• kapitalizmin ortaya çıkması ile hayatımıza girmiş, farkında olmadan hepimizi içine almış ve gerçekten kendisine inandırmış olan eylem.

    bir çoğumuzun hayatlarının kararmasına sebep olmuş ve bizi de insanlığımızdan uzaklaştırmıştır.
  • - ibneliktir!

    oblomov
  • üretmeyen insanın değersiz gösterilmesidir aynı zamanda.

    "haftada 100 saat çalışıyorum", "13 yaşımdan beli çalıştım ben", "it gibi çalıştım yıllarca okudum" gibi söylemlerle kendini kutsatmaya çalışan insanlar gördükçe kafamı kurcalıyor bu durum. mesela kadının çalışıp çalışmaması üzerinden dönen tartışmalar. yanlış anlamayın, toplumda erkeğin çalışmaması gibi bir şey düşünülmediği için kadından örnek veriyorum. çalışmayan kadınlar sanki herhangi bir entelektüel birikim sahibi olmayan bir cahilmii gibi gösterilmeye çalışılıyor özellikle.

    izninizle, gecemi bu konu hakkında düşünmeye ve sizi de benim hiçbir zaman toparlanmayan dalgalı ve sığ zihnimde gezdirmek istiyorum.

    çalışmak kavramı ile başlayalım. kabul edilen çalışmak nedir? müzik dinlemek çalışmak sayılıyor mu? ya da oturup düşünmek çalışmak mıdır? güzel bir yürüyüş yapmak çalışmak sayılabilir mi? nedir bu çalışmak kavramının net tanımı?

    "bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak" demiş tdk.

    bu durumda, karşılığında para almak gereken bir durum değildir çalışmak. oturup tüm gün düşünmek de bir çalışma şekli olabilir. ekonomik özgürlük elde etmek ile çalışmak arasında doğrudan bir bağ olmak zorunda olmayabilir. yaşamak ve hayat içinde minik uğraşlarda bulummak da bir çalışma şekli sayılabilir belki de.

    "bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek." tanımların arasında bu var.

    yani düşsel bir eylemi de çalışma olarak değerlendirebiliriz. bilgiye ulaşmak ve öğrenmek fazlasıyla yoruma açık bir konu ve bir ara felsefenin en gözde sorularından biri olmuş. eğer bir rasyonaliste sorarsanız, bilgi edinmenin yegane yolu düşünmektir ve bu bir bilgi edinme şekli olduğu için tdk'nin tanımına göre aynı zamanda çalışmaktır da. eğer olaya emprist yaklaşmak isterseniz oturup doğayı izlemek de bir gözlem sayılabileceğinden bize para kazandırmayacak milyonlarca eylem aslında "çalışmak" anlamına gelebilir.

    kutsanmalı mı? elbette, yaşamak güzeldir. bir şeyler yapmalı insan, hayatı doldurmalı.

    sorun şu noktada başlıyor ki aslında kutsanan kavram tam olarak bu değil. yani evet, çalışmak olarak geçiyor yine ama özellikle spesifik bir noktası hariç geri kalan tüm çalışma biçimleri lanetlenmiş durumda.

    katma değer oluşturmak.

    "hop hop hop seni pis komünist para kazanmayalım mı istiyorsun ha karılarımız ortak olsun mu istiyorsun" dediğinizi duyar gibiyim. korkmayın, "küresel ekonomik dinamikler faiz lobisi derin devlet 12 aile yahudiler" gibi şeylerin bolca geçtiği ve sonunun "bakın bu şeytani sistem beynimizi nasıl yıkamış" gibi bittiği bir yazı olmayacak. daha çok, bizim garip huylarımızı eleştiren bir yazı olacak.

    katma değer nedir diye bir bakalım hemen. tdk'ya göre böyle bir kelime olmadığı için kendi tanımımı yapacağım. katma değer daha ilkel bir ürünün ya da doğrudan ham maddenin bir işlem sonucunda daha değerli hale gelmesidir. işte bakırdan tel yapmak, odundan daha güzel bi odun yapmak, patates kızartmasının üstüne çedar dökmek falan hep katma değer yani.

    yani bizden 2 şey isteniyor.
    1-) çok çalış
    2-) bi de katma değeri olsun işin yoksa sayılmaz

    hayda... çalışmamanın kutsandığı ve her şeyi sefil kölelerin yaptığı antik toplumlardan bu noktaya ne ara geldik yav.

    ne oldu bize? ne oldu sayın romalılar!

    zengin insanların bile "artık kendi paramı kazanacağım" diyerek aile servetini reddetip saatlerini para karşılığında sattığı bir dünya var artık. açık olmak gerekirse, bu salakça geliyor bana.

    insan, kapasitesinin altında şeylerle uğraşmaması gereken bir varlık benim gözümde. yetenekli olduğu olanlar varsa onları geliştirmek için çabalamalı ve yetenekli olmadığı alanları da belli bir minimum seviyeye taşımalı. ilgilendiği konular hakkında tarih bilmeli, az biraz yaşam hakkında düşünmüş olmalı, elinden geldiğince keyif alacağı şeyleri denemiş olmalı, matematik ile uğraşmalı, geometride şansını denemeli, bazem sadece oturup düşünmeli. kendini olduğu noktadan ileri taşımalı. ama gidip exel öğrenmemeli tabii. daha iyi hizmet vermekten çok entelektüel ihtiyaçlarını ve hazlarını tatmin etmek için yaşamalı. eğlenmeli, düşünmeli, öğrenmeli, merak duygusunu kabartan şeylerin peşindem gitmeli.

    en azından beni etkilemiş insanlar hep böyle yapmış. çoğunun maddi bir kaygısı olmamış. çoğu hayatını düşünmeye adayacak kadar boş vakte sahipmiş.

    düşük sosyal sınıflardan -modern hayattan elini eteğini çekmişler sayılmaz- entelektüel insan çıkmamasınım sebebi bu sanırım. hayat gerçekten de bir yandan para kazanırken bir yandan da kendini gerçekleştirmek ve aynı zamanda eğlenmek ve haz almak için yeterince uzun değil. hayatını kazanamak için harcadığı zaman sanki sonsuzmuş gibi düşünüyoruz ama en boş anlar bile kendini geliştirmek ve kendime dönmek için bir fırsat aslında.

    aklımdakileri tam aktaramadığımın farkındayım. söylemek istediğin şu. oturup belirli saatler ayarlayıp kitap okumak da değil olay. ya da haftanın bellli saatlerinde açıp 2 iran sineması filmi izleyip, lars von trier izleyip ah kültür işte diye kendini ellemek değil olay. bahsettiğim şey yatarken aklında elektrik faturası olmaması. cumartesi günleri 2 gün sonra işe gidecek olmanı düşünmemek. ya da salonda otururken "dur şan 2 satır daha kod yazayım sonra kendimle ilgilenirim" demek değil. tüm hayatını yaşamaya adamak. tanrılara yakışır bir şekilde, düşünmeye ve hissetmeye adamak sadece.

    diğer tarafta da her gün saatlerce benzer şeyler yapıp para kazanmak var. evet hepimizin yapmak zorunda olduğu bir şey ama kutsanacak bir yanı olduğunu sanmıyorum.

    tanrı aybaşı bankamatikten maaş çekmez ya da dükkan açmaz. startupla falan hiç uğraşmaz. zeus'un kreatif reklam üretmekle uğraştığını sanmıyorum. ya da ne bileyim, uçan spagetti canavarınım gökyüzünde salnırken "ulan acaba haftasonuyla bayram tatili arasında izin ni kullansam" diye düşündüğünü sanmıyorum.

    kutsanacak şeylerin satılabilir olduğunu düşünmüyorum. kutsanacak bir şey varsa belki de çalışmamaktır.

    açlıktan ölmemeye özen gösterin ve kendinizi fazla hırpalamayın. iyi akşamlar.
hesabın var mı? giriş yap