hesabın var mı? giriş yap

  • doksanlı yılların sonu olsa gerek, ayakkabı satan küçük bir dükkanda çalışıyordum yazın. malum zor durumdaydık, yoksa neden çalışsın bir çocuk bütün gün, dört gözle beklediği yaz tatilinde...

    dükkanın sahibi haftalık verirdi bana. yemek paramı da yine haftalık olarak verirdi. yemek parası dediysem öyle matah bir şey değil. bir ihtimal esnaf lokantasında kuru-pilav yersin. velhasıl o paradan da ne kadar arttırırsam kardır diye, caminin önünde duran tostçuya gidip,

    "abi boş tostu ne kadara yaparsın" diye sormuştum.

    "boş tost"

    öyle ekmeğin üzerine biraz sulu salça sürüp ısıtıp verecek. verdi de. 3 ay o boş tostla doyurdum karnımı. çeşmeden su bir de. anneme de haftalığıma zam yaptılar dedim. karnımı lokantada doyurduğumu, köfte pilav falan yediğimi söyledim hep. hala bilmez canım benim. bilmesin de.

    kimse bilmesin boş tostun yavan tadını. hele çocuklar hiç bilmesin. onlar köfte yesin hep. çok mu zor?

  • çok az kişi sonunda evlenip evlenmediğinizi anlayabilir, bir çokları için de evliliğiniz önemi olmayan bir ayrıntı olur.

  • baykuş; ismi ayrı tuhaf, kendisi ayrı tuhaf olan bir kuştur.
    geceleri avlandığından ve genellikle çıkardığı sesleri işitip de kendisini göremeyişimizden ötürü gizemli bir hâl de almıştır.

    özellikle harry potter serilerinde gözümüze gözümüze sokulduğu üzere büyücülere ve sihirli dünyaya en çok yakışan kuşun kendisi olduğunu görmüş olduk.

    eskiden ölmek üzere olan hastaların yattığı evlerde sabaha dek yanan ışıklar neticesinde bu ışıklara börtü böceğin hücum etmesi ve bu börtü böceği gören baykuşun da aynı yere gelmesi sonucunda, sabah saatlerinde vefat eden kişinin " ölüm habercisi " olarak görülmüş ve uğursuz olarak nitelendirilmişse de baykuşlar, mitolojik açıdan pek de öyle değildir durum.

    eski türkler, baykuşa " ugi " adını vermişlerdir. bu kuş, bilgeliğin ve fedakârlığın sembolü olmuştur uzun süre.
    eski türkler'in kadına ve anneliğe verdikleri önem mâlumdur. başta manas destanı olmak üzere birçok sözlü ve yazılı eserde " baykuş ana " diye bir varlıktan bahsedilir. fedakarlığı simgeleyişindeki efsanevî inanış ise şu sebeplidir;

    yavru baykuşlar uçma çağlarına gelince annelerinin üzerine tırmanmaya çalışırlarmış. annelerinin başının üzerinden yuvaya atarlarmış kendilerini. işte bu tırmanma sırasında çoğu kez yavruların tırnakları anne baykuşun gözlerine batıp kör olmasına sebep olurmuş.

    türk kültüründe hz. süleyman ile ilgili anlatılan kıssalarda da baykuş, kuşlar meclisinin en bilgin kuşu olarak tasvir edilmiştir. bu bilgelik bağı sebebiyle şaman kıyafetlerinde de kartal ile birlikte baykuş pençelerinin de kullanıldığını görürüz. ayrıca başlıklarında baykuş tüyü de bulunmaktadır.

    gece avlanan ve gündüz görmenin pek mümkün olmadığı baykuş hakkında bu sebeple doğan mitlerden biri de bu kuşun hz. süleyman tarafından ödüllendirildiği ve hiçbir zaman yiyecek aramadığı inancıdır. günümüzde hâlâ kullandığımız " baykuşun kısmeti ayağına gelir " atasözü de buraya dayanır.

    türk mitolojisinde bazen bilge bazen uğursuz olarak görülmüşse de günümüzde neredeyse tamamen uğursuz bir hayvan olarak görülmektedir halk arasında.
    aradan binlerce yıl geçmesine rağmen türk halkının hiçbir zaman vazgeçemediği kapı eşiğinde oturmak, nazar boncuğu takmak gibi kadim hurafelerimizden biri de baykuşun ölüm habercisi olduğudur.

    gizemli ve ağır abi tarzında bir kuş olduğu ise tartışılmaz bir gerçektir.

  • aynı şekilde, fatura kesmeyen ve dolayısıyla vergi ödemeyen, sürekli zarar ile seneyi kapatıp, asgari ücretli çalıştırıyor gösterip elden maaş veren, borçlarını ödemeyen veya geç ödeyen esnafın ticari kafası olması gibidir.

  • kendi tarihini, kendi benliğini bir kenara bırakan ve başka bir milletin dini değerlerini ve hayat tarzını yücelten bir milletin evlatlarının, özendikleri milletin fertleri tarafından aşağılanması durumudur.