• (bkz: serializm)
  • on iki ton sistemi, temelde şu ilkelerle işler: kromatik diziyi oluşturan on iki ses, özellikle tonal çağrışımlardan kaçınılacak ve tabii ki daha sonra besteciye istediği kullanım olanaklarını sağlayacak şekilde –kimi kez simetrik ilişkiler içererek- örgütlenir. ortaya çıkan bu temel dizi, polifonik döneme ait uygulamalar olan ayna (dizinin aralık ilişkilerinin ters yönlere kurulması) ve geriden okuma (dizinin sondan başa okunması) yöntemleriyle, orijinal dizi, dizinin geriden okunması, dizinin aynası ve aynanın geriden okunması olmak üzere dört şekilde kullanılır. bu dört dizinin on iki sese aktarılmasıyla, toplam kırk sekiz dizilik bir malzeme elde edilmiş olur. ve tüm malzemenin tek bir diziden oluşturulması, bütünlük ilkesini açıkça ortaya koymaktadır.
    uygulanan teknik, bu dizilerin bestecinin istediği sırayla, dikey ya da yatay çizgiler oluşturacak şekilde ard arda kullanılmasıdır (dizi içinde hiçbir ses dizi tamamlanmadan tekrar edilmez).
  • (bkz: diziselcilik)
    (bkz: serializm)
  • düşünür ve müzikolog adorno'ya göre: "12 ton tekniği, resim yaparken palet üstündeki boyaların bir düzenlenmesine benzer. müzikte ise rengin yerini ton almıştır."
  • 1920'lerde kurucusu arnold schönberg ile doruğa çıkan, tonaliteden kesin bir kopuş olan akım.
    bu akımın en büyük öncüleri schönberg ve 2 öğrencisi: alban berg, anton webern'dir. on iki toncuların hedefi de tıpkı empresyonistler gibi aynıydı: tonaliteye bağlı klasik armoni kalıplarını yıkmak. ancak, sonuca ulaşmak için 2 farklı yoldan ilerlediler:

    empresyonistler; dikey armoni yazma yolunu kullandılar, hemen her ses üzerinde suni 7lilerden yararlanarak fonksiyonları sarstılar.

    schönberg yalnız dikey yazı * değil, özellikle yata yazı * tekniğine yöneldi.

    ayrıca bir diğer önemli fark ta, empresyonistlerin müzikle bir tablo çizmek, en azından bir tablo ya da görüntünün müzikle anlatımını hedeflemesinin yanında, schönberg'in müziği alabildiğine yalınlaştırarak evrendeki ilk ilkel güce dönüştürmek ya da en azından alabildiğine yaklaştırmak istemesidir. schönberg bu isteği doğrultusunda geleneksel armoni kalıplarını tamamen terketmiştir.

    schönberg'in anlayışına göre, akorlar tesadüfen oluşuyorlardı. tüm tonik-dominant * egemenliği kalkmıştı. ancak tümüyle kuralları reddeden bu armonik tablonun sonunda esetiği inkar eden ve hiçbir düzene girmeyen bir geleceğe yönelme tehlikesi schönberg'i ne olursa olsun bir yeni-düzen kurmaya itti.

    bu yeni düzenin adı seriel kuram ya da reihenbildung dur. bu sistem şöyle gerçekleşiyordu:

    - 1 oktavın içindeki 12 adet yarım yon (bildiğimiz kromatik gam) tüm fonksiyon ve tonalite bağlantılarından kopartılıp her biri tek başına-bireysel bir nota/ses olarak düşünülmeliydi.

    - disonanslar mild * ve scharf * diye ikiye ayrılmıştı. örneğin majör 2li ve minör 7 li (do,re,sib) mild bir akorken, 2li minör ve 7li majör (do-reb-si) scharf bir akordur.

    - 2 minör üçlünün (do-mib-solb) üstüste gelmesinden doğan akor ise konsonans bir akordur. aynı şekilde 2 majör üçlüden oluşan (do-mi-sol#) bir akor da konsonant olarak kabul edilir. halbuki klasik armoni kurallarına göre yukarıdaki iki akor (birincisi eksik 5, ikincisi +5) disonant akorlar olarak kabul edilir.

    - geleneksel müzikte olduğu gibi 12 ton sisteminde de akorlar arasında gelen gerilime yer veriliyordu. ancak burada bir disonant akor bir konsonant akora karar vermek zorunda değildir.

    - bu sisteme göre en küçük birim "reihe" yani seri idi ve her bestelenen eser için bir grundreihe * lazımdı. bu seri kromatik gamın 12 sesinden oluşturulurdu. ikili veya üçlü aralıklar tercih edilir, 4lü tam 5li tam veya artmış 4lü aralıklar bir kereden fazla kullanılamazdı .

    - on iki ton müziğinde anarmonik diye bir kavram mevcut değildi (do#-reb), ilgili gamlar veya majör-minör gibi ayrımlar da yoktu.

    yukarıda anlatılan grundreihe (temel seri)'ye schönberg grundgestalt yani temel biçim adını veriyordu. grundgestalt sadece melodik bir şemaydı. bu temel şemaya göre yazılacak eserdeki melodik, armonik ve ritmik oluşumlar elde edilirdi, eser boyunca çeşitli ritimler kullanılarak oynanabilir ve dolayısıyla yeni motif ve temalar oluşturulabilirdi. ayrıca grundgestalt her zaman aynı şekilde gelmek zorunda da değildi, kontrapunkt tekniğiyle başaşağı edilebilir, çevrilebilir * veya tersine yazılabilirdi * ya da çevrilmiş şekli tersine kullanılabilirdi.

    reihe mutlaka yatay yazılmak zorunda değildir, dikey de olabilir. schönberg'in dediğine göre reihentechnik, grundgestalt'in değişik ritimlerle ve kontrpuan kurallarıyla işlenerek sürekli tekrarlanmasından ibarettir.

    on iki ton müziğinde matematik egemenliği kendini gösterir. özellikle schönberg ve webern son derece entelektüel ve duygusallıktan uzak görünüşte eserler verdiler. alban berg'e gelince, o schönberg'e göre konstrüksiyon egemenliğinden ziyade lirik ve duygusal olmaya daha çok yer veren bir besteciydi.

    ayrıca schönberg on iki ton müziğini icat ederken şu iddiada da bulunmuştu: kendisi birden bire ortaya çıkan bir teori geliştirmemişti. başlıca etkisi altında kaldığı ve yöntemlerinden faydalandığı besteciler bach, mozart, wagner ve brahms'tı.

    (bkz: on iki ton müziğinde etkiler)

    *
  • (bkz: ron jarzombek)
hesabın var mı? giriş yap