hesabın var mı? giriş yap

  • dün twitter'da videosunu görünce kesin kişisel hesabı üzerinden atarlı bir savunma yapar ama savunan başkaları da çıkar mı ki demiştim, çıkmış. fidel castro tarih kitaplarımızda geçmediği için bir tarih öğretmeni olarak bilmek zorunda değilmiş, herkes her şeyi bilmek zorunda değilmiş zaten, ilber ortaylı'nın şifalı bitkiler hakkında çok fazla şey bilmeyebileceğine bağlayıp savunan bile olmuş. çıkardığım sonuca göre her şeyi mesleki kaynaklarımızdan öğreniyorsak imar yönetmeliğinde yazmadığı için marie antoinette'i mevcut ingiltere kraliçesi olarak biliyorum. ilber ortaylı ise en azından adaçayının farenjite iyi geldiğini biliyordur, ki gözü gören, aklı yeten, kulağı duyan, dağ başında barakada yaşamayan, pucca okuyup snap izlemekten başka bir aktivitesi olan insan için bu che'nin yarım asır önce öldüğünden daha zor öğrenilebilecek bir şey. sizde bu cehalet liberalliği olduğu sürece bi bok da olmaz buralardan.

  • güzel ve kaliteli bir uyku için en iyi ortamı oluşturan yardımcılardan biridir. çoğunlukla etrafta çıt sesi bile olsa beyaz gürültü açmadan uyumuyoruz. ve son zamanlarda fark ettim ki eğer bu sesler uykuma eşlik etmiyorsa uyumakta zorlanıyorum. sesin yarattığı etki resmen hipnotize edici.

    beyaz gürültüyü açıklayacak olur isek, bizim duyabildiğimiz frekans aralığının bir kombinasyonunu oluşturmaktadır. hatta bazı yapay kaynaklar bu frekansı tam ayarlayamadığı için özellikle bebeklerde uykuya yardımcı olmaktan ziyade, uykuya dalmayı imkansız hale getiren bir yardımcıya dönüşmektedir. beyaz gürültü tüm frekanslarda eşit güce sahip olmalıdır.

    tabi bazen beyaz gürültü kişiye uygun olmayabilir de. frekansların gücünün farklılaşması ile diğer gürültü renkleri elde edilmektedir.

    -pembe gürültü (pink noise) : derin bir ses oluştur ve düşük frekanslarda daha yoğundur. hışırtılı yapraklar, sabit yağmur, rüzgar sesleri bu grupta nitelendirilir.

    -kahverengi gürültü (brown noise) : daha düşük frekanslarda daha yüksek enerjiye sahiptir. beyaz ve pembe gürültüye göre daha derin bir ses oluşturmaktadır. güçlü şelaleler, gök gürültüsü sesi bu gruptadır. gök gürültüsü mavi gürültü kategorisinde de yer almaktadır.

    gürültünün sadece uyku üzerinde yardımcı etkisi yok pek tabii. konsantrasyon arttırıcı özelliği de bulunmaktadır. hatta yapılan bir çalışmada beyaz gürültü ile bilişsel performansın arttığı gözlenmiştir. beyaz gürültü eşliğinde yapılan çalışmalar sonrasında yeni öğrenilen kelimelerin akılda kalıcılığı artmıştır.

    gürültü eşliğinde yapılan çalışmalarda iş verimliliğinin arttığı gözlenmiştir.

    yüksek gürültülü ortamda beyaz gürültü eşliğinde uyumak, uyku kalitesini ve uyku süresini olumlu etkilemektedir.

  • türkiye'nin takriben 1200 sayfalık dosyasını, uefa'nın bid evaluation report'unu ve almanların başvuru kitapçığını üstünkörü, hızlı hızlı okudum.

    türkiye'nin dosyası almanların açık ara önünde. türkiye 2.5 milyon biletin satımı ve gerekirse yeniden satımı için federasyon bazında garanti vermiş. türkiye'deki tüm bakanlıklar, onlarca sivil toplum kuruluşu, aday şehir valilikleriyle beraber belediyeler, yazılı niyet mektubu ve taahhütnâme vermişler. devlet; otoyollar, hızlı tren hatları, sağlık, aday şehir altyapıları (metro vs) ve 3 stadyumun yenilenmesi için 70 milyar euro civarında yatırım yapılacağını taahhüt ediyor. uefa ile koordinasyon için federasyon büyük bir tesis yaptıracak, tesislerini büyütecek. türkiye'deki hemen hemen tüm yeni stadlar, bir turnuva takımının kamp merkezi yapılacak. diyarbakır, adana, kayseri, vodafone arena, malatya, saraçoğlu, tff tesisleri ve daha niceleri... türkiye'ye gelen misafirler biletleriyle birlikte şehir içi ücretsiz taşımacılıktan yararlanacak. cumhurbaşkanlığı ve federasyon işbirliği ile turnuva güvenliği için tam garanti sağlanacak ve insan haklarını korumak için bir gözetim kurulu kurulacak (ahsgfngzsv). türkiye aynı zamanda pek çok geliri uefa'ya bırakıyor; eğer türk dosyası seçilirse vergi muafiyetleri ve stadlar için para alınmamasından dolayı uefa bugüne kadarki en kârlı organizasyonunu düzenleyecek. fikrî mülkiyet hakları tamamen uefa'ya ait olacak.

    olimpiyat stadı 92 bin kişilik olacak şekilde yeniden yapılacak. ankara'ya 65 bin kişilik yeni bir stadyum inşa edilirken, antalya stadı da yenilenecek; projeleri hazır.

    dosyada her şey muazzam, ceferin muhtemelen geceleri türk dosyasına sarılıp uyuyordur. ama uefa raporunda türk tarafı ile ilgili bazı çekinceler koymuş:

    - türkiye'nin insan hakları konusunda almanya'nın aksine bir aksiyon planı yok (boş yapmayın aq demek istiyor).

    - olimpiyat stadyumunda 2020'de şampiyonlar ligi finali varken 2021'de temeli atılan bir stadın 2024 yazına yetişmesi kolay görünmüyor (beyninizi skim deme niyetinde).

    - türkiye'nin dosyasında var olan 11 tren hattı, konya metrosu vesaire gibi pek çok şehir içi raylı sistem ve 1000 kilometre otoyol halihazırda yok, üstelik yaşanan ekonomik kriz bu yatırımları riske atabilir (o 70 milyar euro yatırımı bok yaparsınız demek istiyor).

    - almanların tüm stadları hazır, türkiye'nin 2 stadı 0'dan yapılacak.

    - almanya'nın otel kapasitesi türkiye'nin üç katı (71 bin - 230 küsür bin mi ne).

    bonus: euro 2024 kurban bayramına denk geliyor; antep'te fransız fıstıkların alnına kurban kanı sürmek için vatandaşlarımız onlayn olacak ahsghs, hayali bile muhteşem ya.

    akıl almanya, para türkiye diyor. uefa parayı seçerdi ama kriz sebebiyle risk almaz, almanya kazanır. zaten bizimkiler sussun diye şampiyonlar ligi finalini, süper kupayı filan verdiler. bizimkiler görmemiş olduğu için aynı anda olimpiyatlar, süper kupa, dünya kupası ve uefa finali için başvuru yapıyor, sonra da niye alamadık diye üzülüyor sgsgg.

  • obsesif bozukluk kişinin aklından geçen saçma sapan düşünceler, kompülsif bozukluk da bu düşüncelerin getirilerinden kurtulmak için akabinde yapılanlar efenim. ben yaşadım, biliyorum, o bakımdan. birkaç örnekle konuyu açıklayacağım şimdi sizlere. başlıyorum.

    ***

    ben sorunlu bir evlat idim. evliya sabırlı bir de annem vardı. hikayeledim burada fakat hala var. ama artık ben sorunlu değilim. neden? çünkü çözdüm ben olayı.

    ***

    şimdi en başlarda aklımdan şu şekil düşünceler geçiveriyordu. hakim olamıyordum kendime.
    "eğer annemi yatmadan kırk bir kere öpmezsem annem bu gece ölecek."

    yani bu derece ciddi bi şey geçiriyorsunuz aklınızdan, hem de kontrolünüz dışında geçiveriyor böyle. gidip paşa paşa öpüyordum. sonra rutine bağladım tabii. her gece yatmadan önce annem ölmesin diye gidip kırk bir kere öpüyordum annemi. çoğu kez abim dövüyordu öpücük törenini müteakiben; halbüse anlatsam anlamazdı ki, ben orada annemi kurtarıyordum sadece.

    böyle oya yapar olurdu, parmağına doladığı ipi çözerken "ay lanet evlat, deli midir manyak mıdır bıktım senden..." der, bazı bazı ağlardı. cefalı annem benim... neyse.

    bi sene filan öptüm heralde.

    muhabbet kuşu ölmesin diye her elime aldığımda üç kere göğsünden, üç kere gagasından öper, üç kere de sol kanadını açıp kapardım.

    babamı da yedi kere öpme kararı aldım sonra. de babam sinirli insandır laf aramızda. yedi mi, hayır. sonra onu öpmekten doğal koşullar sebebi ile vazgeçtim.

    hepsi için toptan güzel bir şey yapmaya karar verdim sonra sonra, her gece mutfak lambasını yedi kere açıp kaparsam ailecek kurtulacaktık. babam fark etti bunu da, her gece malum saatte gelip mutfağa oturmaya başladı. "patlatacaksın ampulü eşşolunun." diye kovaladı sonra bi gün. ben ne yaptım, alarmı kurup gece kalkıp yakıp söndürmeye başladım. böylece babamı atlatmış oluyordum.

    bunlar işin geyik tarafı tabii. her terliği sola çevirme, nefesini tutup bildiğin duaları okuma (morarabilir kişi bunu yaparken) ve gitgide bana fizyolojik olarak da zarar veren benzeri davranışlarım artınca...

    bir gün dedim ki;

    "lan eğer bir daha böyle yapmaya devam edersem, ailecek yarına çıkamayalım."

    o gün bu gündür yapmam hiç öyle. valla bu şekilde kurtuldum. tavsiye ederim.