hesabın var mı? giriş yap

  • ozellikle kis soguklarinda nasil bunu nasil becerebildiklerini dusunemedim cocuk tipidir, davranisidir. kimseler uyanmadan kalkip pijamasiyla koltuğa oturur, minicik parmaklariyla uzaktan kumandanin dugmelerine basip sevdigi cizgi filmi izlemeye koyulur. salona bir baskasinin gelmesi onun icin hic bir sey ifade etmez. cunku bambaska bir hayal aleminin dehlizlerinde kulac atmaktadir. cocuk iste...

    yıllar sonra gelen edit: benim çocuğumdur.*

  • bilale anlatır gibi anlatmaya çalışacağım.
    iki ilaç arasında aynı etken maddeye rağmen fiyat farkını oluşturan iki değişken vardır.
    1- ilacın etken maddesinin yapıldığı ülke
    2- etken madde eşdeğerlik kontrol ve testlerinin yapıldığı fabrika-ülke

    yani ucuz ilaç, hindistan-çin menşeli etken maddeden yapılmıştır ve yine bu ülkelerin kurallarının geçerli olduğu labratuvarlardan eşdeğerlik-etkinlik onaylarını almıştır. buna karşılık pahalı dediğiniz marka ve bilindik ilaçlar örneğin fransa veya almanya gibi avrupa ülkelerinde üretilir ve test edilir ve haliyle bu ülkelerin ürettiği ve test ettiği ilaçlar daha güvenilirdir. etrafınızdan sıkça duyduğunuz "falanca ağrı kesici bana iyi gelmişyor ama filanca şak diye ağrımı kesiyor" hikayesi bununla ilgilidir.
    yani arkadaşlar olayın pek çok boyutu mevcut. söz konusu olan karmaşık organik moleküller topluluğudur. üzerinde etken madde aynı yazıyor diye içindeki kimyasal da aynı olmak veya aynı etkiyi göstermek zorunda değildir.
    son söz: konunun doktorla, eczacıyla, mümessille falan alakası yok. devletin sağlık harcamalarını subvanse etme yeteneğinin sonuna geldik. yani para bitti. kapitalist sistemde paran bittiyse donlarını avm den değil, çarşamba pazarından alırsın.

  • zamanının en ötesinde olan komedi filmimiz. daha açılış sahnesinde kayseri-galatasaray ne olur diye soruyor ofisteki adam mülayim'e. mülayim kayseri alır diyor. kayseri o yıl küme düştü.

  • "en ufak detay benden soruluyor. sebze çorbasına koyulacak etin kuzu eti mi dana eti mi olacağından tutun, o gün hangi oyunu ne kadar oynaması gerektiğine kadar her şeyi hesaplıyorum." demiş bir röportajında.
    bu ünlüler de bi tuhaf oluyorlar çocuk sahibi olunca. dünya üzerindeki annelerin çok büyük bir çoğunluğu sizin bu bahsettiğiniz şeyleri fazlasıyla zaten yapıyorlar. bazıları yaparken farkına bile varmıyordur hatta. hayır anlamıyorum ki bu durumu büyütmek, abartmak neden? çocuğunun çorbasına kuzu eti mi dana eti mi konulacağına da biz karar vermeyelim bi zahmet yapıver yani.

  • bak ben ona 3 tane soru soruyorum. cevap versin, bu 20 soru cok kolay.

    1 mustafa kemal icin "iki ayyas" imasi hakkinda ne dusunuyor.
    2 abdullah ocalan ile acilim pazarligi yapilmis olmasi hakkinda ne dusunuyor.
    3 kendisi hapis yatarken "ben o davalarin savcisiyim" diyen basbakan icin ne dusunuyor.

    celebi celebi, bi uyanik sen misin alt alta soru yazmak kolay, cevap ver once.

  • sinema tarihinin en bencil karakterlerinden birine ev sahipliği yapar. bahsettiğim kişi elbette ki "cooper" karakteridir. kendisi, sadece yapmak istedikleri için karar alan, bu uğurda her şeyi arka planda bırakabilen, bunları yaparkenki kararlılığı ile de göz dolduran ilginç bir karakterdir. genelde bencillik, yaşamın ve sanatın hemen hemen her alanında tu kaka gösterilen bir özellik iken; bu filmde destansı bir kahramanlıkla anlatılır.

    -spoiler-

    cooper'ın uzay görevini kabul etmesinin insanlığı kurtarmakla yakından uzaktan bir ilgisi yoktur. kendisi yaşadığı hayattan nefret etmektedir. çiftçilik yapmak, ergen erkek çocuğuyla muhatap olmak, geri kafalı okul yönetimine dert anlatmak ve kayın babasıyla toza bulanmış evinin terasında içki içmek; bu dünyada yapmak istediği en son şeylerden biridir. onun, her gün rüyalarına giren tek bir arzusu vardır. gökyüzünde olmak ve hatta mümkünse aldığı eğitimler doğrultusunda bir gün uzaya çıkmaktır. onun hayali ve isteği bu yöndedir. ve bu hayalleri için çok sevdiği kızını bile geride bırakır. misyonu tamamlayıp dönebilirse kızından çok daha genç kalacağını ve belki de kızının öleceğini bildiği halde görevi kabul eder. filmde cooper'ın kızını çok sevdiği defalarca bize gösterilir. bunu hepimiz biliriz. fakat o, hayallerinin peşinden gitmek isteyen bencil bir kahramandır. ne kızı ne de bir başkası onu bunlardan alıkoyamaz.

    uzaya çıkar, solucan deliğinden geçer ve ulaşmak istedikleri galaksiye varırlar. önemli bir kararın eşiğindedirler. brand'in erkek arkadaşının gittiği gezegene mi yoksa dr. mann'nin bulunduğu gezegene mi iniş yapacaklarını tartışmaktadırlar. brand, duygusal bir konuşma yapar. "kalpten kalbe bir yol vardır görülmez" der. "bir şeyler hissediyorum, sevgilimin olduğu gezegene gidelim" der; ama cooper asla onu dinlemez. çünkü o, dr. mann'in bulunduğu gezegene gitmek istemektedir. o ne derse o'dur. hatta ilginç bir şekilde brand'i, kararında bencillikle suçlar:) ve yine cooper'ın istekleri doğrultusunda dr. mann'in yanına giderler. bildiğiniz üzere işler sarpa sarar. yanlarındaki üçüncü arkadaşları da ölür. kendilerini yirmi yıldan fazla bekleyen adamı kaybederler. daha sonra bu bilim insanının bir kez olsun ismi anılmaz. o, bildiğinden bir adım geri atmayan, sevdiği kadını bilimsellik maskesiyle kıskanan bir kahramandır.

    meşhur karadelik sahnesinde de aynısını yapar. bu sefer terk ettiği kişi görev sırasında aşık olduğu brand'in ta kendisidir. "ikimiz kurtulamayız, sen git" deyip kendini karadeliğe bırakması işin tamamıyla şov kısmıdır. burada da yine istediğini yapmıştır. daha önce hiçbir canlıya nasip olmamış bir olayın evresindedir. karadeliğe girecek ve belki de içinde neler döndüğünü öğrenebilecektir. o an bunu yapmak ister ve yapar. o, yok edilmesi imkansız bencilliği ile karadeliğe bile girip çıkabilen bir kahramandır.

    ve sıra o muazzam sahneye gelir. hani kızının yaşlı haliyle karşılaştığı sahne... bu arada, bu sahneden bahsetmeden geçemeyeceğim. bu sahne öyle bir sahnedir ki bundan önce yapılagelmiş hiçbir sanat eserinde böyle bir sahneye rastlayamazsınız. ne bir resimde, ne bir hikayede, ne bir masalda ya da şiirde, ne daha önce çekilmiş herhangi bir filmde... hiçbir yerde biz ölümlüler, bir baba ile ondan çok çok yaşlı evladının yan yana geldiği bir ana daha önce şahitlik etmedik. bu anlamda eşsiz bir sahnedir. eğer yanılıyorsam da düzeltin beni.

    işte bu muhteşem sahnede cooper; kızını görür, yanına gider, samimi bir şekilde ağlar. akan göz yaşları gerçektir; fakat kızı, "onun (brand) yanına git" der ve cooper, ayıp olmasın diye yaptığı itirazın ardından çok sevdiği kızını ikinci kez terk edip brand'a gider. bu arada zaten gidecektir; çünkü brand'i görmek istemektedir ve onu durdurabilecek evrende hiçbir güç yoktur. gerçekten yoktur. karadelikten çıkıp gelen birini bu evrende başka ne durdurabilir ki. kızı da bunu bilmektedir. "gitme baba, beni terk edip gittin zaten. ben ölene kadar kal bari yanımda" dese bile babasının gideceğini bildiğinden "onun yanına git" der haklı olarak. ve cooper, yine istediğinin peşinden gider. o, bu sefer de aşık olduğu kadını seçen uslanmaz bir kahramandır.

    o, istediklerini yapmaya geldiği bu dünyada istediğini almaya ant içmiş, bencil; ama bir o kadar da özgür ruhlu bir kahramandır.

  • sinir bozucu bir kararla nihayetlenen dava.

    kasten/taksirle adam oldurme vb ithamlardan beraat etmis, sadece guvenlik guclerine yanlis bilgi vermekten 4 gun hapis cezasi almistir casey anthony.

    yalniz bu elim olaydan kisa bir sure sonra olayin kurbani olan 2 yasindaki caylee isimli kucuk kizla ayni ismi tasiyan ve "caylee yasası" olarak anilan yasa yururluge girmistir.

    buna gore kucuk cocuklarin istismar, kayip ya da kurban oldugu davalarda guvenlik guclerini yanlis bilgilendirmek veya bilgi saklamak 20 yil hapis cezasina neden olabilecek.

    butun deliller ve dava surecindeki tutumun nedeniyle gonul rahatligiyla ifade edebilirim ki; sen tam bir pisliksin casey.

  • doların tüm para birimlerine göre değer kazanması, doğru.
    sebebi: fed'in faiz arttırımı.

    dolarla birlikte tüm para birimlerinin tl'ye karşı değer kazanması, o da doğru.
    sebebi: türkiye'nin içler acısı hali.