hesabın var mı? giriş yap

  • türkler olarak genelde zaten bir ya da iki çocuk sahibi olduğumuzdan, onlara koyacağımız isimler bizim için en değerli kişi ya da kavramlara ait.

    on çocuğumuz olsaydı belki birine koyardık ama... kısmet.

    edit: anadolu'nun dilleri elbette zenginliğimiz. mesela romeika.

  • olcay'ın gol attıktan sonra elleriyle kalp işareti yaparak rakip teknik direktörün kalp hastalığıyla dalga geçmesini görmezden gelenleri ortaya çıkarmıştır.

  • msn' i açıp saatlerce hoşlanılan kızın online olmasını beklemişliği de vardır bu neslin.

    msn discovery, msn plus gibi uygulamaları yükleyerek hoşlanılan kızın kendi penceresini açıp açmadığını merak etmiştir.

    güzeldi o günler, güzel. ergenliği tam olması gerektiği gibi yaşattı.

  • 80 doğumlu biri olarak garip duygular içerisindeyim. 1996 yapımı bir kült film, sanırım ben 1999'da üniversitedeyken izlemiştim. yapım yılına göre 21 benim izlememe göre 18 sene sonra ikincisini izleme şansına sahip olacağım. ne olacak bilmiyorum, zaman değişti, bizler de değiştik ister istemez. aynı duyguları yaşatabilecek mi bilmiyorum. mesela pulp fiction, çıktığı zaman 14 yaşlarımda izledim bir halt anlamadım ve beğenmedim. sonra 20'li yaşlarımın başında bir daha izledim ve vay anasını dedim. geçenlerde hanımla izleyelim bir dedim, bu sefer de eh iyi tamam işte, o kadar da hastası olunacak film de değilmiş dedim. hepimiz değişiyoruz, algılarımız, zevklerimiz değişiyor. bakalım t2'yi izlediğim de nasıl yorumlayacağım.

  • duyduğun kişinin kim olduğuyla çok alakalıdır.

    misal aşık olduğunuz adam:

    - ne güzel lan saçların falan.
    + hiiii *ayak yerden kesil* ovvv

    sıradan biri:

    - kristallerle bezeli saçlarınızın her bir teli boynumu bir kılıç gibi kesip yüzlerce kez bedbaht bedenimi aşkınıza kurban etse de gam yemem.
    +..diyosun

    bu işler böyle.