hesabın var mı? giriş yap

  • yanlis yone yurudugumu farkettigimde cep telefonunu cikarip, sanki yeni mesaj gelmis gibi okuyup sonra yeni bulusma noktasina gider gibi davranirim...

  • çanakkale kara muharebeleri sırasında çekilmiş ve günümüze kadar gelen çoğu fotoğrafın avustralyalı asker olan ve anzak ordusunda görev alan "tabip albay" tarafından çekildiğini öğrenmek...

    diyeceksiniz ki bu bilginin nesi şaşırtıcı? şöyle: askerimizin adı charles snodgrass ryan. kendisi, 1853 avustralya doğumlu ve 93 harbi olarak bilinen 1877-78 osmanlı - rus harbi sırasında, osmanlı'nın batılılaşma politikaları çerçevesinde getirttiği çok sayıda yabancı uzmanlardan biri olarak "askeri hekim" sıfatıyla gelmiş ve plevne müdafaasında, gazi osman paşa'nın birliğinde vazife almıştır. hatta bu vazifesinden dolayı osmanlı nişanı ile taltif edilmiş, bu nişanı çanakkale muharebeleri'nde bu defa anzak tarafında bulunduğu sırada üniforması üzerine takmıştır.

    19 mayıs 1915'te yapılan ve türk tarafının 10 bine yakın ağır zayiat verdiği taarruz sonrası siperlerde ve siper önlerinde çürümeye başlayan askerlerin cansız bedenlerini, 24 mayıs ateşkesi sırasında fotoğraflayan da işte bu isim, yani charles snodgrass olmuştur. kendisi anzak saflarında bu sefer hem cerrah, hem de fotoğrafçı olarak görev almıştır.

    93 harbi sırasında yaşadıklarını anlattığı eseri, türkiye iş bankası kültür yayınları tarafından "plevne'de bir avustralyalı" adıyla basılmış.

    tarih gerçekten ilginçliklerle dolu. osmanlı ordusunda görev alan biri, sonraki dönemde bu sefer osmanlı ordusuna karşı görev alıyor ve onun çektiği fotoğraflar sayesinde bugün çanakkale muharebeleri'ne dair gözlem yapabiliyoruz.

    debe eklemesi: tarihi bölge içinden bir şeyler anlattığım kanalıma destek olmak isteyen varsa gelebilir, https://youtube.com/c/enderözgün

    şimdiden teşekkürler ve mutlu pazarlar.

  • ta 2002'den bu yana bu olacaklara dair toplumu uyaran atatürkçülere tüm ülkenin özür borcu olduğunu gösteren olaylar bütününün küçük bir parçası.
    her söylenen bir bir çıktı. hala yetmez ama evet mi?

  • ben: baba bana elhamı öğret, öğretmen istiyor
    babam:
    elhamdürüsiyle
    kızlar sürüsiyle
    hergün birisiyle
    yarabbi şükür allahım

    ben: aman be baba
    babam: oğlum ne var, hocanız bile bilmez bunu, hem bir tutarsa duan, ehi ehi
    ben: ablam gibi dayak yiyeyim sonra değil mi* ? .. anneee , bana elhamı öğret...
    babam: dur ben sana elemtereyi de öğreteyim.
    elemtere ellipara
    babam gider kochisara.... nereye gidiyon, daha bitmediki
    annem: offf bey offf, cocukların hepisini göndereksin cehenneme, günaha giriyorsun
    babam: ehi ehi ehi he

    * ablam ilkokul birde "kuran kursuna gideceğim" diye tutturur, bizimkiler her zamanki kayıtsızlıkları ile aman gidersen git derler. ablam ilk gün gelir ve babama, "baba bana sübhanekeyi öğret, hoca istedi" der, ertesi gün kursa giden ablam biraz sonra yüzünde şamar iziyle kıpkırmızı şeklide eve döner. şimdi babamdan ablama öğretilen sübhanekeyi dinliyoruz:

    sübhaneke
    sümbülteke
    anam eke
    babam teke

    diye gidiyordu hatırladığım kadarıyla. bu arada babamın 9 yaşından beri beş vakit namazını kılan, orucunun birgünün bile kaçırmayan bir insan olduğunu belirteyim

    (bkz: niye benim babam herkesin babası gibi değil)

  • camide görevli 75 eleman, vakit namazlarında saf tutan cemaat kaç kişi oluyor acaba?

  • milattan önce 3 bin yıllarından beri var olan "şarap" a bile sansür uygulayan bir zihniyet ile karşı karşıyayız.
    hala anlayamadılar yasak olan her şeyin, insanlara daha çekici geldiğini ve geleceğini.

    edit : işin en ironik kısmı da bu yasaklayan zihniyetin inandığı değerler, onlara şaraptan ırmak vaadediyor. *

    (bkz: boş bakkal taşak tartar)