" diye bir soru sordular ki kastettikleri aslen şuydu: "abi naapiym ben senin imzanı, bana babalar lazım, onları getir." peki bizim çıtır solo gitaristimiz ne yaptı? gayet doğal ve iyi niyetli bir gülümsemeyle "onlar içerde dinleniyorlar, istersen ver bana cd'ni, ben hepsine imzalatıp getireyim, ne dersin?" dedi.
    the beatles ne diyecek, allah diyecek tabi. beş dakika sonra ben king geri geldi ve yine tüm iyi niyetiyle the beatles'a geri verdi her yeri imzalanmış cd'sini, ne tatlı.
    the beatles'a playlisti kaptığı ve cd'sini imzalattırdığı yetmedi, bir de kulise girip chris dreja'dan ve basçı - solist john idan'dan penasını istedi.
    bitti mi? bitmedi.
    ertesi gün "lan bak aklımııza gelmedi, keşke biletleri de imzalatsaydık" dedi. deli çünkü.

    ilgilisine not: john idan güzel adammış. *
  • konserin taksim de gerçekleşmesi ve istiklal caddesinin epeyce bir çamurlu olması sahneye de yansıdı. sahnedeki 5 kişiden 4 ünün ayakkabıları gri renkli çamura bulanmıştı.(bkz: chris dreja) ile resim çektirmek hepsini unutturdu o ayrı tabi.bir de yeni gitaristin solo atarken ağzını şekilden şekile sokması da ayrı bir güzellikti.katılım azdı ama böylesi daha iyiydi.
hesabın var mı? giriş yap