• siren yayınlarından şubat ayında çıkan, pek çok çağdaş yazarın birer aşk mektubu ile katkıda bulunduğu kitap.

    tanıtım yazısından:

    sözcüklerle her şey mümkün çünkü.
    sözcüklerle, en ateşli arzularımız bile tatmin edilebilir.

    neil gaiman, ursula k. le guin, margaret atwood, douglas coupland, hari kunzru, jonathan lethem, jeanette winterson, audrey niffenegger, michel faber, valerie martin ve leonard cohen’in de aralarında bulunduğu çağımızın yeni ve sıradışı kalemleri, bu baştan çıkarıcı etkisi tartışılmaz koleksiyon için özel olarak yazdıkları aşk mektuplarıyla bir arada.

    çağdaş dünya edebiyatının beğenilen yazarları, mektuplarında aşktan zevk, tutku, kalp acısı eşliğinde, yer yer ironik yaklaşımlarla zaman zaman gülümseterek bahsediyor. aşkın tüm hallerinin günümüze özgü yeni yorumları çağımızda neredeyse unutulmuş bir form olan mektuplarla canlanıyor.
    o üç harfli kelime: aşk…

    ‘’sevgilim,
    bu mektuba, bir karşılaşmanın önsözüne, resmi bir biçimde, bir açıklamayla, eski usulle başlayalım: seni seviyorum… bir daha söylüyorum: seni seviyorum… seni ilk gördüğümde dansçı olduğunu sandım, hâlâ da bir dansçı vücuduna sahip olduğunu düşünüyorum. daha hiç konuşmadan, gülümseyişinden yabancı olduğunu anladım. benim ülkemde kesik kesik gülümseriz; güneşin bulutların arasından yüzünü çıkarıp tarlaları aydınlattıktan sonra hemen geri çekilmesi gibi. burada gülümseme değerli ve nadir bir şeydir. ancak sen hep gülümsüyordun; gördüğün her şey seni mutlu ediyormuş gibi. beni ilk gördüğünde gülümsedin, daha güzel güldü gözlerin. sen güldün ve ben kayboldum; bir ormana düşmüş, evinin yolunu bir daha hiç bulamayacak bir çocuk gibi...’’ - neil gaiman

    ‘‘derler ki, insan âşık olduğunda, gündelik dünyanın yanında ilerleyen yeni bir paralel evrene girermiş. başka hiç kimsenin giremeyeceği küçük bir evrenmiş bu; iki kişilik bir ülke, özel, fanus gibi korunaklı, hiç bitmeyen bir esprinin içinde yaşarmışçasına mutlu. ama bence bu doğru değil. bence gerçek evren, aşk bitince patlayarak saçılan tehlike; insanın dünyası yıkılıp tutunacak bir dalı kalmadığında ortaya çıkan gerçeklik. ben şimdi bu gerçekliğin içindeyim. ’’ - douglas coupland

    ‘‘bu kadar çabuk yazmanın en kötü tarafı, yazacak hiçbir şey olmaması - bir yandan da çok şey olması! tek bir gecenin ardından bütün coğrafyamı altüst ettin. metroda eve dönerken bile hissettim bunu; yolcular büyüleyici görünüyor, içimi sızlatan dokunaklı öyküler anlatacak gibi duruyorlardı. bana baktılar hep, biliyor musun? üstüm başım biraz dağınıktı tabii (senin suçun!) ama bunun dikkat çektiğini düşünmüyorum. başka bir halim vardı. tatminle, insanı isyan ettiren bir kendinden memnuniyetle dolup taşıyordum. kendimle karşılaştırdığımda sefil haldeydi diğer yolcular. renkler bile değişmişti. ’’ – lionel shriver
    ‘‘sensiz üşüyorum jean. sende benim dengemi bozan ne varsa, onu istiyorum şimdi.’’ – peter behrens

    hakkında onca şey söylenebilecek, üç harften ibaret bir kelime sadece: aşk.

    http://ideefixe.com/…m.asp?sid=ldom7zfssh3kw9jg4mn6

    http://sireninsesi.blogspot.com/…kn-tm-halleri.html
  • (bkz: çük)
  • (bkz: bok)
  • yanyana geldiklerinde bir anlam tasiyan herhangi uc harfin olusturdugu butun.

    ornek: for, and, uno, can, cin, cem, cam, ... vb.
  • (bkz: am)*
  • kitapçıdan alıp eve dönerken bir kaç arkadaşımın görmesi üzerine "ne o romantik mi oldun?" sorusuna maruz kalmama sebep olmuş kitaptır. benim tek merak ettiğim, sevdiğim yazarların, olmayan sevgililere yazdıkları aşk mektuplarının nasıl bir şey olcağı üzerineydi ki, okuduğum en eğlenceli ve bir o kadar hüzünlü kitaplardan biri oldu. ismine bakıp da pembe dizi gibi bir şey sanıp almadıysanız, hata etmişsinizdir.
  • mars'ın dünya'ya yazdığı mektuptan başlayarak, akla gelmeyecek pek çok aşk mektubunu içeren hem eğlenceli hem hüzünlü kitap.**
  • (bkz: #24389537)
hesabın var mı? giriş yap