hesabın var mı? giriş yap

  • üniversitelerin bahar şenliklerinde içki içebiliyorduk, parti başkanları tv tartışma programlarına çıkıp iki kelimeyi biraraya getirebiliyorlardı, sevgililerimize mektup yazıyorduk, taksim'de akm'nin önünde buluşuyorduk, devlet okullarına gitmek daha havalıydı, metallica türkiye'de enfes bir konser vermişti ve bayağı büyük bir şeydi, cumhuriyet gazetesi okurduk ve gazeteler genel olarak itibarlıydı, bazı diziler vardı ve herkes onları izlerdi...
    sınıfsal farklılıkların daha az hissedilir olduğu, hayatla bağlantımızın daha derin olduğu zamanlardı.
    bunları bilmenize gerek yok ama z kuşağı. siz kendi yolunuza sahip çıkın yeter.

  • forveti burak yılmaz olan takımın taraftarlarının, ofsayttan ustaca kurtulan forvet görünce devrelerinin yanmasını sağlayan maç..

  • bazen de kolinin ağır olmasından kaynaklanan durumdur.

    aynı gün, aynı saatte şubeye iki koli ulaşır, biri 500 gram, diğeri 18 kilo.

    500 gram olanı aynı gün adrese ulaşır. ağır olan gönderinin âkibeti internetten araştırılınca "alıcı evde bulunamadı" yazısıyla karşılaşılır.

    ne güzel lan, koli büyük veya ağırsa dağıtım aracına bile yüklemeden sisteme "alıcı evde bulunamadı" yaz gitsin aliminyum. kim uğraşacak, alıcı şubeye kendi gelsin.

  • bardağınıza birden boca ettiğiniz kolanın taşacağını görüp, eğilip taşan kısmını höpürdetmek. karşınızdaki iğrenç, görgüsüzce bir hareket olarak algılıyormuş bunu. oysa ki biz memurus çocukları alışkındık efenim hiçbir şeyi ziyan etmemeye. güzelim kola taşıp giderken bakacak mıydık melül melül? tabii ki de boşa gitmesin diye höpürdeterek içimize çekecektik. hem ilk buluşmada yapılmaması gereken bir şeyleri yapmış olmanız ileride o kişiyle evlenmenize de engel değilmiş efem.

  • 39 derece ateşle yatan 6 yaşındaki yeğenim dedesiyle konuşmaktadır:

    dede:
    -gel kızım sana bir okuyayım da, allah şifa versin benim güzel kızımaa.

    dede içinden duasını okur bitirir. torun sorar:
    -okudun mu dede?
    -okudum kızım.
    -ne yazıyormuş?