• sehir tiyatrolari'nin 100. yilinda engin alkan'in sahneye koydugu burjuva drami.

    bugun oyunda sermayenin yikici saldirganliginin en temel insan iliskilerine kadar ulastigini, siniflara sira gelmeden, aile icinde anne ile cocugu, kadin ile erkegi, kardesleri birbirine dusurme gucunu okumak mumkun. oyun, konu kadar guclu dramatize edilmis ayni zamanda. tavsiye edilir.
  • oya palay, yeşim koçak, mert tanık, nurdan gür, mustafa barış koçkar, dolunay pircioğlu ve samet hafızoğlu rol aldığı engin alkan tarafından yönetilen oldukça başarılı bir eser. şehir tiyatrolarının 100. yılı sebebiyle tekrar oynanan bu oyunda izmirli köklü bir ailenin iflasın eşiğine gelmiş dededen kalma bir halı fabrikasını öz ve üvey evlatlarından kimin idare edeceğine dair başlayan çatışmalar oyunun sonunda ailenin parçalanmasına kadar sürüyor.
  • şehir tiyatrolarının oldukça güzel ve etkileyici oyunu. şehir tiyatrolarında geçtiğimiz senelerde oynayan, paranın bireylere ve aileye etkisini konu alan ve konusu itibariyle de epey benzerlik taşıyan para adlı oyun gibi kesinlikle sıkıcı bir oyun değil. bunda da engin alkan'ın yönetmen koltuğundaki başarısı söz konusu elbette.

    oyun, iflas etmekte olan fabrikada miras hakkı bulunan ailenin üyelerinin kendi haklarını elde etmek için ailenin diğer üyelerinin haklarını reddeden, hiçe sayan ve kendi menfaatlerini dayatmaya çalışan, herkesin kendine göre haklı olduğu ama uzlaşmaya yanaşmayan bireylerden oluşan bir ailenin adım adım çöküşünü anlatan etkileyici bir dram. aslında oyunu, günümüz toplumsal yapısında da düşünebiliriz. toplumun her kesiminin kendi menfaatlerini, özgürlüğünü dikte edip diğerlerinin haklarını hiçe saymaları ve toplumun sürekli bir çözümsüzlüğe, çatışmaya sürüklendiği gibi.

    para, itibar, güç hırsına kapılanlar fabrikadaki paylarını düşünürlerken, fabrikanın nasıl eski günlerdeki gibi çalışacağıyla ilgilenmiyorlar ve fabrikaya sahip olmak isteyenler bu dünyadan gelip geçecek, dünya malı dünyada kalacak ancak fabrikanın çarklarını asıl işçi sınıfı döndürmeye devam edecek mesajıyla da oyun finalini yapıyor.

    oyunculukların her biri birbirinden başarılı ancak bir annenin kaygılarını, çaresizliğini, duygularını başarıyla yansıtan oya palay'a ; taş plaktan şarkı dinler gibi bir sese sahip olan dolunay pircioğlu'na ; ve bitmeyen enerjisi ve başarılı performansıyla mustafa barış koçkar'a ayrı bir parantez açmak gerekiyor.

    güzel, izlenilesi bir oyun.
  • içerisinde "gönül pek küçük bir saksıdır, içinde tek bir çiçek yetişir." gibi muhteşem bir vecizeyi barındıran aile içi menfaat çatışmalarını konu edinen oyun.
  • bu haftasonu kısmetse gidip izleyeceğim bu oyunu. hakkında birşey bilmiyorum ancak yönetmen'inin engin alkan olduğunu okuduğumda ister istemez bir önyargı oluştu. inşallah ben yanılıyorumdur ve güzel bir oyun çıkmıştır ortaya ve gelir burayı güncellerim.
  • şu sıralar kadıköy haldun taner sahnesinde gösterimde.vakit ayırıp izlemenizi tavsiye ederim.biraz fazla dramatize edilmesi ve bir kaç oyuncunun vasatın altında kalması dışında mesajlarla ve çok yerinde metaforlarla dolu.ayrıca sahnelenme tarzıyla ve seyirciyi tanımlarken kullandığı metodlarla kaçırılmaması gereken bir oyun.
  • oyunculukları yer yer abartı buldum ama oyunun özüne ve dönemselliğine uygun şekilde tekrar sahnelenmesine çalışıldığını düşünüyorum.

    ilişkiler, çatışmalar, çıkarlar, zıtlıklar, kıskançlıklar derken tam bizim memlektin oyunu; günümüz dizilerine hayat veren öğelerin tamamı var. hikayeyi sevmedim, 100 yılda öyle sömürülmüş ki bu tür hikayeler; artık klişe haline gelmiş ve izleyiciyi boğuyor. şahsen boğuldum, asmalı konak izleyerek büyümüş bir neslin ferdi olunca zengin dramı pek sarmadı fakat dönemsel düşünülürse hakkını vermek gerek.

    oyunun 1916'da nasıl tepkiler aldığını, salondaki izleyicinin neler hissettiğini çok merak ettim gerçekten.
  • ızlemeden ölünmemesi gereken engin altan uyarlaması darülbedayi'nin ilk göz ağrı. ustaya selam göndermenin en güzel örneği sergilenmiş. oyunculardan zor dekoru hazırlayan marangoza kadar herkesin eline sağlık. umarım bir kez daha izleme fırsatımız olur diyorum ve ekliyorum dolunay'ın güzel sesi sadece o sahnede kalmasın kalmamalı.
  • iş çıkışı izlemeye gitmekten mütevellit, sonunu getirmekte biraz zorlansam da, oyuncuların sahneye gelişlerine, oyunun kapanışına ve dekoruna hayran kaldığım, şehir tiyatrolarının tek perdelik oyunu.
    dolunay pircioğlu'nu ben de es geçemem; bu gece o'nun sesinin izleri ile uyuyabilirim...
    --- spoiler ---
    ne olur gönlüm avunsun diye, beni sev...
    --- spoiler ---
  • "gönül pek küçük bir saksıdır, içinde tek bir çiçek yetişir." gibi naif bir cümle ile akılda kalmıştır.

    oyuncu performansları ise izlemeyenin eksik kalacağı derecede başarılı.
hesabın var mı? giriş yap