ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
christian bale
-
zayıflamalı filmlerin bir numaralı ismi. christian gel zayıflamalı film var!
asude defne özkan
-
dünyada 15 deyince tabii etkili oluyor. hakkari üniversitesi almanca öğretmenliği tüm dünyada sadece 20 kişiyi alıyor.
direksiyonu iki elle tutan tip
-
(bkz: sollamak için tampona yapışan yavşak) tarafından beğenilmez.
üç harfli kelimelerle cümle kurmak
-
siz biz hep var, sen ben pek yok. ama aşk var ise çok iyi bak.
tanım: eğlenceli aktivite.
debe editi:
teşekkür ederim.
kayahan'ı kaybetmişiz, toprağı bol olsun. çok güzel şarkılar bıraktı. siz de hüzünlenin diye...
17 yılda bir defa bile akp'ye oy vermemiş yazarlar
-
ben vermedim diye biliyorum ama yine de ysk ve anadolu ajans daha iyisini bilir.
bill gates'in güneşi karartma projesi
-
adana'dan okuyunca insanı sevindiren haber, karartmayan namussuzdur.
telefonu seni seviyorum diyerek açan sevgili
-
bring bring (sevgilinin numarasi görünür)
-seni seviyorum
-güzel.. ben aysecanin babasiyim
-olsun sizi de seviyorum... kelebekim ben...
merve büyük'ün sirenle emniyet şeridini kullanması
-
cehalet; yetistirdigi cocugun nasil bir insan olacagini varin siz dusunun.
unutulmayan garip arkadaşlar
-
sigarasını her seferinde avcunun içine basarak söndüren ve eli yara içinde olmasına rağmen bunun son derece zararsız olduğunu savunan ortaokul arkadaşım fatih, mal.
kendinin sıradan biri olduğunu fark etmek
-
bir aydınlanma halidir ve bu hal başta kısa süreli bir yıkım getirse de sonradan yerini ‘’olsun lan, ben böyle iyiyim’’ demeye bırakıyor. en azından benim hayatımda böyle tezahür etti.
bir arkadaşımla konuşuyoruz, diyor ki ‘’hatırlıyor musun hani erdal vardı, o da seninle aynı dönem mezun oldu. işte o sonra mimarlığın üstüne antropoloji okudu şu anda meksikada’da zapatistalarla ilgili araştırma yapıyor’’ mideme bir yumruk iniyor ama hala nefes alıyorum.
başka gün okuldan birine rastlıyorum, ne var ne yok rutininden sonra, nerde çalışıyorsun soruları başlıyor. ben nihayet mesai saatleri insani, maaşı iyi bir işe girmişim, yıllarımı nasıl beş paraya ziyan ettiğimi anlatıyorum, o ‘’evet haklısın, ben de sonunda kendime geldim ve gelecek ay kanada’da sinema okumak için yola çıkıyorum’’diyor. ben buldumcuk olmuşken o bıkmış bile. yolunu çizmiş, hedefe nişan almış. ben hala aybaşına kaç gün kaldığını hesaplıyorum. o an sırtıma bir bıçak saplandı. zar zor çektim, yaşamaya devam ettim.
en son da bir arkadaşın amerika’da bir üniversitede ders vermeye başladığını öğrendim. benden iki yaş küçük bu adam şu an orda ben de burada onun yazdığı makaleyi okuyorum. bir an kendimden geçmişim.
ilk şoku atlattıktan sonra, durdum düşündüm. ne ki bu şimdi? tamam, onlar özel ama ben de harika punch yaparım mesela. içen cennete gider gelir. birkaç kişiyi gülmekten işetmişliğim vardır, hep anlatırlar. ne işe elimi atsam öyle veya böyle tamamlamışımdır. belki çok sıradan şeyler bunlar, belki benim gibi milyonlar var ama huzurluyum olduğum yerde.(sanırım hala prozacların etkisindeyim) canım istese ben de giderim*ama ben burada olmayı seçtim. sıradan insanlar ordusunun yıkılmaz bir neferiyim artık. mutfakta punch yapıyorum.
survivor all-star
-
berna küfrederken doğukan'ın yüzünü kapatması herşeyin özeti. sokak ağızlı birisi tv yarışmasında alenen küfrederken, beyefendi birisi onun adına utanıyor. reyting uğruna da acun kıvırdıkça kıvırıyor. ayıp yahu ayıp. reziller, kepazeler.