hesabın var mı? giriş yap

  • bugün gerçekleşmiştir. tarihidir.

    ahmet davutoğlu iki gün önce miting meydanında selahattin demirtaş'ı kastederek "adından utan. artık ona selahattin demeyeceğim." demişti. kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28894702.asp

    bugün bir gazeteci demirtaş'a bunu hatırlatınca şu cevabı verdi:

    "doğrusu ben böyle zekice bir hamle beklemiyordum seçim kampanyası döneminde. iki üç gündür uyumuyoruz. ne yapacağız diye... çünkü biz bütün seçim kampanyamızı başbakan bize selahattin diyecek diye hazırlamıştık. ne yapacağımızı bilemiyoruz yani... düşüneceğiz daha..."

    kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=xydab7ght3i

  • ada sahillerine zaman zaman karaya oturan gemiler ve insanlar yüzünden aslında ada dışında değişik bir hayat olduğunu bilen bir toplumun yaşadığı bir adadır.

    dünyadan izole yaşamalarının nedeni dışarıdan gelenlerin genelde saldırganca davranması olsa gerek. adalılar da kendilerince bir sevr sendromu ya da sevr paranoyası geliştirmiş olmalılar. "sentinellinin sentinelliden başka dostu yoktur" gibi...

    adalılar tarımla uğraşmıyorlar ama ellerinde demir aletler var. demiri, şu noktada görüldüğü gibi karaya vuran gemilerden tedarik etmişler.

    ayrıca şu noktada da kıyıya yakın kızıl çatılı barınak gibi bir şey gözükmekte ama emin değilim. (ara edit: şu anda sanırım google earth fotoğraf güncellemesi yapmış ve bahsettiğim barınak şu anda görünmüyor. belgesellerde görünen türden, geçici çardak türünden bir barınaktı. kaldırmış olsalar gerek.)

    uçakla bu adanın üzerinden 4-5 kez geçtim ve her seferinde görebilmek için aşağıya bakarım hava uygunsa. oradakiler de aslında gökyüzünde kayan bu beyaz noktayı ve peşinde bıraktığı bulutu görüyorlardır. kimbilir ne düşünürler, nasıl anlamlar yüklerler bize diye merak ederim.

  • "burası aş evi mi"
    "72 bin kişi bayramda suriyeye geçiyor, bayram sonunda dönüyor.böyle bir şey olabilir mi? tatile gidip buraya dönüyorlar.kapıyı kapatırım kalırlar orada."
    benim ülkem 4 milyon suriyeli'yi beslemek zorunda mı.

    suriyeliler konusunda hançeri saplamıştır.ak seçmen şaşkın.

  • ilkokul 4'te bir din yazılısı.

    soru: kitabımızın adı nedir?
    cevap: kitabımızın adı din kültürü ve ahlak bilgisi kitabıdır.

    utanmadan, "ehehe kesin herkes sadece "din kitabı" yazdı, benim gibi tam yazmadı." diye diye böbürlenmiştim.

  • kadının %100 haklı olduğu durumdur.

    sizce iş gücü maliyeti ürüne yansımayacak mı?

    deniz zeyrek bundan üretici şikayetçi mi demiş üreticinin tuzu kuru kardeşim umrunda olur mu işçinin maaşını %40 arttırsa ürüne %70 zam yapar işine bakar.

    laf olsun torba dolsun diye atılmış bir tweet ve üzerine bunu entryleştiren bir yazar olması bile komik

    ekleme: başlığı açan şahıs şöyle bir entry daha girmiş başlığa #131090409 bilal'e anlatır gibi yazıyım.

    biz kimsenin maaşına zam gelmesin demiyoruz, nevşin hanım da aynı şekilde. bizim dediğimiz sistem ve düzen öyle bir batış batmış ki maaşa gelen zam misliyle yine o maaşı alana girecek. bu sefer 2800 lira maaşla aldığı şeyleri 5000 lirayla alacak yani emeği değer kazanmayacak. kadın maaşa zam yapmakla mı kurtulacak bu ülke tek sıkıntı maaşların düşük olması mı yoksa o maaşlar niye gün geçtikçe azalıyor köklü bir çözüm bulunmalı diyor asıl ama senin gibilere her şeyi kelimesi kelimesine anlatmak gerektiği için anlamıyorsunuz.

  • dekanla telefonda konuştuktan sonra kapatırken "öptüm" demek. şu an hislerimi anlatmak için hazır hissetmiyorum.

  • 1600 yılına ait narh defterine göre istanbul'da;

    ekmek 2.3 akçe,
    koyun eti 8 akçe,
    zeytinyağı 18.5 akçe,
    pabuç 55 akçe olarak tespit edilmiş.

    bünyamin duran ve ahmet yavuz çamlı'nın "klasik dönem osmanlı toplumunun sosyo-ekonomik yapısı" kitabından öğrendiğime göre, 1500 'lerde istanbul'da bir işçi yevmiyesi ile 2 kilo et alabiliyormuş. aynı kaynağa göre 1550 'lerde istanbul'da bir duvarcı ustasının yevmiyesi 10 akçeymiş.

    islam ansiklopedisi'nin filori maddesine göre; 1587 yılında, flori diye bahsedilen venedik dukasının karşılığı 120 akçeymiş.

    bu verilerle birlikte ilk entryde bahsedilen köle fiyatlarına bakarsak, 60 florin olarak belirtilen kölenin değeri (15 yıllık enflasyonu da dikkate alırsak) yaklaşık 8000 akçeye karşılık geliyor. yani yukarıda bahsettiğimiz işçilerin 2 yıllık yevmiyesi gibi bir tutar.

    rus olan cariyenin fiyatı 16.500 akçe olarak verilmiş. eflak kökenli olanın 2 katı değerinde. o zaman da ruslar revaçtaymış anlaşılan.

    eflak olanın diğer cariyenin değeri de 250 sikke olarak verilmiş. altın sikkenin duka altınla aynı değerde olduğunu kabul edersek, bu kölenin fiyatı da 30.000 akçe gibi görünüyor.

    tarihçi değilim. konunun uzmanları daha doğrusunu bilir.

    bu hesaplamalarda bir yanlış yapmadıysak, o dönemde köle sahibi olmak her yiğidin harcı değilmiş gibi görünüyor.

    edit: @portakal gazoz 'un uyarısıyla "günlük yevmiye" ifadesini "yevmiye" olarak düzelttim. kendisine teşekkür ederim.

  • haksız protestodur.

    fakiriz arkadaşlar, şunu artık kafanıza sokun.

    “oturup bir kahve de mi içemeyeceğiz?” diye soracaklara peşinen cevap vereyim: içecekseniz böyle şikayet etmeyeceksiniz. paranızı biriktirip gidip öyle içeceğiz ya da başka yerden kısıp denkleştireceğiz.

    zira 48 lira denen paranın bugünkü kurla karşılığı yaklaşık 2.5 dolar.

    girin bakın amerika’daki starbucks fiyatlarına. bir sürü ürün hala daha amerika fiyatlarından daha ucuz.

    fakirlik, gelişmemiş bir ülke vatandaşı olmak böyle bi şey.

    sahte zenginlik bitti arkadaşlar. dilerim bunlar iyi günler değildir.

    alışsanız iyi olur, yoksa çok ağlar durursunuz.

    editbucks: arkadaşlar bana neden çemkiriyorsunuz? sanki zamları ben yaptım, sanki ben çok memnunum.

    ok, keşke bölgeye göre fiyatlandırsa, keşke burda da 2.5 lira olsa. hepsine ok diyorum. hepiniz haklısınız.

    merciler kontrol etsin diyen arkadaşlar: kontrolünü umduğunuz mercilerde en baştan sağlıklı işleyen bi kontrol sistemi olsa, zaten böyle fakir olmazdınız diye tahmin ediyorum. ama siz daha iyi bilirsiniz tabii.

    lütfen kabul edemediğiniz fakirliğinizden alevlenen ateşli hırslarınızı fakirliğinizin sorumlusu olanlardan çıkarın; ben de siz gibi fakirim.

    editté macchiato: sevgili arkadaşlar, iyi niyetlisiniz anlıyorum. buyrun, edin protestonuzu; ben kimse protesto etmesin demedim. hepinizi destekliyorum gönülden.

    alçak kahve sektörünü yola getirince eliniz değmişken elektronik eşya, et süt gibi temel gıda ve araba/taşıt satıcılarını da protesto etmekten geri durmayın.

    onlar kim köpek de bu millete 40-50bine telefon satmaya kalkıyor?

    kahve sevdasına kapılıp, etin fiyatından daha pahalıya peynir satan alçaklara da bi protesto ayırmadan geçmezsiniz umarım.

    fındık da çok pahallandı bence; hatta duyduğum kadarıyla almanya’ya burdan giden fındık orda daha ucuz(muş). fisko birlik mi kimse sorumlusu o da bi zılgıtı hak ediyor diye düşünüyorum; onu da sakın boş vermeyin.

    ayrıca şahsi ricam, selpak’a da el atmanız. 10 tane selpak mendili 38 liraya aldım dün. tuvalet kağıdını da söyleyecektim de bir an fakir olduğumu hatırlayıp selpak tuvalet kağıdı benim neyime diyerek vaz geçtim.

    böyle böyle teeek tek hepsini yola getirip, o pis iç ve dış güçlerin oyununu da bozmuş olursunuz.

    hadi bakalım; aslansınız, kaplansınız.

    şimdi müsaade ederseniz zar zor aldığım ristretto biancomu içmem gerek daha fazla soğuyup tadı kaçıp param boşa gitmeden.

    siz bir ristretto bianco kaç lira biliyor musunuz?