• hawkins'in de gitmesiyle kendisinden ümidi kestim. tamam futbol takımından cacık olmaz dedik de, geçtiğimiz sezon 3 kupa birden almış basketbol takımını nasıl bu hale getirmeyi başardılar anlamış değilim.

    tamam futbol takımından ümidi kestik ama, takımın adam gibi adamları kalsaydı(ernst, sivok); q7, simao falan gönderilseydi takımdan koşulsuz şartsız, ben bu sene kombineyi alırdım, kulüp için elimden geleni yapardım. basketbol takımının da kadrosunu koruyabilselerdi eğer, gider ona da kombine alırdım, forma falan alırdım işte sırf destek olmak için kulübe. ama ne yaptılar, ernst ile sivok'u üç kuruş para yüzünden yolladılar, onlara verecekleri parayı saçma sapan bir gurbetçiye verdiler. ama ne yaptılar, 3 kupa birden almış, önümüzdeki sezon direkt olarak eurolig'e katılacak takıma haftalardır bir sponsor bulamadılar, ergin ataman'ı galatasaray'a kaptırdılar, hawkins'i takımda tutamadılar, ve bunlar sadece bir başlangıç. ben hiç zannetmiyorum ki bonsu, arroyo falan takımda kalsın.

    sen bunları yaptıktan sonra, benden kulüp için hiçbir şey yapmamı bekleme sayın fikret orman. sen beni umutlandırmazsan, bana tünelin ucundaki ışığı göstermezsen, ben de ne kombine alırım, ne de oturur maçları izlerim. çünkü aynı tas, aynı hamam, kulüpte değişen hiçbir şey yok.
  • seçildiği günden bu yana, 1 yıldır oynamayan ersan'ın sözleşme bedelini düşürmek dışında becerdiği bir iş olmamıştır.

    saçma sapan bir küçülme politikası ile portekizlileri yolluyor, stad işinden taraftarda umudu kesti, 3 kupa almış basket takımı dağıldı, aybaba'yı getirdi takımın başına, adını duymadığımız futbolcuya 1.5 milyon verdi, egemen'i de kaptırmış fenere...

    biraz daha küçülmeye kalkarsa seneye yılmaz vural hayırlı olsun diyorum.
  • sözleşmesi devam eden egemen korkmaz'ı bedavaya fenerbahçe'ye kaptıran başkan. başarılarının devamını bekliyoruz. fikret daha saçmasını yapana kadar en saçması bu. quaresma'yı gs'ye bedavaya vererek devam edebilir.
    başlattığı feda kampanyasına katılarak istifa etsindir.
    seni hiç sevmedim fikret.
  • politikasi, tavirlari herseyi elestirilebilir. ama arkadas, ben bu insana bakinca bir baskan goremiyorum yahu? konusmalari, hali, durusu baskanlik makamiyla uzaktan yakindan alakasi yok. bi karizmasi, agirligi hic bisi yok usta. anca laf, habire atesten gomlek giydik, yanan eve girdik, delilik yaptik diyip duruyor.

    geldiginden beri mali tablolar inceleniyormus, gecen ay borcu yeni acikladilar. ne zaman uzun vadeli plani, aklindakini 'kuculme' mevzusunu aciklayacak acaba?

    neyse mudur, benden bu kadar. sen de geldigin gibi git, kayyum'a devretsinler en temizi.
  • başkanı olduğu kulübün sözleşme yaptığı, yani belirli taahhütlerde bulunduğu oyuncular haklarını yasal yollardan arayınca mağdur edebiyatı yapan beşiktaş başkanı. nihat hakkını arar, "beşiktaş'ın çocuğu değil" der, portekizliler alacakları için kulübün gelirlerine temlik koydurur "onları hiç affetmeyeceğim, bizim için bittiler" der. iyi de arkadaş, senden önceki yönetimin beceriksizliğinin faturasını (performansları ne olursa olsun) niye oyuncular çeksin? ne günahları var? çalıştığın şirket maaşını vermesin, sonra sen maaşını isteyince de kovsun seni, aynı hesap. yakışıyor mu asırlık kulübün başkanına?
  • en büyük hatayı ibrahim altınsay ve cem bilge'yi gönderip yanında levent erdoğan'ı tutmasıyla yapmış olan adam.ibrahim altınsay vizyonun ne kadar geniş olduğunu çok düşük maliyetle arsenal altyapısından oğuzhan'ı alarak gösterdi.cem bilge ise feda projesiyle yönetimde kısa süre içinde sıcak para bulan tek kişiydi.yıllardır derneklere para yedirip yönetimlerde olan levent erdoğan varken daha çok hata yapacaktır.
  • ya ben gerçekten anlayamıyorum. amk bu adam geldiğinde sevimsiz işler yapacağız dediğinde herkes alkışlıyordu. hep destek tam destek diyenler hemen karşıya geçmişler bile. siz ne sanıyorsunuz arkadaşlar ya egemen ben gidicem dedi beşiktaş kulübü başkanı da hadi güle güle al bonservisini unuttun mu dedi? daha geçen hafta egemen devam demişti aynı parayı alacaktı bunu hem kendi menejeri hem kulüp açıklamıştı. belli egemen'de değişen bir şeyler var 1 haftada. ki bedelsiz gitti deniyor bu klüp daha adama geçen sezonki alacaklarının yarısını bile verememiş. bir kısmını falan değil garanti ücretinden bile fazlasını 1.4 milyon euro'yu verememiş. egemen'in menejerinin bunu koz olarak kullandığını anlamamak için n'olmak lazımdır ya. kaldı ki 1.4+ 0.5 artı seneye 2.5 desen klüp 4.5 milyon euro giderden kurtuluyor. eger bir şey eleştireceksek o egemen'in gidişi değil olcay'a verilen paradır. nitekim bu sene 4 adam aldık mehmet akgün senelik 200 bin euro berat senelik 200 bin ''tl'' oğuzhan senelik 400 bin euro.

    adam çıkmış fikret orman geldinden beri ''doğru'' ne yapmış diyor. lan kartal yuvalarında beşiktaş forması yoktu lan beşiktaş forması. adidas forma göndermiyordu. nevzat demir'de personel kaç aylık maaş alamamıştı futbolcuların çoğu parasını alamamıştı fernandes bedavaya gidiyordu. ama beyimiz uyuyor doğru ne yaptı? her kongreden önce bilmem kaç oyum var diye ötenler için 100bin üye projesi yaptı. bilmem kaç yıldır süren stat projesi için 3 ayda izin aldı. nereye gittiği belli olmayan paralar inceleniyor lan beşiktaş'ın paraları son 12 yıl inceleniyor ve bunu geldiği ilk gün yaptı.

    hataları tabi ki var hem de tek tük değil ama birazcık akıl sahibi bilgi sahibi olan adam çıkıp buraya daha kötüsü n'olacaktı veyahut iyi hiçbir şey yapmadı demez. hele ki demirören yönetiminden sonra hiç demez.
  • futbolcusuna 1,5 milyon euro borcu olan bir kulübün başkanı. hala egemen gitmişmiş fenerbahçeye kaptırılmış diye kızanlar var. malsınız arkadaş, malsınız.
  • halen durumun vehametini farkedememiş taraftarlarca eleştirilen başkan.

    ya bu takım bitmiş, ölmüş. ankaragücü'nden tek farkı toplumdaki kredisinin
    bir miktar fazla olması. borç dünya kadar, gelirlerin çoğu 3-4 yıl daha temlikli.
    daha geçen seneden kalma oyuncu ücretleri tam ödenmemiş. futbolcuların bir çoğu
    aynı ankaragücü'nde olduğu gibi çekip gidebilir, tek güvendikleri kulübün
    prestiji, batmayacağına olan inançları. kaldı ki sezon ilerledikçe bu inanç da
    yıkılabilir.

    "ya dünya kadar para olan portekizliler var, onları satsaydı ya, şimdi niye egemen'i gönderdi" diyenler var
    elbette ki bütün portekizlilerin talipleri vardır ama belli ki beklemeyi tercih ediyorlar ve
    şu anda üstümüzde akbaba gibi uçuşuyorlar, bekliyorlar ki taksitleri geciktirelim ve oyuncular boşta kalsın,
    aynı galatasaray'ın ribery olayında olduğu gibi bedavaya kapatsınlar, ya da iyice sıkışıp düşük
    bonservis ücretleriyle göndermek zorunda kalalım, yok işte, belli ki elde yok avuçta yok,
    mendes de bunu biliyor, belki de transferde alacağı parayı arttırmak için iyice sürüneceğimiz güne kadar
    talipleri bekletiyor, bu konuda ne yazık ki elimiz çok zayıf

    3 kupalı basketbol takımı sponsorsuz mu kalırmış, kaldı işte, lafa gelince, balolarda kadeh tokuşturmaya gelince beşiktaşlı geçinenler ne tüpçü döneminde ne de son kongrede kıllarını kıpırdatmadılar, hadi onları geçtim, arz talep
    meselesi olarak baksak da kimse beşiktaş basketbol takımını 4-5 milyon euroya sponsor
    olunacak bir değer olarak görmedi, bu kadar basit, 3 kupamız varmış, çok değerliymiş, ya senin
    değerin kendine biçtiğin değil piyasanın sana biçtiğidir, acı ama gerçek

    şu noktada başkana hep destek, tam destek olunmalı. belki tüpçü ailesi, tuncay özilhan ya da rahmi koç
    kadar zengin değil, belki çevresi, ticari ve siyasi bağlantıları onlarınki kadar güçlü değil ama
    elde bu var ve ne yazık ki alternatifi de yok başkanın, daha iyisi çıkana kadar fikret orman'ı yıpratmak aptalcadır,
    bu başkan giderse o zaman ankaragücüleşme dönemine gireriz
  • 15 gün önce zamanın ötesine yollanılan tanımımın haklılığını an be an kanıtlıyor.
    (bkz: #29011247)

    çok futbol entrysi gitmem ama insan çileden çıkıyor, dayanamıyor...
    yine içimi boşaltayım bari...

    egemen korkmaz'ı bırakmak artık yeter dedirtmiştir. hem de daha lig başlamadan...
    tamam samet aybaba'yı getirdin, bir yere kadar bunu anlıyorum. aslında anlamıyorum ya anlıyormuş gibi yapıyorum.
    tamam, zırt pırt beşiktaş kötü, beşiktaş yangın yeri demeni de anlıyorum ama artık yeter. kol kırılsın yen içinde kalsın değil mi? o kadar çok anlatınca bir değeri kalmıyor artık, açıklama değil, ağlaklık gibi duruyor.

    önce rüştü'yü yaşlı diye istemedin.
    rüştü bir kaleci değildir artık, o bir figürdür, bir karakterdir. onu futbolu için değil, takıma karakterini koysun diye tutarsın. bunu biz mi söyleyeceğiz. basit bir denklemdir bu. 2*2=4 kadar kesinliği vardır.

    sonra medyaya beşiktaş'ın durumunu anlattın. ama o kadar çok anlattın ki, durumu anlatmak artık şikayete, ağlamaya, yakınmaya döndü. "kol kırılır yen içinde kalır" lafını unutup pencereden pencereye kocasını şikayet eden mahalle arası kadınlarına benzedin. yeter, anladık, beşiktaş kötü durumda, biliyoruz. senden de, önce başarı değil, beli doğrultmanı bekliyoruz.

    ardından samet aybaba'yı getirdin başa.
    geçmiş başarıları mı seni cezbetti yoksa yüksek zekası mı, yoksa acayip bilgisi ve türkçe'ye hakimiyeti mi bilemiyorum. benim anlamadığım bir sebepten ötürü takımın başında o var.

    yetmedi, samet aybaba'nın yardımcılıklarına bizlere acayip güven veren recep ve ulvi'yi getirdin. samet aybaba'nın çapı zaten bu ikisini yardımcı alıp, roland koch ile ilişiği kesmesinden belli. çünkü ulvi ve recep bilimsel açıdan kendilerini yetiştirmiş, geçmişte de kondisyon ve yardımcı antrenörlükte efsaneler yaratmışlar ya... komik mi, şaka mı anlamadım...

    dur dur bitmedi, onlar yetmezmiş gibi takımdan yabancıları kovmaya başladın.
    tamam, takımda yüksek ücret alan yabancıları istemeyebilirsin. hem fikiriz. ama, "istemiyorum", "yüzlerini görmem bundan sonra", "gitsinler", diyerek 5'e satacağın adamı 2'ye satacaksın; laflarınla adamların piyasasını düşürdün. başkaları keriz mi artık, sen 5 dersin kabul etmez artık karşı taraf. nasılsa istemediğini söylemişsin, illa ki düşüreceksin fiyatını, öpe öpe. alemi keriz mi sandın?

    üstüne, futbolculara, profesyonel değil, taraftarmış gibi davrandın.
    senin oğlun bir şirkette çalışıyor olsa ve patronu ona maaş indirimi yapmak istese ve oğlun kabul etse demez misin oğluna, "başka iş bak, iş yerimi yok, sen değerli bir elemansın" diye?

    bunun yanı sıra, önce kendi aranızda futbolcularla bu mali tabloyu konuşup indirime gideceğinizi söyleyip sakin sakin işi halletmek yerine, önce medyaya şikayet edercesine "indiricez, fedakarlık" vs diye fevri konuşmalarla iyice antipatik oldun. gidene de hainlik yapmış gibi davrandın. futbolculuğun bir meslek olduğunu, o kişilerin de bir ailesi olduğunu, geleceğini kurmaya çalıştığını, sana muhtaç olmadıklarını ve bu işten para kazandıklarını unuttun.

    ibrahim altınsay konusu, nihat kahveci'ye dediklerini, kulüp yönetimi kadrosu hakkında ettiğin lafları filan geçiyoruz bir kalemde.
    ve son olarak
    egemen korkmaz'ı takımdan kovdun. gönderdin ya da anlaşamadın demiyorum. kovdun.
    beşiktaş'ın elinde kalan saha içinde karakterini/hırsını koyan, takımı ateşleyen, 50 maç oynayıp iyi bir performans sergileyen oyuncusuna dedin ki, "indirim yap". ne indirimi, senin zam yapıyor olman lazım. tamam mali durum kötü, tamam yanan ev anladık ama elde kalan bir iki değeri de bırakırsan ne olacak? gitti işte, mutlu musun? çok iyi yaptım diyor musun gerçekten? bundan sonra maç başı para alan ve 50 maç oynayan başka futbolcuları da "çok oynadın" diye cezalandıracak mısın? çünkü bu bir cezadır. sen egemen'i yollamadın, alenen kovdun, olay budur gözümde.

    tabi ben neyim ki?
    sen koskoca şirket yönetiyorsun. ben senden daha mı iyi bileceğim.
    benden, buralardan, sosyal medyadan değil belki ama biraz çevrenden fikir alsan iyi olacak.
    senin yaptığın tavır basit bir taraftar tavrı çünkü. bir yanlışını gördü mü "yaa bu adamı s.ktir ediceksin bassın gitsin" diyen o basit, ucuz, işin arka planını düşünmeyen insanlar gibi. fevri...

    oysa ki ne sevinmiştim geldiğinde.
    3 sene ilk 8'e bile oynamasına razıydım bu takımın, ama adam gibi yönetildiğine inandığım sürece. çünkü o zaman, elbet başarı gelirdi, anlık değil kalıcı ve sürekliliği olan başarılar...
    şimdi madem bu kadar "ben yaptım oldu" tavrın var, madem "ben bilirimcisin" bu takım bu sene değil ama seneye şampiyon olmazsa, o zaman bu taraftar senden bu yaptıklarının hesabını sorar. o uzun dönem sözleşme diye tutturup, samet aybaba'n gider (aybaba'n diyorum çünkü benim teknik direktörüm değil o, sadece birisi işte ve şimdilik saygı duymak zorunda olduğum için sustuğum/sustuğumuz birisi) sonra da sen gidersin.
    toplum bazı şeyleri anlamaz, goygoycular çoktur, bu yüzden bugün seni övenler yarın seni ilk indirenler olur. bugün yaptıklarını göremeyenler gelecekte bunun hesabını sorarlar. bir bakmışsın yuhlanarak gidivermişsin, demirören gibi...

    eğer yaptıkların yapacaklarının teminatıysa, vay halimize...
    umarım yanılırım ve bu entryden hayatım boyunca utanırım...
    lakin ben dostum, acı söylerim, kusura bakma ama goygoyculuk yapamam...

    tanım: geldiğinde çok sevinilen/sevilen ama an be an yaptıklarıyla bu durumu değiştiren insan...
hesabın var mı? giriş yap