• atalarımızın kadercilik ile gözlem hatasını birleştirerek absurdizme gönderme yaptıkları deyiş.
  • "yumurtaya can veren allah"a benzer bir nidayla seslenme. en az yumurta kadar, karınca gibi çer çöpten kıldan yapılma, koca götlü, kendisinin bilmem kaç katını taşıyan bir şeye can vermek de zor olsa gerektir. saruman'ın karınca istilasına karşı topyekün mücadele başlığında mücadelenin gerilla savaşının binbir tekniğini öğrettiği, fakat bir mümine yakışmayacak biçimde "karınca duası"ndan söz etmeyi unutmuş olduğu da dikkatimizi celbetmiştir, evinizi basan karıncaların, tepsisini buzdolabına koymayı reddettiğiniz ya da yeni yıkanmış çamaşırlarının üzerine halı silkelediğiniz bir komşunuzun bedduası olabileceğini hiç düşündünüz mü? evet, anadoluda böyle bir beddua varmış. karıncalar evinizi basıyor, gece yatağınıza girip kıçınızı ısırıyormuş.
    şayet teknik ve askeri yöntemlerin hiçbiri işe yaramıyorsa, yaradana sığınıp "ey karıncaya can veren allahım" demenin, hoca dolaşmaya başlamanın zamanı gelmiş demektir. bu da iman gücüyle topyekün mücadele.
  • hayat bilgisi dizisinde kısa süre gözükmüş olan temizlikçi hediye hanımın ağzından düşmeyen söz
    (bkz: günay karacaoğlu)
  • malzeme kullanarak yaratma olaylarıyla taşak geçildiğini düşündüğüm cümle.
    (bkz: ateş)
    (bkz: toprak)
    (bkz: tahta tabi zoruna mı gitti)

    nostaljinin ardından birde (bkz: kaburga) şeklinde versiyonuda mevcuttur
hesabın var mı? giriş yap