hesabın var mı? giriş yap

  • "kimse sınanmadığı günahın masumu değildir"

    debe: biryudumkitap.com e-posta kutunuza her sabah 5 dakikada okuyabileceğiniz, en iyi hikâye ve roman pasajlarını gönderir. abonelik için adınızı ve e-postanızı bırakmanız yeterli. her sabah saat 08:00'de e-postanızı kontrol edin. üstelik ücretsiz

  • daha kurulmadan önce, faaliyetleri fbi bünyesindeyken türkiye ile 1949'dan beri birlikte çalışan istihbarat teşkilatı. milli istihbarat teşkilatı ve tsk bünyesindeki sinyal istihabarat birimi ile ortaklık içerisindedir. türkiye nsa'e ana olarak rusya'yı ve karadenizde olup biteni dinlemeleri için imkan sunar (radar üsleri ya da diğer imkanlar olsun) karşılığında da pkk, günaydoğudaki diğer unsurlar ve dhkp-c hakkında istihbarat alır.

    ilginçtir ki türkiye'nin nsa ile olan ilişkilerinde türkiye hem ortak, hem de düşman konumundadır. nsa, gchq ortaklığı ile beraber g20 zirvesinde ekonomi bakanı ile beraber yanında bulunan birçok bürokratı dinlemiş, ekonomi bakanının gmail hesabını takibe almıştır. ayrıyeten bu dökümanlarda 180 gün içerisinde birtakım network'e sızıldığından, bunun büyük bir başarı olduğundan bahsedilmekte.

    network demişken, spiegel'de deutsche telekom hakkında yayınlanan haberde telekom'un treasure map sistemine dahil olduğunu, dolayısıyla telekom içerisindeki önemli routerların ele geçirildiği görülmekte. bu makalede ortaya konulan dökümanda aynı treasure map sistemine türk telekomun da dahil olduğunu görüyoruz (as9121). yani nsa türk telekom içerisinde de at koşturuyor diyebiliriz.

    nsa'in türkiye hakkında sızan bir diğer belgesi ise hakan fidan'ın iran ilişkileri üzerine. bu belgede iran ile olan ilişkilerinin var olduğu söylenmekte ve bunun nsa'i nasıl etkileyeceğinin bilinmediği belirtilmekte. milli istihbarat teşkilatı'nın birinci adamının nsa belgelerinde iran ilişkileri olduğu sabitken, bu teşkilatın türkiye'ye ne fayda sağlayacağı ise merak konusu gerçekten.

    bunlar, bahsedilen dökümanın çok kısa bir özeti. daha birçok faaliyet mevcut ve hepsini tek bir seferde yazamadım. zaman buldukça bu faaliyetleri ilgili başlıklarda görebilirsiniz.

    belgenin tamamına erişmek için:

    [http://cryptome.org/…turkey-der-spiegel-14-0831.pdf http://cryptome.org/…turkey-der-spiegel-14-0831.pdf]

  • türk halkı olarak genelde kullanılan bir cihazın bütün düğmelerini kurcalar, doğru yanlış kullanır, şayet bir sorun oluşursa kullanım kılavuzuna bakarız bu malum. klima kullanımında da durum bundan farklı değil. üstelik çalışan bir cihazın bozulmadan önce bakımını yaptırmak gibi bir alışkanlığımızın olmaması da cabası. diş ağrısı dayanılmaz seviyeye ulaşmadan dişçiye gitmemek gibi bir şey bu. "aman doktor çek şu dişi de kurtulalım" deriz ve her defasında da "bu kadar çürüyene kadar aklın neredeydi?" cevabını alırız.

    split klimalar adından da anlaşılacağı üzere birbirinden ayrılmış iki ünite, akışkanın dolaştığı borular ve bir miktar elektrik kablosundan oluşur. klimanın soğutma/ısıtma kapasitesine göre çekilen tesisattaki boru çapları ve kablo kesitleri farklılık gösterir. iç ünite, evaporatör adı verilen bir çeşit radyatörden oluşur. dış ünitede ise bu evaporatör'ün hacmine bağlı olarak kondenser bulunur.

    klima soğutma moduna alınıp çalışmaya başladığında, ayarlanan sıcaklık kaç derece olursa olsun içeriye üflediği havanın sıcaklığı, ortam sıcaklığının yaklaşık olarak 7 ile 10 derece altındadır. yani 18 dereceye ayarlanan bir klima 18 derece sıcaklıkta üflüyor, 24 dereceye ayarlanan ise 24 derece üflüyor diye düşünerek klimayı en düşük sıcaklığa ayarlamak yanlıştır. klimadan hasta olmanın sebepleri arasında bu şekildeki hatalı kullanım en üst sırada yer alır. çünkü içerideki sıcaklık düştükçe klimanın üflediği havanın sıcaklığı da düşer. 18 derece ortam sıcaklığında 10 derece hava üfleyen bir klimanın hasta etmesi kadar doğal bir durum yoktur.

    diğer bir hatalı kullanım şekli ise klimadan gelen soğuk havanın direk üzerinize gelmesidir. olması gereken, soğutma modunda çalışan klimanın kanatçıklarını mümkün olan en yukarıya bakacak şekilde ayarlamak ve tavana doğru üflemesini sağlamaktır. bu şekilde ayarlanan hava sirkülasyonu, yağmurlama adı verilen sisteme benzer bir şekilde soğutma yaparak rahatsızlık vermeyecektir. ısınan havanın yükseldiğini, soğuk havanın ise alçaldığını dikkate alacak olursak en sağlıklı yöntem bu oluyor zaten.

    üçüncü hatalı kullanım şekli klima fanının mümkün olan en yüksek devirde çalıştırılmasıdır. halbu ki günümüzde üretilen çoğu klimanın bu konuda otomatik seçeneği bulunur ve içerideki havanın sıcaklığına bağlı olarak ihtiyaca göre devir otomatik ayarlanır. özellikle inverter tip klimalarda ortam sıcaklığı istenilen sıcaklığa yaklaştığında o kadar yavaş döner ki, çalışıp çalışmadığını anlamanız için bir çakmak yakıp hava kanallarının önüne doğru uzattığınızda ancak anlayabilirsiniz. doğru olan da zaten budur. minimum devir, minimum sıcaklık değişimi, minimum ses...

    son olarak klimanın hasta etmesinin nedenlerinden biri de zamanında yaptırılmayan bakımlardır. klima çalıştıkça içerideki havayı üst taraftan çekerek önce bir filtreden, daha sonrasında evapotarörden geçirir. evaporatörün içerisinden geçen hava soğuyarak ortama verilir. bu esnada havada bulunan tozlar, partiküller ve mikroplar ne yazık ki filtreleme sistemine rağmen evaporatörün ızgaralarına ulaşarak orada yapışıp kalır. yapışan bu toz ve diğer şeyler bir süre sonra koku yapmaya da başlar. çünkü klima soğutma modunda çalışırken evaporatör her daim ıslaktır. bittabi ki nem, çeşitli organizmaların üremeleri için yeterlidir.

    bakımları zamanında*, ehil kişilerce yapılmış ve bilinçli kullanıcılar tarafından doğru şekilde kullanılan klimalar hasta etmezler. sonuçta klimalar da diğer teknolojik ürünler gibi insan hayatını kolaylaştırmak için icad edilmişlerdir. sen yanlış kullanırsan teknoloji buna ne yapsın?

  • küçük kardeşlerin dünyaya geliş amacı abla ya da abilerine hizmet etmek; anneler sizi biz yalnız kaldık diye doğurdu, lütfen işinizi yapın.