hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.

  • eski bir lc waikiki satış danışmanı olarak bela okuduğum kadındır. kabinlere ped yapıştıranlar, donu yırtılırcasına osuranlar, soğan gibi ter kokanlar .... insanlıktan soğuttular beni allahın belaları.

  • dün akşam seasons'da emre çolak'a karşı maç yaptığım oyundur.

    emre çolak olduğundan %100 eminim adamın. zira sneijder'in yerine emre çolak'ı oynatıyordu. düşündüm, bunu dünya üzerinde sadece emre çolak'ın kendisi yapabilir.

  • platformlardaki az sayıdaki orijinal işten biridir.

    özellikle dördüncü duvarın sadece bir bakışla yıkılmasını çok beğendim.

    --- spoiler ---

    fleabag, çeşitli anlarda kameraya konuşarak dördüncü duvarı yıkıyor.
    bu anlar, bazen o sırada gördüğümüz ama hatırlamadığımız bir karakteri hatırlatmak oluyor.
    bazen de durumla ilgili kendi hislerini paylaşmak oluyor.
    ara sıra da -ki bu favorim olur- sadece bir bakışla tepkisini göstermek oluyor.
    bunları yapmasının nedeni ise anlatacak bir hikayesi olması ve bunu biz izleyiciye kendi bakış açısından anlatmak istemesi.

    iyi de neden diğer herkes bu anları görmezken peder görebiliyor?

    1.
    çünkü fleabag kameraya dönüp konuşurken aslında orada olmayan bir şeye konuşuyor. orada izleyici varmış, onu dinleyenler varmış gibi düşünüyor.

    peder de öyle sayılır. çünkü peder de sürekli tanrı'yla, yani orada olmayan birisiyle konuşuyor.

    diziye göre, aynı dertten muzdarip iki insan ancak birbirini anlayabilir.
    bu yüzden her gün dua ederek tanrı'yla konuşarak dördüncü duvarı yıkan bir peder ancak dördüncü duvarı yıkan bir başkasını anlayabilir.

    finalde fleabag, kameraya bakarak "gelme" gibi bir şey diyor. çünkü hikaye burada bitiyor. daha doğrusu bizimle paylaşmak istediği hikayesi...

    2.
    bir yorumum daha var bu konuyla ilgili.
    fleabag'in tüm ilişkileri fiziksel. hiçbirisine karşı bir duygu beslemiyor.
    ama pederden gerçekten de hoşlanıyor. peder de ondan hoşlanıyor.
    bu, bize anlatılan kadarıyla daha önce olmayan bir şey.
    bu aşk, ikisinin de duvarlarını yıkmasını sağlıyor. ikisi de birbirlerini o duvarlar olmadan görüyor.
    fleabag'in kameraya bakarak dördüncü duvarı yıkmasını peder'in görmesi de aslında fleabag'in ördüğü bir duvarın yıkılması.
    peder'in fleabag'le birlikte olması da onun inancını ve kiliseye olan bağlığının yıkılması.
    dizi -belki de- aşk duvarları yıkmaktır diyor.

    --- spoiler ---

  • bir ülkenin göz göre göre içine sürüklendiği rezilliğin bayram olarak kutlandığı gün. şahsım olarak ben, tiyatrolar günü olarak kutluyorum.

  • kutsal kitaplarda sembolize edilmiş öyküleştirmeler barındıran dizi.
    --- 4x1 ---

    saligia'nın s'si olan ve satan*'ın en sevdiği büyük günah kibir işlenmekte bu bölüm. satan ile karşılaşması arabayı satan ilkkan'ın başına gelmektedir.

    sürekli övülmekte, kibirlendikçe satan ile yakınlaşmakta, dönüşmekte hatta aralarına katılmak üzere olmaktadır. ilkkan ersoy ve yılmaz'a “hayatınızda benim gibi gibi var diye yerlere kapanıp dualar edeceğinize” derken o meşhur tanrı-insan-satan ilk kavgası hikayesine atıfta bulunmaktadır.

    bu musallat olan tayfa da -ki yılmaz ilkkan ile yatak odasında konuşurken tam olarak bu kelimeyi söyler “sana çok fena musallat oldular”- önce 1 kişi olarak başlayıp 2-3-4 diye gider ve nihayetinde bir sürü bireyden oluşan aynı şekilde davranan grubun keşfi ile sürer. bu da kitab-ı mukaddeste kendini tanıtırken “we are legion” diyerek sürüden bahseden satanın hikayesini görselleştirmiştir.

    “biz bunu bir grup yavşak arkadaş grubu zannediyoruz, değil, değil.” - yılmaz

    legion'u yendikten sonra aynada hiçbiri yoktur sadece 3 arkadaşın yansımaya vurduğu görülür. ve şu cümle ile perde aralanır:

    “gidiyoruz ilkkan'ım, gerçeklere gidiyoruz”

    şimdi ilginç bir noktadan söz edelim. yılmaz ve ersoy şehir merkezinde kapısı bile olmayan brandadan bir sokak arası meydana girdi, bir alt kattan kurtardıkları arkadaşlarını battaniyeye sarıp çıktı ve bir anda açık gökkubbenin altında pastoral düzeyde kırsal bir çayırda yürür oldular. bu nedensiz değildi:

    solda ağaç var sağda otlayan bir hayvan. ağaç yine son kez değineceğimiz kutsal kitaptaki “iyi ile kötünün bilgisi ağacı”, ağaç tarafının uzaklarından gelip hayvana doğru yürüyen bu 3 insan, yalın gerçekliğin sadece doğa ile doğallık ile yakalanabileceğini anlamıştır belki. kibirsiz, ego kavramı olmadan olanı ile yaşayan hayvanlar ve her şeyi kendi yorumuyla tanımladığını ve bildiğini sanan insan olanlar. gerçeklere gidildi.

    son olarak bu sahne arkaplanında verilen soundtrackın yaratıcısı samuel karl bohn'a teşekkür ederim. kulağımızın pası silindi.

    bunların hepsi böyle olabilir ya da olmayabilir ben olaya böyle baktım diyelim. sevgiler.

    --- 4x1 ---

  • sabah sabah tüm sinir sistemini çökerten çocuk. orada gevrek gevrek gülen gerizekalı kıza muhtemelen şirin gözükmek için girilen aptal saptal bir iddianın sonucunu 7 senedir çektiği eziyet olarak kazanmıştır.

    delikanlının gözyaşlarına ayrı içim yandı, o anneciğin gözyaşlarına ayrı.

    umarım bir hayırsever duyar sesini de en kısa sürede sağlığına kavuşur. en azından "anne" diyebilir.

  • devre arasında prandelli kesinlikle sneijder'i çıkarıp direnci arttırmalı demişti. not düşelim buraya. bu yüzden sen devre aralarında tv'de yorum sıçarken prandelli gibi adamlar ise soyunma odasında taktik veriyor.

    eyyorlamam bu kadar.