• (bkz: sabahattin ali)nin"arabalar beş kuruşa" "ayran" " sırça köşk" adlı öykülerinin yer aldığı aynı zamanda (bkz: sedat girgin) in resimlediği kitap.

    "... bir an evvel köye varmak, ocakta küllenen bir odun parçasıyla aydınlanan toprak dama girmek ve bur köşede saklanmak istiyordu. ne yatmak, ne dinlenmek, sadece bir dört duvar arasında bulunmak... bu geniş karanlıktan, bu seslerden kaçmak..."

    işte ben de böyle çoğu zaman bu seslerden kaçmak istiyorum. lüzumsuz bir yalnızlık isteği peyda olurken sonunda bir korku duvarına çarpıyorum. benim kaçtığım sesler kurt uluması değil.
    o kadar yakınımda o kadar gölgem gibi yanıbaşımda ki bazen içimden dışıma taşıyor. o zaman anlıyorum ki bu sesler benim boynumda bir urgan, benim giyotinim*
  • flaubert ın ölmeden önce yazdığı son kitap. adı gibi 3 hikayeden oluşuyor. ilk öykü başlarda gayet keyif verse de zamanla betimlemeler arasında kayboldum gittim. sık sık, "eee, sonra?" derken buldum kendimi. anlaşılıyor ki yazar, sonuçtan ziyade metnin kendisine yani özüne önem veriyor. resmen her hikaye bir romandan alınmış parçalar gibiydi. son öykü ile ilk öykü arasında dağlar kadar fark var. yazarını bilmesem son hikayeyi çehov'un yazdığını düşüneceğım. her şeyiyle çehov tarzıydı. kelime zenginliği olsaydı o zaman da marquez derdim yazar için.
    dediğim gibi ilk hikaye ile son hikaye arasında biçimsel olarak ciddi fark var. benim gibi betimleme sevmeyen, akıp giden bir hikaye arayan insanların içini ısıtmayacaktır bu kitap.
hesabın var mı? giriş yap