hesabın var mı? giriş yap

  • sesli güldürmüş olaydır.

    bu yüzden hapse girse içerdekilere olayı nasıl açıklayacak adam onu merak ediyorum.

    - sen neden yatıyorsun?
    +adam yaralama.
    +abi sen neden yatıyorsun?
    -snnmnkym.

  • 1997 yılıydı. o dönemde liseyi kazanmıştım. liseye girişte sağlık raporu istenmişti. velhasıl o raporu almak için bakırköy devlet hastanesine gitmem gerekiyordu. fakirlik işte, annem öyle bir para verdi ki muayenelere yola yemeğe yetecek mi bilmiyorum.

    yolda sürekli inşallah çok fazla masraf tutmaz diye içimden geçirdim. hastanede biraz masraf çıktı haliyle. ben paralarımı hesap ederken karnım o kadar açıkmış ki anlatamam. hastanenin önündeki büfeye geldim:

    ben: abi simit kaç para?
    büfeci: ... lira
    ben: peki meyvesuyu kaç para?
    büfeci: ... lira
    ben: o zaman bi simit alayım abi
    büfeci: meyvesuyu vermeyim mi?

    hayatımın o anı sanıyorum kendimi en gariban en yalnız hissettiğim andı. büfeden simit alırken beni gören orta yaşlı bi bayan daha sonra yanıma gelip "ben sana meyvesuyu alayım mı oğlum" demişti en anaç haliyle. beni bi ağlama aldı ama anlatamam sözlük. (bkz: bu da böyle bir anımdır)

  • piyasa değeri 8000 lira olan bir yazıcıyı burada 5300 liraya satan bir satıcı gördüm. siparişi geçtim. teslim tarihi 1 ay sonra yazıyor. dedim bunda bir iş var. birkaç hafta geçti, hareket yok. trendyol müşteri hizmetlerine yazdım. "mutlaka ürününüz gelecek, şu anda hazırlanma aşamasında, gelmezse bize yazın" gibi copy-paste cümleler gönderen bir temsilci ile yazıştım. 1 ay oldu hala yazıcı gelmiyor. tekrar yazdım. ne dese beğenirsin: "satıcının trendyol ile ilişkisi bitmiş, biz iptal edelim siparişinizi". aramasam iptal de etmeyecekler. bir satıcının sözleşmesi fesh olursa açık siparişler niye otomatik olarak kapatılmaz? bana sorarsanız tam bir rezalet ama diğerlerinin yanında ufak kalıyor, o yüzden gündeme getirmeye gerek yok. trendyol 1 ay paramı tuttu. olay bundan ibarettir.

  • "1914 yılı, avrupa'da savaş ingiltere - almanya merkezinde başladı. amerikan halkı savaşa dahil olmak istemiyordu, zaten başkan wilson da ülkenin tarafsızlığını açıkladı. halbuki amerikan yönetimi kimseye sezdirmeden, savaşa girebilmek için herhangi bir bahane arıyordu. eyalet sekreteri william jennings'in bir gözlemine göre ;
    "büyük yatırımcılar dünya savaşıyla yakından ilgileniyorlar, çünkü savaş, yüksek kar getirecek fırsatlar demek."
    uluslararası bankerler için meydana gelebilecek en karlı şey savaştır. çünkü savaş ülkeyi, federal rezerv bankası'ndan daha çok faizli borç almaya zorlar.
    woodrow wilson'un baş danışmanı ve müşaviri albay edward house, savaş isteyen uluslararası bankerlerle yakın iişkiler içinde olan biriydi. müşavir albay house ve ingiltere dışişleri sekreteri sir edward grey yazıya da dökülmüş bir görüşmede, amerika'yı savaşa nasıl sokacaklarını tartışırlar.

    grey : eğer almanlar, içinde amerikalıların bulunduğu bir gemiyi batırırsa amerikalılar ne yapar?
    house : inanıyorum ki böyle bir kıvılcım birleşik devletleri sarsacak ve tek başına bizi savaşa sürüklemeye yetecektir.

    ve 7 mayıs 1915 yılında, sir edward grey'in de önerdiği gibi, lusitania adlı bir gemi kasıtlı olarak alman kontrolündeki ve alman deniz kuvvetleri'nin geçeceğini bildiği sulara gönderilir. beklendiği gibi, bir alman u-bot'u gemiye torpido yollar 1260 kişi ölür..

    ---- alman konsolosluğu olaydan sonra new york times'a ilanlar vererek, amerikan halkına gemiyi kendileri adına risk oluşturdu için batırdıklarını, amerika'dan ingiltere'ye savaş sahasından gidecek her geminin batırılmayı göze alması gerektiğini söyler...
    "
    (bkz: zeitgeist the movie)

    new york times'taki ilan ;

    notice!
    travellers intending to embark on the atlantic voyage are reminded that a state of war exists between germany and
    her allies and great britain and her allies ; that the zone of war includes the waters adjacent to the british isles ; that,
    in accordance with, formal notice given by the imperial german goverment, vessels flying the flag of great britain, or of any of her allies are liable to destruction in those waters and that travellers sailing in the war zone on ships of great britain or her allies do so at their own risk.
    imperial german embassy

  • belli ki bipolar bozukluğu olan bir garibin günlük olarak kullandığı web sitesi.
    ben açıkçası site içerisinde gülünecek bir şey göremedim, aksine gözlerim doldu. mental disorder yaşayan bir kafanın içerisine girmek çok hüzünlü bir şeymiş. eşyalara, yerlere ve olaylara bakışı öylesine farklı ki. kafaya takılan değişik ayrıntılar ve paranoya içinde boğuluyor sanki.
    insanın zihinsel engellerinin, fiziksel engellerinden hiçbir farkı yok, dolayısıyla, "lan deliye bak" tavrı ile, "lan bak adamın bacağı yok" tavrı arasında bir fark göremiyorum.
    allah kendisine ve çevresindekilere sabır versin.

  • - bana üç kilo salatalık, bir kilo havuç, iki kilo kabak, bir kilo da patlıcan...

    - ouuvvvvvv sınır tanımam diyosun yani?

    - misafirim gelecek gerizekalı

  • boşlukta kalındığı dönemlerde iyiden iyiye hayatı mahvetmeye başlayan hastalık. şöyle ki; düşünecek, kaygılanacak onca şey varken kişi sanki cımbızla çekercesine en önemsiz sorunları bulup üzerine gitmeye başlıyor. bu önemsiz sorunlar öylesine büyüyor, öylesine can sıkmaya başlıyor ki sonunda kişi hayatı için gerçekten önemli olayları takmamaya başlıyor.