• şar: üsküp ün kuzeybatısında bulunan balkanlar da bir dağ. 2702 m.'dir.
  • şar:şehir anlamına gelir. ayrıca adana'nın tufanbeyli ilçesine bağlı bir köyün adıdır. hititlerin dini merkezidir.roma döneminden ayakta kalan eserler de vardır.
  • "çalabım bir şar yaratmış/iki cihan aresinde/bakicak didar gorunur/ol sarin kenaresinde...."" diye başlayan hacı bayram veli'nin ilahisinde geçen şar, şehir kelimesinin galatıdır.
  • adana'nın tufanbeyli ilçesine bağlı, normalde eski eserlere rastlanılması beklenmeyen bir coğrafyada romadan kalma eserlere sahip olan köy. zamanında heybetli bir geçmişi olduğu yıkıntısı kalan eserlerden dahi anlaşılmaktadır. strabon'un coğrafyasında geçtiğine göre eski adı comanadır. definecilik açısından da zengindir. daha yakın zamana kadar, yağmur yağdıktan sonra civar arazide gezinen köy halkının toprak yüzeyinde değerli mücevherler içeren buluntular bulabildiği söylenir. bunların çoğunun müzelere verilmediği veya sağlıklı bir şekilde tasnif edilmediği tahmin edilebilir. hala da toprak altında büyük bir tarihi bilginin gizlenmekte olduğu anlaşılıyor, iyi bir kazı çalışmasının bunları açığa çıkarmasını, tarihçesi pek de iyi bilinmeyen bu coğrafya açısından umut etmeliyiz.

    kültür bakanlığı web sayfasındaki resmi bilgiler ise:

    tufanbeyli ilçesi şar ören yeri

    tufanbeyli ilçesi'nin kuzey ucunda kayseri il hudutlarına birkaç km. uzaklıktaki örenyerinde hitit, roma ve bizans dönemi eserleri yer almaktadır. günümüze sağlam kalabilmiş eserlerin çoğu roma dönemine ait olanlardır.

    "kilikya komanası" diye anılan bu yer etilerin dini merkezlerinin ikincisi olup ilki "pontus komanası" idi. hitit kralları bizzat gelerek burada dini ayinlere katılırlardı. bu dini merkezlerde başrahibin emrinde kadın ve erkek altı bin kişi hizmet görürdü. tapınağa vakfedilen zengin toprakların gelirini de başrahip alırdı. büyük rahiple kral aynı soydandı ve başrahibin kilikya ve kappadokya komanalarındaki mevkii kraldan hemen sonra gelirdi.

    şar'da ayakta kalabilen eserler çoğunlukla roma eserleridir. bunlar arasında "amfiteatr"; yani kademeli açık hava tiyatrosu bilhassa dikkati çeker. yukarı mahallenin güneyinde, çayın sol kıyısındaki yamaçta yer alan bu tiyatro ne yazık ki bugün bir hayli harap durumdadır. ayakta kalan bölüm, yüksek bir duvar ile merdiven şeklinde yükselen bazı sıralardır. bu merdivenlerin altında hem destek vazifesi gören ve hem de vahşi hayvanların barınak yeri olarak kullanılan mahzenler vardır. bunların bir kısmı halen toprak altındadır.

    burada bir diğer önemli eser de bizanslılardan kalma kilisedir. kubbesi yıldırım düşmesiyle yıkılmış olan bu tapınak muntazam yontulmuş gayet iri taşlarla inşa edilmiştir. "kilise mahallesi" diye anılan yerdeki bu hıristiyan tapınağının ayakta kalan tek bölümü apsis kısmına ait 5 metre yükseklikteki duvardır. bu binaya ait yerdeki taş bloklar üzerinde çeşitli geometrik motifler ile biri üzerinde bir haç şekli görülür.

    şar'ın maziden kalan en kıymetli ve nadide eseri "alakapı" dır. bulunduğu mevki bu ad ile anılır. büyük mermer bloklarla meydana getirilen 6 metre boyunda ve 3 metre enindeki bu yüksek yapının, ana tanrıça tapınağı'nın kapısı olduğunu söyleyebiliriz. tapınak tamamen yıkılmış olmakla beraber, bu kapının yanı başında görülen üzerleri bitkisel motiflerle süslenmiş cephe ve yan duvar taşları binanın orijinal durumu ve ölçüleri hakkında bir fikir verebilmektedir.

    romalılar zamanında hieropolis adıyla anılan bu yerde başka bina kalıntıları, rölyefler ve kitabeler ile sütun, sütun başlığı, arşitrav ve kemer gibi çeşit çeşit mimari öğeler görülmektedir.
  • (bkz: $ar dagi)
  • eskiden kızlar nişanlanınca başlarına, pötürge dolaylarında "şar" olarak adlandırılan*, yaklaşık iki metre uzunluğunda, desenli, şifona benzer ince ipekten mamul ve şam'dan gelen bir tür kıymetli şal bağlarlarmış. bu şal kıvrılıp katlanarak uzun bir şerit halinde baştaki "köllük" denilen fesin üstüne dolanırmış. en üste de bir tülbent atılırmış. genç kızların şar kullanması, nişanlı veya evli olan kadının şarsız dolaşması ayıp sayılırmış.
    bu adet başı bağlı deyiminin de çıkış yeri olsa gerektir.
  • beyazıt'ta bulunan 50 yıllık bir esnaf lokantası.
  • (bkz: #21594908)

    (bkz: koma azad)
  • tavuk dönerinin kokusu öğrenci bir insanın bile yiyemeyeceği kadar kötü olan lokanta. varın siz düşünün
  • tekirdagda pastane. kavala kurabiyesi cok guzel ama ben altinyildizin kavala kurabiyesini daha cok seviorum
hesabın var mı? giriş yap