• (bkz: tanık olmak)
  • biz kullar şâhid olarak, şâhidlik için yürürüz, nefsimize karşı eylem yaparız.
    nefste bir zulüm haksızlık görürsek eyleme katılır, eyleme geçeriz.
    kalbimizde hakkı bulursak şükürler ederiz, secdelere kapanırız.

    şükür ve secde kalbi temizler, onu diri tutar, yaşatır.
    kalb dirilince nefsin fenalıkları, kötülükleri dışarıya atılmaya başlar. ancak böylelikle insan nefsindeki kendi kötülüklerinin en doğru şahidi olur.

    çıkan kötülükleri gördükçe şeytan "beni sen azdırdın" diyerek şikayet eder.
    ben iyiydim. namazımı kılıyordum. sana o kadar yardımda bulunuyordum. sen ateşimi körükledin. bana fenalık ettin ithamında bulunur. onda "biz" yoktur, hep "ben" vardır.

    âdem ise "biz nefsimize zulmettik" diyerek işin tüm gerçeğini, sebebini nefsine yüklediklerinden olduğunu görür. kuru bir yalvarışla değil nefsindeki zulüm ateşinin dışarıya çıkması ile görür.

    kendimizden dışarı çıkmış bir fenalık gördüğümüzde bilelim ki şeytan başını içeriden dışarıya uzatmakta. işte o an şeytanın başına sıcağı sıcağına vurulmalıdır. hakkın lütfu olmasa o sinsice içeride yaşayıp giderdi, haberimiz olmazdı.

    öfke, hiddet, azgınlık "beni sen azdırdın" nidasıdır.
    sabır, tevekkül, kulluk ise " önümden geçenleri, içimden çıkanları görüyorum ki ben tertemiz fıtratta yarattığın nefsime her şeyi yükleyip de kendime zulüm edinmişim. eşeği yolda susuzluktan ağırlıktan çatlatan benmişim.
hesabın var mı? giriş yap