hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • oynadıkları ve kaybettikleri 25 ekim 2009 fenerbahçe galatasaray maçından sonra arda ile birlikte doping testine çağırılmış futbolcu.

    test sonrasında halen stattan ayrılmamış olan vatandaşı vederson ile sohbet etmiş, yanlarına gelen kazım'ın ailesi, lugano ve çocuğu ile de şakalaşmıştır.
    bunların üzerine karaktersiz olduğu yönünde bir saptama yapılmış.

    halbuki ne yapmalıydı ki elano fanatik türk futbol seyircisini mutlu edebilsin?

    -doping testi sonrasında vederson'la koridorda karşılaşan elano vatandaşının hayalarına tepik attı ve "sami yen'de görüşürüz lan marsıııık!" diye bağırdı.-

    -sesler üzerine olay yerine gelen kazım ve ailesinin üzerine un serpip "go back to africa!!" diye bağırdı.-

    -koridorda gördüğü lugano'ya tokat attı, ağlamaya başlayan çocuğunun ise önce saçını çekti, sonra "baban seni evlatlık almış" dedi.-

    aman yanlış anlaşılmasın, lafım tüm galatasaray taraftarına değil. genel olarak futbol seyircimizin profili böyle. bizde de çok aynı sığ anlayıştaki adam.

    elano şu an için doğru olanı yapmıştır. maç oynandı ve bitti. bir spor müsabakasıydı ve kaybedildi. ne yapsın adam assın mı kendisini? olay mı çıkarsın koridorlarda?

    bir laf da buradan milliyet'in spor servisine etmek istiyorum. açıkça futbolcuyu hedef göstermişsiniz. nasıl bir ifadedir o: "elano’nun umrunda mı?" başlığı? bu şekilde mi sporu ileriye taşıyacaksınız? hani fanatizmin karşısındaydık? yarın malın biri gidip antrenman çıkışı elano'yu dövmeye hatta yaralamaya kalksa, neden yaptın diye sorduklarında "maçın sonucuna yeterince üzülmemiş, milliyet'te okudum" dese yüzünüz kızarmayacak mı?

    bu kafada adamlar sadece galatasaray'da değil, fenerbahçe'de de, beşiktaş'ta da var. rüştü'yü döven hanzoları, mateja kezman'a "are you player?" diye hesap sormaya kalkan evrim yoksunu tipleri hatırlayın.

    bakın şöyle anlatayım, borussia dortmund'la bayern münchen münih'te karşılaşıyor. maçı bayern alıyor, sonrasında doping testi için nuri şahin statta kalıyor. bitiminde koridorda hamit altıntop'la karşılaşıyor ve sohbet ediyorlar. bu kadar. valla bu kadar. bunda bir gariplik görüyorsan sorun sende demektir. olur da die norddeutsche zeitung'da "nuri şahin'in umrunda mı?" diye haber bulursan ilk ben gidip elano'nun gözüne lazer sokmazsam terbiyesiz evladıyım.

  • çocukluğumdan beri muzdarip olduğum, doktoruma bahsedene kadar bana has bir şey zannettiğim todd's syndrome olarak da bilinen nörolojik algı bozukluğu. makropsi, mikropsi, pelopsi ve teleopsi gibi çeşitleri olan dismetropsi bozukluklarıdır. çocuklukta daha yoğun olsa da 20'li yaşların sonuna kadar sürdüğü düşünülmekteymiş.

    ben şahsen makropsi ve pelopsiden muzdaribim. sizi pink floyd'un comfortably numb'ı gibi hissettirir makropsi; "my hands felt just like two balloons", sanki elleriniz balon gibi olmuş ya da kafanız büyümüş. bazen de etrafınızdaki objeler büyümüş gibi... pelopsi ise sanki yakına gelmişler hissi verir. burnunuzun dibinde gibi, ki beni en çok rahatsız eden yönü bu bu sendromun. boğuluyor gibioluyorsunuz... sanki ağzınızın içine giriyor gibi eşyalar.

    bazen buna eşlik eden sesler oluyor. sanki öğle teneffüsünde bir 60 kişilik bir sınıftasınız ve herkes car car konuşuyor. korkunç bir uğultu.

    bir de zaman boyutu var tabi işin. öyle bir oluyor ki sanki zaman akmıyor, her şey ağır hareket ediyor. bazen öyle bir oluyor ki sabah mı akşam mı kısa bir süreliğine de olsa ayırt edemiyorsunuz. zamandan tamamen kopuyorsunuz.

    millet bu kafayı yaşamak için uyuşturucu kullanıyormuş. şanslı mı saysam kendimi bilemiyorum.

  • içinde kendisini ısıran 5 tane ite ve videoya çeken it oğlu ite nasıl son nefesine kadar savaşılacağını gösteren gerçek bir bozkurt vardır. özgür yaşadı özgür öldü.

  • falcı da;

    falcı : siyah uzun saçlı biriyle ilişkiniz var.
    adam : aysel!
    f: ailesinden biri ilişkinize karşı çıkıyor.
    a: abisi nusret.
    f: yüzünüze bi şey atmış bu adam.
    a: yumruk! yumruk attı.
    f: ama siz eğilmişsiniz.
    a: evet!! aysele geldi yumruk.
    f: sonra siz bişey atmışsınız.
    a: tokat!! ben de tokat attım.
    f: ama o da eğilmiş.
    a: evet! tokat da aysele geldi.
    f: sonra bir kargaşa olmuş.
    a: abisiyle birlikte aysele daldık.
    f: biraz gerizekalısınız galiba.
    a: öyle mi çıkmış?
    f: yok bu benim şahsi kanaatim.

  • iki kişi boğuşurken patlayan silah sonucunda iki tarafın da birden gözlerini faltaşı gibi açması ve kimin öldüğünün anlaşılması için bir sonraki bölümün bekletilmesi.

  • 3 kuruş kâr edeceğim diye ekonomik tövbe alıyorsunuz sonra buradan tövbem iptal oldu diye ağlıyorsunuz.

    benim tüm tövbelerim iptal olmayan exculusive tövbeler ve hepsi de halen geçerli. pahalı tövbe alanlara enayi gözüyle bakanlar şimdi utanırlar mı acaba?

    rezalet puanım 10 üzerinden 2, o da haber vermeden iptal ettikleri için. insan önceden bir mail atar.

  • hep yanmdaymışsın , şimdi konuşacakmışsın gibi bir halde dolaşıyorum evi.sonra ,youtube'dan "gözlerin hayran bakarmış görmeyip ısrarımı" şarkısını buluyorum.birlikte söylüyoruz. sen sanki, yine detone oldun diyorsun. kulaklarım artık iyi işitmiyor diye cevaplıyorum içimden...

    bir çay demlesem diyorum. iyi olur diyorsun. soğutuyorsun çayı. dalmış gitmişiz ...

    birlikte 49 yıl yaşamanın ardından göçüp gitmişsin bu dünyadan,ama hep evdesin ,adını söylesem hemen cevaplıyacakmışsın gibi...

    tahassür budur işte.

  • reklam filmleriyle yamulmuyorsam sadece starbucks ile değil 3.dalga kahvecilerle yani kadıköy karaköy cihangir tayfasıyla taşşak geçilmiş gibi geldi. özellikle sakallı kahveciyi bu söylediğim lokasyonlarda çeşit çeşit görürsünüz.

  • son kur krizlerinden sonra orta sınıf denebilecek bir grup kalmadığı için göze batan olma durumu. 3-5 sene çoluğu çocuğu özel okula yolladık, özel hastanede doğum yaptırdık. 5 yıldızlı otelde sezonun azıcık dışında erken rezervasyonla tatil yaptık, orta-sınıf jipimsi bir araba alıp, enparaya maaştan kalanları yollayıp, borsada bilmem ne hissesi yükselirken kendimizi yatırımcı hissettik, ama geçti artık. artık bu hayata essek gibi çalışmaya gelip karnını zar zor doyuran, barinacak eve maaşı zar zor yetirenler grubundayız.

  • yanlış anlamadıysam istanbul havalimanı’ndaki thy görevlisi adamı kabaca “tipi güven vermiyor” diye uçağa almamış. gidip de dönmeyebilirmiş. olay bu şekildeyse fantastik derecede saçma. sana ne amk, bir mahzur görürlerse brezilya’dan geri çevirirler adamı. sen brezilya’nın gümrük polisi misin?

    bir de öncesinde yalandan pnr numarası tutmuyor diye ayak yapmış üçkağıtçı hokkabazlar. sırf o yüzden bile bilet ücretini iade etmeleri lazım. inşallah bu arkadaş mahkemede hakkını tazminatıyla alır.

    10 üzerinden 11 rezalet. evet 11.

    edit: alınmama talebinin brezilya’dan gelmiş olabileceğine ve deport durumunda masrafların türkiye’ye ödetileceğine dair bilgi mesajları geldi. o zaman niye pnr numarası üçkağıdı çekiyorsunuz adama? açıkça söyleyin. adama tekrar bilet aldırmışsınız, onun da iadesini kabul etmiyorsunuz. adamın kaybettiği para, vakit, yaşadığı sinir stres vs. her türlü mağdur. havayolu firması mısınız, tokatçı filmindeki şevket altuğ musunuz?