• sık sık yaptığımı tahmin ettiğim eylem.

    seviştikten sonra 100 komşuma sordum en popüler cevabı aradım, 87'si sigara içiyormuş.
  • üst konşularımın yapmayı alışkanlık haline getirdiği durum ama melodic death metal'e çok hassas keratalar hemen konsantrasyonları bozuluyor heheh.
  • eğer sigara içiyor olsaydım , haftanın iki ya da üç gecesi sigara yaktırılan komşu kontenjanından dahil olacağım eylem. hoş; haykırmak, çığlık atmak, böğürmek ya da brutal vokal yapmak biçiminde nitelendirilebicek sesler duyuyor değilim; değilim de, savaşma seviş öğüdünün tam olarak içselleştirilememiş olduğunu düşündüren, savaşırcasına sevişilen, patırtı familyasından pat, kütürtü familyasından küt, gümbürtü familyasından güm seslerinin eşlik ettiği bir sevişme biçimiyle muhatap oluyorum sevgi dolu çiftimizin yan komşusu olarak. o kadar ki, bazen deprem oluyor sanıyor; ama ne benim ne de yaşadığım evin sallanmıyor olduğunu fark edince, cinsel güdünün yarattığı deprem etkisi için geceyi saran karanlık ve yıldızlı gökyüzüne yüce kosmos niyetine, şaşkınlığın da eşlik ettiği bir hayranlık hissiyle bakma isteğiyle dolup taşıyorum. kimi zaman ise, tam uykuya dalmak üzereyken, uyumak ile uyanık olma hali arasındaki o çok ince ve belli belirsiz hissin, kendisini gene o çok ince ve belli berlirsiz vücut derisi, yani göz kapakları eliyle bedenselleştirdiği sırada ansızın bir güm sesiyle irkilmiş halde buluyorum kendimi; eve ya da yakınlara bir top mermisi mi düştü diye heyecan ve endişeyle geziniyorum uyumaya çalıştığım odada; lakin sonra eve ya da yakınlara düşmemiş olan top mermisi benim aklıma düşüveriyor da sevginin, sevişmenin, cinsel güdünün ya da adı her neyse o yaşam gerçeğinin karşı konulmaz ölçüdeki gücüyle bir kez daha yüzleşiyorum; neden sonra***, tanrıya inanmıyorum ama bir güç var cümlesinde var olduğuna inanılan tanrısal güç bu olabilir mi diye söyleniyorum içimden; beni gene içim yanıtlıyor: neden olmasın.

    nihayetinde olaya, şu hadisedeki ergen ingiliz gibi yaklaşması olanaksız bir komşuya sahip oldukları için kendilerini hayli şanslı hissetmeleri gereken bir çift komşum var* ve elbette ki onlar, ne düşündüklerimden ne de yazdıklarımdan habersiz, kendilerini şehvetin çekiciliğine kaptırmaya devam edecekler; etsinler de, dünyanın en güzel sözcükleri sev kökünden türeyenler değil mi.*

    hülasa; tanrı var mı yok mu bilemem ama işte bir güç var azizim.
  • bir zamanlar şişhane'de oturuyorum. o zamanlar metro istasyonu da yok ortada. kardeşle beraber 2 oda bir salon evin salonunda yaşıyoruz. tamamına kira ödüyoruz ama ev o kadar soğuk ki kimse odasında kalamıyor. bu iki oda ve mutfağa yazlık muamelesi yapıyoruz. aslında banyo en soğuk yer ama zaruri ihtiyaçtan illa ki kullanıyoruz. arkadaslar eskişehir'de yaşadım, aha şu an kafkaslardayım ama ben şişhane'de üşüdüğüm kadar hiçbir yerde üşümedim. evin cephe kısmı boydan boya cam. sanki bana mies van der rohe ibineler. bre mimar bre müteahhit, sen taaa 40 yıl önce, pimapen yok çift cam yokken, kalorifersiz bir eve bu kadar camı neyine güvenerek yapıyorsun. sayenizde romatizma sahibi oldum ben.
    akşam yatıyoruz sabah camları içeriden araba camı gibi temizliyoruz. yaban olduk çıktık orada. biz evde 2 kişiyiz, 2 de kız arkadaşımız var. kural şu: kız arkadaşı gelen odalardan birine geçecek, yalnız olan salonda yatacak. çift olan nasılsa kız arkadaşıyla ısınır diye böyle bir gelenek başlattık. şimdi burada akıl sahibi insanlar olsa olay şu şekilde gelişir: o kız o eve 1 gelir 2 gelir bir daha da gelmez. ama şansımıza sadakat çeşmesinden nasibini almış kızlar çıktı. bana mısın demiyorlar. en verimli çağımda eve kız gelmesinden korkar oldum. gelmesin diye türlü numara çektim. sonunda da ayrıldık zaten. (kardeşim biraz dirençli çıktı. 25 yaşında ilk kız arkadaşını bulmanın gazıyla buzdolabında uyu desen uyuyacak kıvamda bir insandı.)
    neyse işte anlatırken bile üşüyor insan. işte bu evde bir üst kat komşumuz vardı. bildiğin sıradan bir tip. zayıf, esmer bir tip. bir de manitası var. arada rastlaşıyoruz. merhaba merhaba. ama gel gör ki gece oldu mu bu ayı ininden çıkıveriyor. çığlık çığlığa ortalık. böyle sekse şahit olmak bile gurur. duvardan duvara sektiriyor, camdan atıp kapıdan yakalıyor bizim kazanova.
    bir iki üç, beş on derken kanıksadık artık. bunlar sekse başladığında televizyonu kapatıp konsantre oluyoruz, uzaklara dalmalar kendinden geçmeler vs. bunlar sevişiyor biz duşa giriyoruz, bunlar vuruşuyor biz paket paket sigara içiyoruz. 12 cm döşeme var arada, neredeyse aynı odadayız. 1 ay böyle geçti. artık dışarı çıkamıyorum, akşam matine kaçıracam diye. eşten dosttan da oluyorum. öyle adadım kendimi bu pezevenk komşuya.
    o dönem bu herif sevişiyorsa ben napıyorum diye düşünüp bunalıma girmişliğim var. hayır herif idolüm olmuş, şikayete de çıkamıyorum. ibneliğin ucundan döndük lan biz. gerçekten öyle bir sevişmek var ki gencler, sigaradan geçtim komşuyu öroyine bile başlatır. siz siz olun ses yalıtımsız apartmanda oturmayın. (eh)
  • benim eski komşum sigara yerine kadını boğazlıyorum sanarak polisleri çağırmıştı. ahh şu bdsm seven kadınlar...
hesabın var mı? giriş yap