hesabın var mı? giriş yap

  • 10 saniye. 400 metrelik bir binadan atladığınızda, yere düşene dek geçecek olan zaman.

    o gün dünya ticaret merkezi'ne gitmişsiniz. büyük ihtimalle iyi bir işte çalışıyorsunuz. geleceğe dair hayaller kurarak evden çıkmışsınız. büyük ihtimalle o sabah, o gün öleceğinizi düşünmüyorsunuz.

    camın kenarındasınız. içeride boğucu bir duman var. aşağı inme şansınız yok. itfaiyenin gelme imkanı yok. helikopterle kurtarılma imkanınız yok.

    o gün öleceğinizi biliyorsunuz artık.

    aşağıdaki insanlara bakıyorsunuz. yalnızca size bakan noktalar görüyorsunuz, o kadar küçükler. 400 metre aşağıdaki insanlar yaşayacak.

    10 saniye. rüzgar yüzünüze vuracak, kulaklarınızda basınç oluşacak. üşüyeceksiniz. muhtemelen yere düştüğünüz an, canınızın yandığını fark edene kadar ölmüş olacaksınız.

    atlamasanız dumandan zehirlenecek, yanacak ya da betonların arasında kalacaksınız.

    ------

    bu korkunç bir psikoloji. ilk olarak "neden ben" dersiniz, kabullenemezsiniz.

    "onca insan varken, hatta karşıdaki binadaki insanlar yaşayacakken neden ben?"

    rüyadaymışsınız gibi gelir. sanki o anı yaşayan siz değilsinizdir. sonra havadaki zehir, ciğerlerinize dolduğu an gerçekle yüzleşirsiniz. o anda, oradasınızdır, karar vermek zorundasınızdır ve hayat size yalnızca bir seçenek sunmuştur; 10 saniye.

    evimde, bilgisayarın karşısında o insanların psikolojisini anlamaya çalışıyorum. sadece düşünmek bile içimi ürpertiyor. beni korkutan şey ölüm değil, bu hayatın bir gerçeği. sadece çok kısıtlı bir an içinde ölüm şeklinize karar vermek zorunda kalma psikolojisi bu. doğduğunuzdan o yana, sizinle birlikte olan yaşama içgüdünüzü kaybediyorsunuz bir anda.

    yapabileceğim en iyi şey, hayatta olmayan sevdiklerime 10 saniye içinde kavuşabileceğimi düşünmek olurdu herhalde. gözlerimi kapardım ve kendimi boşluğa bırakırdım.

    edit: doğrudan benim yazıma atfedilmiş olmasa da, yine de "amerikalılar ölünce duygu sömürüsü, ıraklılar ölünce bir şey yok" gibi düşünenlere birkaç şey söylemem gerek. çaresiz insanların ölümle yüzyüze gelmesi ile ölen insanların nüfus kağıdında yazan vatandaşlıkların bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. hala bu konuda bile nasıl rövanş edebiyatı yapılabileceğini aklım almıyor.

  • cenazesine hangi ülkelerden hangi düzeyde katılımın olduğuna bakınca somut olarak görülen durumdur.

    ziyaret ettiği ülkelerde 'burada istenmiyorsunuz' diye gazete manşetlerine çıkan, bütün otellerin 'yerimiz yok' diyerek rezervasyon yapmayı reddettiği, diplomatik rezalet çıkmasın diye evsahibi hükümet ricasıyla zar zor bir otelde yer ayarlanabilen birinin arkasından 'belki çaldığı kemiklerden bize de atar' diye koşuşturan zavallıların anlayamayacağı bir mertebedir.

  • anne with an e'yi büyük bir keyifle izlemiştim ve muhtemelen hiçbir introsunu da kaçırmadım. gördüğüm kadarıyla çok beğenilmiş ve yazılmış hakkında, ben ise sadece introsundan bahsedeceğim.

    anne with an e/ intro

    intro, sanatçı brad kunkle'ın sekiz resmi üzerine kurgulanmış. kunkle'ın sekiz resminin tamamı keten veya ahşap üzerine yağlıboyadan oluşuyor ve hepsini tamamlaması yaklaşık üç haftasını almış. tüm bu resimler 3d dijital modellere dönüştürülmüş. intro, kışın başlayıp sonbaharda bitecek şekilde mevsimlerle ilerliyor. mevsimler anne'in duygusal yolculuğunun göstergesi aynı zamanda.

    intro'da çok fazla detay var; diziyi izlediğinizde her bir detayın ne anlama geldiğini daha iyi anlıyorsunuz. tilki, baykuş, serçe, sinek kuşu gibi birçok detayın herbirinin anne ile bağlantısı var. çok daha dikkatli bakınca serçenin gözlerinin olmadığını görürsünüz mesela; bunun da dizinin uyarlandığı montgomery'nin ''anne of green gables'' kitabındaki bir bölümden esinlenildiği anlaşılıyor. kunkle, bu metaforun anne için de uygun olduğunu düşünmüş; anne'in yolculuğu herkesinkinden farklı çünkü. o bölüm;

    "kuşların nereye uçacaklarına karar vermeleri için altıncı hisleri vardır. bu simgeyi seviyorum; gezegendeki bu hayvanların altıncı hissi var, nereye gideceklerini biliyorlar."

    intro'dan bazı görseller;

    görsel

    görsel

    görsel

    anne with an e/ intro/ behind the scenes

    müzik ise the tragically hip grubunun ''ahead by a century'' single'ı, sözler ise şöyle ve anlamlı ayrıca;

    ''first thing we'd climb a tree and maybe then we'd talk
    or sit silently and listen to our thoughts
    with illusions of someday casting a golden light
    no dress rehearsal, this is our life

    and that's where the hornet stung me
    and ı had a feverish dream
    with revenge and doubt
    tonight we smoke them out

    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century

    stare in the morning shroud and then the day began
    ı tilted your cloud, you tilted my hand
    rain falls in real time and rain fell through the night
    no dress rehearsal, this is our life

    but that's when the hornet stung me
    and ı had a serious dream
    with revenge and doubt
    tonight we smoke them out

    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century

    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century

    and disappointing you is getting me down''

    kaynak

  • evrim, canlıların hayatta kalma ve çoğalma yeteneklerini artırmak için genetik varyasyonlar ve doğal seçilim yoluyla sürekli olarak adapte olmalarını sağlar. ancak, evrimin bu süreci, canlıların zekâ seviyelerini doğrudan artırmaz. bunun yerine, evrim, canlıların çevrelerine ve yaşam koşullarına en iyi şekilde uyum sağlamalarını destekler.

    1800'lerde aşıların bulunması, insan ömrünü önemli ölçüde uzattı. örneğin, çiçek hastalığı gibi ölümcül hastalıkların aşıları, insanların bu hastalıklardan ölme riskini büyük ölçüde azalttı. aşı olmayanlar, bu hastalıkların yayılmasına karşı savunmasız kaldı ve genellikle hayatta kalamadılar. bu durum, aşılananların genetik olarak daha sağlam olduğu ve daha uzun yaşadığı anlamına gelir.

    aşıların zorunlu hale gelmesiyle birlikte, insan popülasyonu hızla artmaya başladı. bu, 1900'lerden sonra nüfus patlamasına yol açtı. örneğin, 1804 yılında dünya nüfusu 1 milyar iken, 1927'de 2 milyara ve 1975'te 4 milyara ulaştı. bu süre zarfında, aşılar sayesinde birçok ölümcül hastalığın yayılması kontrol altına alındı ve insan ömrü önemli ölçüde uzadı.

    bu durum, evrimin işleyişine bir müdahale olarak görülebilir. bilim ve tıp, doğal seçilimin bazı etkilerini hafifletti ve insanların daha uzun yaşamasını sağladı. ancak, bu durumun 'aptallığa çare olup olmadığı' konusu tartışmalıdır. evrim, canlıların zekâ seviyelerini doğrudan artırmaz, ancak daha zeki bireylerin hayatta kalma ve çoğalma şansı genellikle daha yüksektir. bu nedenle, evrimin 'aptallığa çare' olup olmadığı, bireylerin ve toplumların zekâyı ne kadar değerli bir özellik olarak gördüğüne bağlıdır.

  • ilk ayin sonu > fiss
    üçüncü ayin sonu > pirt
    ilk yilin sonu > zirt
    üçüncü yildan sonra > zart zort hobaa tey tey tey

  • irtifa, performans ve uçuş güvenliği yönlerinden uçak üzerinde önemli etkiye sahip olan düzensiz hava akımlarıdır...

    türbülans yoğunluğu, light(hafif), moderate(orta), severe(şiddetli) ve extreme(çok şiddetli) olmak üzere dört ketegoride ifade edilir... bu kategorileri uçağın, personelin ve kabindeki sabit olmayan objelerin reaksiyonu belirler...türbülansın şiddeti ne olursa olsun önemli olan uçağın buna verdiği tepkidir... türbülans uçak tipine doğrudan bağlıdır...büyük uçaklarda hafif yada orta derecede hissedilen bir türbülans, daha küçük uçaklar için şiddetli olarak hissedilebilir... şiddetli türbülans rapor edilen bölgelerde uçaklarda ani irtifa farkları oluşabileceğinden kontrolörler standart ayırmayı artırmalıdır...

    türbülansın bulunduğu bölgeyi, hangi seviyeleri etkilediğini belirleyebilen bir cihaz bulunmadığı için bu bölgelerin tespitinde pilot raporları esastır... pilotlar tarafından verilen türbülans raporları o bölgeden daha sonra geçecek diğer uçaklara, türbülansın yaşandığı seviyeler, rapor saati ve uçak tipi mutlaka iletilmelidir...

    türbülansların yolcu konforu ve uçuş güvenliği açısından büyük önemi bulunmaktadır...

    türbülans şiddetinin tespiti ise :

    light chop :irtifa ve rotada çok farkedilmeyen, hızlı ve biraz ritmik engebelerin hissedilmesine sebep olur

    light türbülans : irtifa ve rotada kısa süreli hafif ve istikrarsız sapmalara sebep olur, yolcular emniyet kemeri kullanır ancak uçak içindeki eşyalar hareketsizdir

    moderate chop : light chopun biraz daha şiddetlisidir. uçağın rotasında ve irtifasında değişikliğe sebep olmaz ancak hızlı engebeler ve sarsıntılar meydana gelir

    moderate türbülans : light türbülanstan biraz daha şiddetlidir. irtifa ve rota değişikliklerine sebep olur. uçak kontrol altındadır. gösterge süratinde değişiklikler olur. uçak içerisinde yürümek zorlaşır, serbest eşyalar devrilir...

    severge türbülans : irtifa ve rotada geniş çaplı beklenmedik değişikliklere sebep olur. uçak kısa süreli kontrol dışı kalabilir. yolcular mutlaka emniyet kemerlerini bağlar, serbest objeler yer değiştirerek yuvarlanır...

    extreme türbülans : çok ender görülür uçakta büyük çarpma ve fırlatma hissedilir. uçağı kontrol etmek imkansızdır. uçak üzerinde yapısal hasarlara neden olabilir...

    ilgili olarak :

    (bkz: clear air turbulance)
    (bkz: wake turbulance)
    (bkz: wind shear)
    (bkz: mıcroburst)

  • benim anladığım "siz nesiniz ki, sizin kaybınız ne olsun, pis fakirler" diyememiş de, bunu demiş. normal.
    akp'li sonuçta.
    ..
    evet, ben de ekşideki hayatsız köpeklere soruyorum; kimsiniz olm siz?
    kaç kuruşluk adamlarsınız lan?
    cevap verin, yarınsız hayvanlar!!