• mersin devlet opera ve balesinde görev yaptığı yıllarda aldığı grammy ödülü (en iyi opera kaydı 2002) yüzünden popülerleşerek,yurtdışından fazla talep görmesi nedeniyle mersin sahnelerine veda eden opera sanatçısı..
  • ilk grammy alan turk'tur sanirim kendisi.
  • fazlaca bilinmeyen pek çok başarısı bulunan, son derece sevimli ve hoşsohbet bir insandır kendisi.
  • çok iyi bozuk düzen bağlama çalar, türküler söylerdi yıllar önce ankara'dayken. geldiği nokta göz kamaştırıcı olmakla birlikte kanımca sahnedeki tek eksiği oyunculuğu... onu da geliştirdi mi artık kimseler tutamaz kendisini. bir de, biz onu "soner" olarak tanımıştık. geçmişine bir perde çekti de o nedenle mi "bülent" adını kullanıyor bilemiyorum. başarılarının süreceğine eminim.
  • ismi türkiyede fazla duyulmasa da avrupa da tanınan başarılı bir tenor, profesyonel şan egitimini polonyalı şan pedagogu (tenor) roman werlinski ile birlikte yapan genç tenor concours international de chant de paris' de ikincilik ödülü aldı, ayrıca baslıca sir colin davis , riccardo chailly gibi ünlü şefler yonetiminde amsterdam cocertgebouw , londra senfoni orkestrası gibi dunyanın en onemli orkestraları eşliginde konserler verdi, ne yazıkki grammy ödülü almış sanatçı türkiye'de yeterince tanınmıyor ve desteklenmiyor, bezduz her fırsatta türklüğünden gurur duyduğunu söyleyerek göğsümüzü kabartmıştır, bu nedenle kendisini yurt dışında türkiye'yi en iyi şekilde temsil ettiği için tüm kalbimizle destekliyoruz, başlıca eserlerinden de örnekler vereyim tam olsun.

    http://voxpage1.com/video_bezduz/bulentlucia.asf
    http://voxpage1.com/video_bezduz/nemorino1.wmv
    http://voxpage1.com/video_bezduz/nemorino2.wmv

    hakkında grandi-tenori.com'da yapılan yorumlar için : http://www.grandi-tenori.com/…postorder=asc&start=0

    tenor'ün resmi web sitesi : http://www.bulentbezduz.com/
  • cumhuriyet dergi ile yaptığı bir röportajdan:

    sekiz çocuklu bir ailenin sonuncusu olarak dünyaya geldi soner bülent bezdüz... müzikal yeteneği, onu her ortamda öne çıkarıyordu. erken yaşta yüzleştiği zorluklar nedeniyle, ateş böceği misali şarkı söyleyerek hayatın geçmeyeceğine inandırıldı. oysa ilerde, hayatını opera sanatçısı olarak kazanacak ve üç grammy ödülüne layık görülecekti. la traviata ve aşk iksiri temsillerinden sonra fransız basınının ilgi odağı olan tenor bezdüz, mersin'den avrupa'ya uzanan başarı öyküsünü anlattı.
    -müzikle nasıl tanıştınız?
    ilkokul öğretmenim nazik günönü, konservatuvara yazılmamı tavsiye etmişti. şartlar nedeniyle bunu gerçekleştiremeyen annem beni trt sanatçısı serbülent yasun'un çalıştırdığı hamoy derneği'ne yazdırdı.18 yaşıma kadar dernekte birçok türküyü, usulleriyle söylemeyi ve bağlama çalmayı öğrendim. o zamanlar operayı tanımıyordum. meslek lisesinin torna tesviye bölümünden mezun olduktan sonra gazi üniversitesi eğitim fakültesi sınavlarını kazandım ve jürinin ısrarları ile şan ana sanat dalı'nı seçtim.
    -operayı nasıl keşfettiniz?
    okula girdiğimin altıncı ayı, gece yarısı tenor mario del monaco nun dicitencello vuje adlı napoliten'ini dinlerken insan sesinin enstrümanların en doğalı, en etkileyicisi olduğunun farkına varmıştım. bir ay sonra kasetteki tüm napolitenleri ezberleyip bir konser verdim. aynı yıl devlet korosu sınavını kazandım. bu sırada ankara operası'ndan tenor bülent gökalp, beni dinlemesi için roman werlinski ile tanıştırdı. uzun ve planlı çalışmalar sonucu 1992'de mersin devlet opera ve balesi sınavını kazanarak göreve başladım.
    -mersin'den avrupa'ya nasıl açıldınız?
    1995'te leyla gencer yarışması'nda finale kalamamıştım. üzüntüyle hemen eve dönmüştüm ki eşim jürinin benimle tekrar görüşmek istediğini söyledi. şan pedagogum roman werlinski hep söylerdi; derece almak kadar gelecek vaat etmek de önemli... ardından avrupa birliği bursu kazandım. 1998'de ingiliz kraliyet operası'nda başrol oynayan ilk türk oldum. fransa'daki c'nipal master programı sonrası paris şan yarışması'ndaki ikincilik ödülü ve londra senfoni ile çalışmalar sonucunda bildiğiniz gibi üç grammy ödülüne layık görüldüm.
    -turnelerin zorluklarıyla nasıl başa çıkıyorsunuz? yurtdışında yaşadığınız sorunlar nelerdir?
    kış turnelerinde hastalık tedirginliği yaşıyorum. sağlıklı kalmak zorundayım. çünkü çıplak sesle, 60 kişilik orkestra ve 40 kişilik bir koro arasından iki bin kişilik sahnede mikrofon kullanmadan şarkı söylüyorum.
    çoğu kez evimde bile yerleşik hayata geçemiyorum.geçen yıl kanada'dan mersin'e oradan istanbul'a, derken arjantin'e gitmiş ve yaz mevsimini hiç görememiştim. bir de türk olmanın getirdiği prosedür zorlukları var. sanat evrenseldir diyoruz, ama hâlâ "vize" gibi bir uygulama var. milletvekili çocukları dahi diplomatik pasaport alırken, sanatçılara böyle bir kolaylık tanınmıyor.
    -avrupa'nın değişik ülkeleri arasında gidip geliyorsunuz, bu ilişkilerinizi kesintiye uğratmıyor mu?
    eşim reyhan, mersin devlet opera ve balesi, çocuk korosu şefi, aynı zamanda müzik öğretmenliği yapıyor. üniversiteden bu yana, neredeyse tüm düşlerimin gerçeğe dönüştüğüne şahit olmuş kişilerden biri. 13 yıldır evli olmamıza karşın, bunun ancak beş yılını birlikte geçirmişizdir. hatta yıllar önce bir gün garda karşılaşmıştık. ben ankara'ya geldiğimde o eskişehir'e gidiyordu. uzaktan öylece bakışmıştık. bu anı hatırladığımızda hâlâ gözlerimiz dolar. mesleğimizde ilerleme çabamız nedeniyle, ikimiz de uzun ayrılıklar yaşamayı kabullendik.
    -hedefleriniz nelerdir?
    bu sezon 2-4-6 haziran tarihlerinde monpellier'de sahne alacağım. ardından portland, klagenfurt, dijon, iskoçya ve mersin'de temsillerim sürecek. bunlar dışında türkiye'de uzun vadede hedeflerim var. bas burak bilgili ile çalışmalara başladık. amacımız özellikle üniversiteli gençlere alternatif sunabilmek. mademki operaevlerimizin sayısı beş ile sınırlı ve maalesef tanıtımı ve sunumunda birtakım yetersizliklerle karşılaşıyoruz, biz de bu sanatı seyircinin ayağına götürmeyi planlıyoruz.
  • web sitesindeki bulent bezduz opera forumlari, (yeni adiyla turk opera forumu) gerek konu icerigi bakimindan, gerek uyelerin kalitesi bakimindan ust duzeyde gordugum kadariyla.
    kendisine bu anlamda da tesekkur etmek gerek.
  • reyhan adında çok tatlı, içten bir eşi ve sesim isminde güzel bir kızı vardır..mutluluk ve başarılarının daim olması dileğiyle..
  • cumhuriyet dergiye yaptigi roportajinda 'londra senfoni orkestrası ile çalışmalar sonucunda bildiğiniz gibi üç grammy ödülüne layık görüldüm' cumlesiyle dillendirdigi grammy aldigina iliskin bilgilendirme fazlasiyla yoruma aciktir.

    kendisinin aldigini iddia ettigi 3 grammy odulunden ikisi hector berlioz'un 'les troyens' (truvalilar) operasi icin sir colin davis'in londra senfoni orkestrasi ile yaptigi bir temsil kaydina verilmistir. bu temsilde rol almis birisi olarak ilgili kaydin grammy odulu almasinda payi oldugu soylenecektir lakin kendisinin temsilde ustlendigi rol cok, cok, kucuktur. 4 saat suren yapitta sahnede kaldigi sure 10 dakikadan daha az olup soyledigi tek bir solo kelime yoktur. sadece bir altılida rol almaktadir. kendisinin yerine o kayitta herhangi bir baska tenor rol alsa kaydin aldigi grammylerde bir degisiklik olmayacakti. belki sadece yerine gececek tenor sagda solda boylesi ufak bir rol vesilesiyle, bir de degil, iki adet grammy aldigini soylemeyecekti.

    aldigini iddia ettigi 3. grammy ise yine sir colin davis yonetiminde yine londra senfoninin bir giuseppe verdi
    - falstaff temsili vesilesiyle, ilgili kayda verilmis bir oduldur. adi gecen kayitta ustlendigi rol tartismasiz bir bicimde truvalilar kaydinda aldigi rolden cok daha belirgin bir roldur ancak yine de yapitin basrollerinden birisi olmadigi gibi en kucuk tenor rollerindendir.

    su halde en iyi ihtimalle 3 adet grammy odulu almis 2 kayitta rol almis oldugu soylenebilir.
  • rol aldigi rossini'nin ermione operasinin kaydi, ingiliz gramophone dergisinin 2011 yilinin en iyi opera kaydi odulune layik gorulmus.
hesabın var mı? giriş yap