• görmemek için bir çok fedakarlık vereceğim olgu, oluşum siktiriboktan bişi işte. çok özeniyorum rüya görmeyenlere. ohh uyanıyosun kafan rahat. gece nasıl yattıysan sabah öle kalkıyosun.

    ulan ben her gün hayata 1-0 yenik başlıyorum. insanlar uyanınca dinlenir, tazelenir. ben demleniyorum aq. gözümü açıyorum önce bi rüyadan sıyrılmaya çalışıp dünyaya dönmeye çalışıyorum. sonrasında velev ki gördüğüm rüyayı net hatırlayamıyorum, öğlene kadar hatırlamaya çalışmakla geçiyor zamanım. sonra da aaa yeter deyip kafamdan rüyayı atmakla geçiyo akşama kadar ki zamanım.

    bak mesela iki gün önce rüyamda (çok uğraştım ama hatırlayamıyorum tam olarak ne olduğunu) kahkaha atarak uyandım. keşke hep böle uyansam!

    bugün rüyamda babam ölmemiş gibiydi. kanlı canlı karşımdaydı en azından hıçkıra hıçkıra uyandım.

    istemiyorum abi, güzel şeyler görmek iyi de, kötüsü çok koyuyo adama.
  • (bkz: #37483970)
  • rüya ruhunuzun aynasıdır, demiştir ibn-i sina.
    arapça bir kelimedir ve ra'â (rey) kökünden türemiştir. bu kelime, görüş, görme, vizyon anlamına gelir.
    aynı kökten türeyen diğer kelimeler, mirat, riya, rüya, rüyet'tir. mirat, ayna; riya, olduğundan farklı görünme; rüyet, görme. demektir.
    bunun yanı sıra, ayn kelimesi de göz demektir.
    yani gördüğümüz şeyin neyi nereden yansıttığını vurgulayan bu özlü söz, bizi ayaküstü arapçanın etimolojik köklerinde bir gezintiye çıkarmıştır.
  • günümüz teknolojisinin varsayımlarla üstünde durduğu, bilimsel olarak hala tam bir mantığa oturtulmamış insanlığın hala gelişmekte olduğu gösteren yegane olgu..

    rüyamda uçuyordum.. ne şimdi bu? sebebini bilsek güzel olur muydu onuda bilmiyorum.. hangi sebeple rüyamda uçuyorum onu da bilmiyorum.. ama gogıl babaya yazsam bir sürü sebebim var.. eski topraklara sorsam onlarında söyleyecek sözleri var ama bunların hiç biri 2+2nin= 4 etmesi kadar kesin sonuçları olan durumlar değil..

    çoğumuz gün içinde ortalama olarak kendi aynı hayatlarımızı yaşıyoruz.. kalkıyoruz - işimiz ne ise onu yapıyoruz - eve geliyoruz -yatıyoruz.. yani kendimize ait olan hayat döngüsünde genel geçer bir tekrar içerisinde hayatımızı idame ettiriyoruz ama hep farklı rüyalar görüyoruz..

    demek ki rüyalar ayrıntılarda gizli.. bilinçaltı rüyalarımızın başrol oyuncusunu belirliyor.. peki bilinçaltı sadece rüyalarda mı çıkıyor ?
    işte o an uyandım.
  • rüya görüntülerini harflerle sembolize edelim;

    a g h
    b e y

    x u

    bu harflerin her biri bir ya da daha fazla rüya görüntüsünü temsil etsin. ya da aynı rüya görüntüsü harflerden birkaçında birden temsil edilsin. rüyanın görünür içeriği karmaşık bir harf yığınından oluşuyor.

    rüya yorumu denen, analiz sırasında analizanın serbest çağrışımıyla kendini açığa vuran şey ise bu küme halindeki harflerin anlamlı bir diziye dönüşümü. ya da analizan açısından anlamsızlığında bir anlamı gösteren bir dizi de denilebilir.

    bu karmaşık yığını "axubeyagh" haline getiren, onları sıraya sokmak ve yorumla birlikte özneye dair bir şey söylemeyi mümkün kılan, bilinçdışının bir dil gibi olan yapılanması. yalnız, dil gibi yapılanmış olan bu bilinçdışı hakikat tek bir şey söyler. harflerin kombinasyonu yoluyla onlarca farklı rüya yorumuna ulaşamayız. o tek bir şeye ulaşmaktır zaten yorumun amacı.

    rüya yorumunu ne çok derinlerde (jung'un arketipleri)ne de gelecekte (popüler kahve falı) aramalıyız. kendi hakikatini, kesip biçerek, atarak ya da yoğunlaştırarak, yerlerini değiştirerek söyler zaten rüyalar. görünür içerik ile yorum arasında bir mesafe yok. görünüür içeriğin form bulmasını sağlayan bilinçdışına dair bir yapı var yalnızca.
  • farsçası roya, öztürkçesi düş.

    atasözleri, tebdili kıyafet halkın arasına karışıp oturmuş kabus rüya unsurları.

    "senin götün kömür olsun da sarart." rüya atasözü

    rüya hatırlamamak, makyajsız yaşamak gibi durum.

    kulakları çınlasın kalıbının eşdeğeri çukur çeylen köyümüzde "kulakları çinileyesi*, uyur ise uryasında beni göresi" diye uzun ve süslü söylenir, kineyine olabileceği gibi gerçek şefkat, ilgi ve yakınlık göstergesi olarak söylenebilir.

    onun sözlüğünde rüya isim olarak bulunmadığından kosovalı babaannemiz torununun rüya adlı sevgilisine ısrarla ve düzenli olarak rukiye diyordu.

    çocuk memeden ve sütten kesilir ama ademoğlukızı rüyadan kesilemez. insan açlığa ve uykusuzluğa bile rüyasızlıktan daha uzun süre dayanır. rüya görmesi engellenen birey ayakta düş görmeye yani halüsine olmaya* başlar.

    rüya dizeleri:
    kuzu memesi sağarım.
    maviş göz akıtırım.
    ---
    her birimiz birinin rüyasıyız ama kimin?
    biri sürekli bizim rüyalarımızı yaşıyor ama kim?
    insan hele anımsayıp anlatıyorsa, rüyalarından sorumlu tutulmamalı mı?
    gerçek gerçek ise rüya rüya mıdır?
    sonraki rüyasında fren izleri vardı.
    bir rüya nasıl gerçeğe dönüşmez?
    rüya matematiği filmi.*
    ne de olsa biraz soğuk, lego gibi.
    birbirinize aşık olmaya ne dersiniz? narsizm olsun. orta kararda buluşun.
    siyah beyazdır beyaz da siyah, aynı renk olmak üzere.
    nöbetçi neden uyanmadın neden?
    rüya bir şeytan sokma ayini.
    rüya -on bir çilekeş çarmıhçı
    deliden nöbetçisinin karşısında

    ***
    "cennete gittiğimde, her şeyin bir rüya olduğunu anlıycam*." gökçe (5.5 y, kız)

    rüya göl veya levhadır; zıt, farklı yönlerden yaklaşılabilir.

    rüyanda ev veya araba gördüğünde o genellikle benliğin, ruhundur. onunla ilgili şeyler söyleyecektir. senin rüya evinin girilmedik, kullanılmadık odası muhtemelen saf kalmış, dokunulmamış, kimseye açmadığın, dokundurtmadığın ruh kısımların demeye geliyor olabilir. iyiye karşı kötü, veya kötüye karşı iyi kontrastları içerebilir, üstünde fikir oynatmak, çağrışım yapmak gerek. kişinin rüyanın geneli için ne hissettiği, içindeki belli görüntüler temalar hakkında ayrıca ne hissettiği üstüne düşünülmeli, ayrıca söyleşi gibi birine açılmak tarzında olabilir, açılınan kişi biraz düşten anlıyorsa soft sorularla rüya ve imgelerde gezinmeye yardım edebilir. rüya imgeleri güçlüyse plastik olarak dönüştürülebilir. resmi yapılabilir, grup içinde drama biçiminde oynatılabilir. rüyada hem simge dili bilmek işe yarar, yol gösterir, hem çağrışım, yani içe bakış ve diyalog içinde çağrışım gerekli ve uygun olabilir.

    rüyada olmayan, aksayan işler, yaşamda tamamlayamadığın, veya halletmiş göründüğün halde bitirmediğin işlerin olabilir. örneğin köpek, kurt erkek ve erkeklerle ilişkinin unsurları olabilir, aynı zamanda kendi eril yanın olabilir. asıl rüyanın yan sahnesi bile görünse tekrar eden rüyalar veya rüya parçaları önemlerinin altını çiziyor sayılmalıdır. uyanıp tekrar yattıktan sonra devam eden düş de öyle.

    evinin pejmürdeliği ruhunda görünenden daha fazla yara, incinme demeye gelebilir. işleyebileceğin kadar değil, maksimum hız ve minimum ipucu bırakarak bölgeden, bir yastan kaçmış olabilirsin. bir de yalnız devam eden yaşantıda, düş kırıklığına uğratıcı her durumu "zaten" ile başlayan, aynı çukura, acındığın bölgeye göndermiş olabilirsin. ya kaçınılmaz, ya seçilmiş, yeğlenmiş travma gibi. veya "acımadı ki" tavrı, becerisi gösterdiysen bu da pahalıya oturmuş, yormuş olabilir, düşündeki harap ev yorulmuşluğunun, eski yorgunlardan oluşunun görüntüsü olabilir.

    evin oda sayısı, ya da düşte sayılabilir, sayıya işaret eden unsurlar belli yaşına veya gerçek yaşamındaki sayıyla ifade edilebilir bir unsura işaret sayılabilir. gene köpek, kurt heyecan olarak, korku olarak arzu demek olabilir. kedi kadın imgesi olarak kadınlarla ilişkine ışık düşürebilir. hem düşte hem uyanık yaşamında.

    örneğin hırsız korkusu. ya hırsız kalbimizi çalarsa? halimiz nice olur? her yeni ve kritik evreden geçen ilişkin bu düş parçalarını davet ediyor olabilir. kadın düş görücü için erkek aynı zamanda baba telafisi, duygusal ilişki pürüzünü temize çekme umudu olabilir. hiçbir kayıp yaşamamış bireyler bile aşık oldukları anababalarından düşkırıklıkları yaşamıştır, yeni ilişkiler hem eski kireç çukuru tehditleri hem de virajı son anda doğru şekilde dönme olasılıklarıdır.

    kurtarma yazılıları ve bütünlemeler hiç bitmez. ta ki o konudan gelen sorular artık soru gibi gelmeyene dek. yaşamımızda her an her yaşın ve her sınıfın soruları havuz, hatta okyanus gibi aynı anda sorulmakta boca edilmekte. biz atlattıklarımızı soru gibi algılamıyoruz. sıramız gelmeyenlerden kırık not almayı da önemsemiyoruz, sorumluluklarımızı adeta yaşımız, konumumuz ve esas kendimiz belirliyoruz. en sıkı sorular tam gündemimize uyan, hem geçersek sevindirecek hem yapamazsak görmediydik diyemeyeceğimiz sorular. iyi ilişkinin de bize peynir ekmek gibi gelmeyen, biraz sert bir güreşi, kapışmayı sağlayan ilişkiler olduğu gibi. iddia olmazsa para ve heyecan yok.

    kısa notlar alarak bile olsa kenara yazdığın düşlerin daha uzun ömürlü olabilir. hakkında konuşacak birilerini bulabilirsen kabus bile şölen olur. kabus bile hediye. rüya hem kişiliğin, dünyayı algılayış ve yaşayışına gönderiyor, hem de gündelik hayatının, bugününün bilmecelerini soruyor, gündemi seriyor.

    bazı duygular kendi paralelinde, bazı duygular ise zıtlarıyla sahneleniyor. aşırı eğlenceli bazı düşlerinde hüznü araman gerekebilir. bazı ürkünç düşlerin ise boşaltıcı çalışabilir! birincisi düş neyse odur, illa anlamı büyük olmayabilir, kendi başına da değerlidir, ikincisi düş bir şeyler söylüyor olabilir ve bunu ortaya çıkarırken mantıklı ve mantıkdışı bütün araçlar kullanılmalıdır. adeta bir kerelik komple gizemmiş gibi, baştan projeyle. genelde işleri nasıl yaptığımızı bilmek yol gösterir, her gezi gene de kendi kolaylık-zorluğunu ve deneyimini dayatır.

    kesinkes doğru bir şey, gördüğün rüyayla anlattığın rüya aynı değildir. katma payı da vardır, saklama/eksiltme payı da. herkes yapıyor diye rüya anlatıcısının suçluluktan kurtulma şansı yok henüz. rüya evden kaçmadır, suç işleme ve suça yatkınlıktır, rüya suç taslağıdır. korkarak, ağlayarak uyanma bu suç evreninden bir pişmanlık veya rüyaya verilen kurban olabilir anca.

    halkımız rüyada diş dökülmesi* hakkında ısrarlı bir ortak kanaate sahip. rüyada özellikle ön diş düşüyorsa bu yakın bir akraba öleceği kehaneti sayılıyor. ruhsal açıdan diş dökülmesi kayıp korku/kaygılarını temsil edebilir. basitinden kastrasyon korkuları denebilir. halkımızın yorumu kastrasyonu hem yükseltiyor, hem de kaçınılmazlaştırıyor, yani kader haline getiriyor. korku = kader burada.

    bir bakıma rüya mini etekten farksız; göstermemesi gerekene işaret ediyor, göstermesi gerekeni örtüyor.

    düşümde bir şiir var. düşey bir ruloya sığabilir, sade, 7-8 dize gibi, akıcı. ya yazılan ya çevrilen ya uyarlanan. adım adım, aşama aşama onu yazıyoruz ve üstümüzde deniyoruz. çok yakışıyor. elbise, giysi gibi. nasıl oluyordu unuttum ama uyuyor mu diye gerçekten bakıyoruz. bir cep telefonu zili sesi duyar gibi oluyorum, sonra karım beni ibisile, ibisile diye uyandırıyor. uyandım. bu düş bana bir haiku düş gibi geldi.

    "geceleri uykularında düş gören insanlar, gündüzleri yaşayamadıkları özel bir mutluluk yaşarlar. dile çalınan bal gibi, dingin bir coşku ve kalp huzurudur bu. ayrıca şunu da bilirler bu insanlar: rüyaları tam bir cennete çeviren asıl özellikleri, sınırsız özgürlük ortamlarıdır. kendi iradesini dünyaya dayatan bir diktatörün özgürlüğü değil; herhangi bir iradesi olmayan, irade zincirlerinden boşanmış bir sanatçının özgürlüğüdür rüyalardaki." karen blixen (al alvarez night'ta alıntılıyor.)

    sabah düşünde (uyanırken direk anımsamak üzere) karı mahrem yerlerini görürsen erkek ölümüne, erkek mahrem yerlerini görürsen karı ölümüne işarettir diyor annem.

    rüya komedilerinden: rüyada kahraman cennettedir. şöyle bir bakınır, millet birer ucundan biber tüttürmekte. "aa, biber içiyorlar." kısa bir duraklamayla, "tabii ya," diye düşünür, "cennette sigara içecek değiller ya!"

    rüyanın demokrasisi: bir düş yorumu doğru görünürken, 'o bok yemiş, doğrusu şudur!' diyenin yorumu da aynı ölçüde doğru olabilir. yaşlılara da yer var, tıfıllara da. hele rüyanın arzulara korkutarak doyum olması yok mu!

    rüyaları anımsayamamak: içeriden, kendimizden gelen mektubu reddetmemek, ama bir kenara kaldırmak demektir. her düş kendi başına bir varlık, bir boyut; bir de şifreli mektup* gönderiyor olabilecek sağduyu, sağgörülerimizi taşıyabilir. tüm çağlar, kültürler düşlerle ilgilenmiştir. zamane çağımız ise düşleri forma sokmaya, iyice hırpalayıp parçalamaya çalışmakta. canımız, özümüz neyse, düşler, rüyalar da o. bir düş çok önemliyse, önemsenmek istiyorsa çeşitli şekillerde 'bu hayvan bir şey anlatmaya çalışıyor,' mesajını verebilir. örneğin aşırı heyecanlandırma, uykuyu bölme, dehşet içinde bırakma, tekrarlayıcı şekilde ziyaret etme, uyanıp tekrar uyuduğunda, veya ertesi günler-zamanlar aynı rüyanın devamını görme. insanın önemli olanı fark etmeme seçeneği yok, sadece uyur numarası yapanın kaldırılması zorluğu var. yaşam bunun için de çözümler bulur..

    dolayısıyla /ez cümle düşleri anımsamamak sağlıklı bir durum olabilir, sağlıksızsa ipucu verecektir, aceleye muhal yok.

    ***
    komşu temel köyünden biri için anlatılıyor:

    adam gece tarlasını sulamak için suyu salmış, tam da ana arktan onun tarlasına yönelten savağın* arkasında yatmış, uykusunda bir düş görmüş..

    düşünde başka bir adamı öldürmüşler, tam o savağa yatırmışlar, kanları fışkırıyormuş. olayı görünce "bu cinayet benim üstüme kalır a! ne yapayım ben?" diye söylenmiş. tam o anda uyanmış, neredeyse 3 metre boyunda bir arap başında durup ona belermekte!

    "öldürdün de numarasını mı düşünüyon?" demesiyle arap adamcağıza bir tokat aşketmiş. yaralansa da adam hemen kaçmaya başlamış. o önde arap arkada koşturuyorlar. arabın gölgesi bazen onun üstüne kadar uzanmakta. bir euzu besmele* çekmesiyle arap ortadan kaybolmuş, kurtulmuş sayılmış. o heyecana rağmen, gene tarlasına dönüp darısını sulamış. o tokatta burnu kanamışmış.

    gün gün adamın saçları dökülmeye başlamış. 39 gün sürmüş. bir çamur bulmuşlar, başına o çamurdan sürüyorlarmış. kafa derisini adeta yakar pişirirmiş. bu uygulama yavaş yavaş direncini yükseltmiş. 40 günü de atlatınca bu artık ölmez diyebilmişler.

    yorum: buradaki düş muhtemelen bunaltıyla, kaygıyla ilgili, bir de çok canlı olması, hemen peşinden uyanması, hipnopompik varsanı* olabileceğini gösteriyor. yani uykudan uyanırken oluşan varsanı.

    25 aralık 2011'de van'dan erciş'e dönerken eski bir düşümü anımsadım. bir, bir buçuk yıl veya daha eski. düşümde van'a gidiyorum, bir özlem düşü olmalı. erzurum, ağrı üstünden, kuzeyden. ığdır gibi biraz doğrultunun solunda bir yere sapıyorum, veya van girişindeki ovalar, tarlalar söz konusu olan. oralar beni oyalıyor. anımsadığım kadarıyla pancar gibi bir şeylerle uğraşıyorlar. tam hasat zamanı, herkes arı kovanı gibi çalışıyor ve her yer yemyeşil, arada pancar için tipik olan çamurlar. düşün bir arzu doyurumu düşü olması gerek te, anımsayınca yeni bir yorumu daha mümkün oldu. bu oyalanma, van'a ulaşamama acaba 9 kasım 2011 van depreminde gönüllü olarak beni erciş'e yerleştirmeleri mi? pancar tarlası gerek depremzedeler, gerek gönüllülerin koşuşturması mı? üstelik ekipte bir de ığdır kökenli psikiyatrist var.

    bir düşten hop diye işe zıpladım. saati kurmayı unutmuşum, gecikerek uyanıyorum. düşümde diğer şeyler de olmalı ama belirgin olan anayşin ve aştarot adları vardı ve bunlardan kısa bir öykü veya yazı oluşuyordu. telaşlı kalkınca düş anımsamak daha zor; rahat ve zamanı bol uyanmak gerekiyor.

    bir rüya açmazı: her yer, yön yön yol; tırım tırım aradığım şehir yok ortada. aç değil, yorgun değil, uçabilecek kadar akıcı ve etkinim; sıkıntı uymuyor ama var. soruyorum, kimse dürüst cevap vermiyor.

    (bkz: rüyalar/@ibisile)
    (bkz: garip rüyalar)
    (bkz: rüya tabiri/@ibisile)
    (bkz: rüyada/@ibisile)
    (bkz: rüya gibi)
    (bkz: rüyalanmak)
    (bkz: düş/@ibisile), düşler, düşlerin yorumu
    (bkz: rüya görememek), rüya hatırlayamamak
    (bkz: rüyaların gerçek olması/@ibisile)
    (bkz: gelecekten haber veren rüyalar), haberci rüyalar
    (bkz: kabus), karabasan, karakura, karakuru, düş
    (bkz: beden dışı deneyim)
    (bkz: almak satmak)
    (bkz: elle balık tutmak/@ibisile)
    (bkz: bengal tilkisi)
    (bkz: kör şeytan)
    (bkz: erken kalkan işine öğlen kalkan düşüne)
    (bkz: artemidoros daldianus)
    (bkz: oneirocritica)
    (bkz: night/@ibisile)
    (bkz: suetonius/@ibisile)
    (bkz: sigmund freud/@ibisile)
    (bkz: friedrich august kekule/@ibisile)
  • "yüzünü görmem, yerini sormam
    yüzünü görmem, yerini sormam
    elini tutmam oy oy
    seni hiç unutmam

    tenine değmem, sesini duymam
    tenine değmem, sesini duymam
    adını koymam oy oy
    sana hiç doymam" diye devam eden dizeleriyle bu hayatta yaşadığım en gerçek hülyayı yüzüme her saniye vuran şarkı. sabaha kadar çalsa, ömrümden çalsa bir gün daha sözleriyle belgelediği asıl büyük çalıntılarımın yanında hiç kalır.

    hissedilmemesi gereken şarkıdır, ezgi'nin günlüğü imzalı.
  • üniversitedeyken oda arkadasım vardı kendisi kardesim sayılır o derece severim. bir gün ben yurdu reisini ayarlıcam dedi. e allah için güzel kızdır. neyse zaten reiste çoık çirkin allahım mor gömlek falan giyiyor arkasında kartal mı ne işli öyle yani anlatılmaz yaşanır.. çirkin biri ama arkadas seviyo napalım. işte bu çirkin adam bu gece rüyamda sevgilmdi. allahım resmen kolkola geziyoruz evlilik planları yapıyoruz ama realiteden kopmamışım ki ruyamda bile söyle diyorum " ya ben çok yakışıklı adamları reddettim bunu nasıl kabul ettim "

    arkadası aradım az evvel rüyamı anlattım "sen rüyada bile farketmişsin ben gerçekte bile çirkin olduğunu anlayamamıştım" dedi. haklıı
  • durduk yere adamin aklini alan dussel olaylar silsilesi. bu sabah oyle bir tanesini gördüm ki, üzüntüden sabah ereksiyonu bile olmadı. onu geçtim tekrar uyudum ve rüya kaldığı yerden devam etti. iki, uç kez daha uyanıp, uyudum ve yine aynı sekilde devam etti. hayatımda ilk defa böyle bir şey basıma geliyor.
  • ey rüya, sana onlarca laf hazırladım. ama burda bir kısmını dile getiricem. bunca yıldır güle ağlaya idare ediyoruz hayatı. ama çok üzüyorsun beni. tamam bazen olur olmadık saçma sapan uçmalı, zıplamalı rüyalar gösterip kafa kurcalamadan güne başlatıyorsun. sonra zaten bende unutup gidiyorum. can sıkmayan, zihni karıştırmayan şeyler gösterip üzmüyorsun. ama bazen sanki sırf bana gıcıklık olsun diye en olmadık zamanda en olmadık kişiyi gösteriyorsun ya işte çok ayıp ediyorsun. tamam rüyanın içinde olunca bir sorun yok her şey güzel, ama sorun uyandıktan sonra başlıyor. senin kafan rahat tabi, uyandıktan sonra kendimle ben uğraşmak zorunda kalıyorum. bu yüzden nolur olur olmadık zamanda gösterme onu bana. artık bir daha göremeyeceğim kişiyi uykumda karşıma çıkarma. bir de bilinçaltına söyle akıllı olsun, bütün bunlar onun başının altından çıkıyor, biliyorum.
hesabın var mı? giriş yap