hesabın var mı? giriş yap

  • "günde 5 saat çalışıp 2.750 tl maaş alan imamın görevi; günde 10-12 saat çalışıp 1300tl alacak olan asgari ücretlilere şükretmesini ögretmek!"

    (bkz: yılmaz özdil)

  • ne yazık ki kırılacak ve değersiz hissedecek insandır.

    bu insan samimidir. kendini açık şekilde ortaya koyar. şöyle diyeyim de şunu anlasın gibi saçma işlerle vakit kaybetmez. seviyorum diyorsa seviyordur. sinirliyim şimdi diyorsa sinirlidir.
    peki ne olur bu insanın sonu? genellikle bu insandan karşı taraf sıkılır ve ilişki sarpa sarmaya başlar. ortada bir sorun yoktur ama bir şeyler ters gidiyordur.

    bu kişi eğer erkekse, kız tarafı "beni hiç sevmiyosun :'( " diye ağlanamadığından huzursuzdur mesela. bir aksiyon olmadığından huzursuzdur. bir hareket ister. bir tartışma, bir kavga...

    bu kişi kız ise, erkek kızı gizemli bulmadığından sıkılmaya başlar. e içini dışını biliyor artık kız apaçık ortada işte. keşfedilecek yeni bir şey yok. kalmamış. sessiz, sakin, haminne gibi bir kız. nasıl keşfedeceksin?

    en kötüsü de iki taraf için gitme korkusu olmamasıdır. strateji yoksa korku da yoktur çünkü. karşıdakinin seni sevdiği, özlediği, el üstünde tuttuğu her halinden bellidir. neden gitsin? bir kavga varsa zaten düzeltmek için uğraşıyor, seni kırmamaya özen gösteriyor, bütün triplerini/atarlarını en samimi haliyle karşılıyor.

    telefonlarını her zaman açıyor. mesajlarını her zaman hemen cevaplıyor. kırıldıysa saçma suskunluklar yerine konuşuyor. yaptığı her şeyi sana haber veriyor. bir sorunu varsa ve senle ilgili değilse anlatıyor. sen açık açık biliyorsun onu artık.

    utanmasa seni pamuklara saracak, öyle sevecek... bu adam/kadın gider mi hiç? gitmeyecek. sen de biliyorsun. kaybetmeyeceğini bildiğin her şey gibi maalesef o da değersizleşiyor sonunda. sen istemesen de bu değersizliği ona hissettiriyorsun. bilmeden yapıyorsun ama o görüyor, biliyor. ve bir süre sonra kendini değersiz hissetmek dayanılmaz bir hal alıyor. o en samimi haliyle çekip gidiyor işte. sen yine sevdiğini biliyorsun. bu gidişine anlam veremiyorsun belki ama gidiyor işte. ve öyle "ayrılayım da akıllansın, geri dönerim." gitmelerinden değil bu. dönmüyor. akıllansan da dönmüyor artık.

  • jüri öncesi gecelerde sabahlarken görülmesinden en çok korkulan renktir. nitekim kendisi gökyüzünde belirdiğinde bu güneşin az sonra doğacağına işarettir. zaman geçmiş, gece bitmiş, sen de bitmişsindir ancak proje bitmemiştir.

  • for the damaged coda dinleyerek yolunu gözlediğimiz baş yapıt. evil morty'nin 4.sezonda çok fazla yer alacağını düşünürsek, bizleri yalnızca kahkaha değil gözyaşı da bekliyor demektir.

    dizi hakkında kafa yoran ve teorileri araştıran herkes, evil morty'nin kim olduğunu ve motivasyonunun kaynağını az çok biliyordur. öğrenmek istemeyenler devamını okumasa daha iyi olur.

    --- spoiler ---

    bu teorinin ortaya çıkışı rick'in hafızasının ekranda görüntülendiği şu sahneye dayanıyor. başrol olan morty'nin bebek olduğu dönemde, rick'in evde olmadığını biliyoruz. ve bu sahnede rick'in ağlamaya başladığını da görüyoruz. bu basit bir duygulanma anı değil. rick gibi bir karakterin ağlama sebebi, pişmanlık duyduğu büyük bir olay veya bir kayıp. tam olarak ne yaşandığını bilmesek de, rick'in asıl yaşadığı paralel gerçeklikte bir morty'si vardı. doğumunu gördüğü ve elinde büyüttüğü gerçek torunu. işte o torun evil morty'den başkası değil. rick yaşadıkları travmatik bir olay sonucu torununu kaybetmişti. bu acıyı hiçbir zaman unutamadığını rick'in meşhur repliği olan wubba lubba dub dub cümlesinden anlıyoruz. acı çekiyorum, lütfen yardım edin anlamına gelen bu cümleyi ilk başta farklı yorumlamıştık. rick'in varoluşsal problemler yaşadığını, bu sıkıntısını ise uzay yolculukları yaparak telafi ettiğini düşünmüştük. ancak bahsettiği acının öz torunu sebebiyle ortaya çıkmış olma ihtimali hiç de az değil. yani çektiği bu dayanılmaz acıyı bastırmak için, farklı bir gerçekliğe gelip, başrol olan morty'nin dedesi olarak hayatına devam ettiğini söyleyebiliriz. rick'in "the mortiest morty" olduğunu söylediği başrol morty, rick tarafından çok sevilse de, asıl torunu evil morty'nin boşluğunu dolduran bir araç olduğunu öğrendiğinde, şiddetli bir şekilde sarsılacaktır. kısacası bu sezon rick ve öldüğünü sandığı (veya akıbetini bilmediği) öz torunu evil morty ile mücadele edecek. her şeyden çok sevdiği morty'sinin, ondan intikam almaya geldiğini düşünürsek, bizleri duygusal anlamda zor anlar beklediğini söyleyebiliriz.

    evil morty theme olarak for the damaged coda şarkısının seçilmesi de, gülüp eğlendiğimiz bu dizinin, temelinde hüzünlü bir hikaye olmasından kaynaklanıyor. bizlere fark ettirmeden bu acılı olaylara hazırlıyor.
    --- spoiler ---

  • olduğu gibi çevirmek yerine kendinden birşeyler katmış ve çok doğru bir çeviriye imza atmıştır. kar beyaz diye çevirse daha mı iyiydi.

    prince charming'i de beyaz atlı prens olarak çeviren aynı kişiyse double gold'u hak etmiştir.

    edit: apollo69 uyardı. güzel çeviriler ile dilimize yapılan katkılar tartışılırken "double gold" yazmak pek hoş olmadı gerçekten. çift altın madalya olarak değiştiriyorum...

  • vefat etmeden önceki son röportajı sanki buruk bir veda gibi:

    "şu an albüm yapmamı gerektirecek bir neden görmüyorum. türkiye'nin içinde bulunduğu ortam benim bir daha albüm yapmamı gerektirmiyor. türk halkı var olduğu bugüne kadar, dört bin yıllık bir tarihten bahsediyoruz, tarihinin en kavgalı, en uzlaşmaz, en gürültülü patırtılı dönemini yaşıyor. ben bu karmaşa içinde bir daha albüm yapmayı düşünmüyorum.
    ben insanlara hayatım boyunca doğrulukları anlattım. geldiğimiz konum dolayısıyla bu doğrulukları anlatmanın pek fazla işe yaramadığını görüyorum. bir üzüntü var tabii ki. bir hüzün var itiraf edeyim ki. ama yapmam da lazım. bunu bırakıyorum. bundan sonra bu işi de bırakıyorum...

    hayranlarım bir tepki gösterirseler ben duyarım onları. çok sanmıyorum. sonuçta güzel bir albüm çıkartıyorum işte. zaman zaman televizyon programları yapmaya devam edebilirim. konser de veririm belki. yani onlar başka şeyler. ama türkiye'nin içinde bulunduğu şu günler, bu kadar uzlaşmaz, bu kadar kavgacı, bu kadar çözümsüzlüğü arayan bir yaşam felsefesini benimsemiş bir ortamda benim şarkılarıma insanların ihtiyaçları yok. kişisel düşüncem..

    o zaman daha huzurlu bir ortamda yani ben de daha huzurlu ortam istiyorum o zaman. evet buna hakkım var. bunca sene konuşmuş, ettiği laflar dinlenmemiş bir insan olarak huzurlu, kavga edilmeyen bir ortam istiyorum yani...."

    o günden bugüne iyiye giden bir şey olmadı barış abi.. daha uzlaşmaz daha kavgacı daha gürültülü olduk. en son bıraktığın gibi bu dünya. kimi tatlı peşinde kimininse tuzu yok. ve daha da kötüsü, içi boş insanlar bu dünyada çok fazla yer kaplıyor artık.

  • ''otobüsteki siyah gözlüklü, büyük çantalı, asık suratlı kıza da anlam veremiyorum. hayır sanki onun limuzin'ide zorla binmişiz sıkışmışız.''

  • o kadar lafı ezberleyip geldikten sonra ezbere konuşmak diyen bir barzoyu barındıran yarışma.