hesabın var mı? giriş yap

  • eşinizin sana birsey söylecem sözü ile başlayıp ömür boyu süren kelimelerle tarifi olmayan olgu.
    anne ve babadan binlerce kere duyulmuş anne baba olunca anlarsın sözünün hakllığı karşısındaki boyun eğiş.

    hamilelikle beraber bütün ilgileri üzerine çeken eşin kıskanılır ama vereceği hediye karşısında nefret ettiğiniz kaprisler bile çekilir. çünkü ödül çok büyüktür. karnındaki varlığın hayal edilmesi, onun nasıl birsey olacağı, acaba doğru mu yaptık, daha erken değil miydi, bu boktan dünyaya bir canlı getirmek bana mı kaldı, ona bana sağlanamayan şeyleri sağlayabilecek miyim, bana mı benzeyecek annesine mi sorularıyla geçen dokuz koca ay. sezeryan tarihinin belli olduğundaki içinde kopmaya başlayan fırtınalar.
    ve büyük gün.
    ameliyathane önünde hastanede neden sigara içilmiyor lan şeklindeki küfrediş. anne babanızın olm tamam kendine gel telkinleri. doktorun hemşireye ufak dozda bir anti-depresan verelim emri. 15 dakikalık bir operasyonun yıllardır sürüyormuş hissi. elin ayağın birbirine dolaşması.
    veeeee
    hemşirenin kollarına bıraktığı minik şey. "şey" çünkü ne olduğuna karar vermek güç. "şey" çünkü dünyada onu anlatmak için bir kelime türetilmemiş. şey çünkü o aslında sen. şey çünkü ben ne büyük sevgiler yaşadım tezinin çürütüsü.
    hoşgeldin kızım bebeğiiimmmm
    kimsenin ağlatamaz dediği sen kollarındaki minik şeye bakarak hüngür hüngür ağlıyorsun. kollarındaki savunmasız canlının sıcaklığı bütün benliğini yakıyor. yaprak gibi titretiyor içini bedenini.
    kimselere vermek gelmiyor içinden. hemşire "almam lazım bazı kontroller yapacağım" dediğinde yavrusuna gelen saldırı karşında aslanlaşan kediyi şimdi çok daha iyi anlıyorsun.

    hastaneden eve gelişi, ağlaması uykusuz geceler, annesinin emzirdiği anlardaki olağanüstü büyü, doğallık. ben neden emziremiyorum neden tek vücut olamıyorum serzenişi.
    ilk sokağa çıkışı, ilk gülüşü, ilk ses çıkarışı, ilk dişi,ilk,ilk,ilk,ilk,ilk...................

    seni çok seviyorum
    hoş geldin kızım
    hoşgeldin şimalim
    baban

  • yemek yapiyorsun, yiyorsun, artiyor, sonra onu yemek istemiyorsun mesela tekrar. baska bir sey cekiyor canin. iste oyle zamanlarda, artan yemegi bir kaba bosaltip, buzluga attiginda, istersen bir hafta sonra cikarip isit ye tadi degismiyor. hem cope dokmemis oluyorsun, hem ayni yemegi yapmak icin tekrar ugrasmiyorsun.

    yalniz bu dondurup, sonra isitip yedigimiz yemek yine artarsa, o zaman tekrar dondurmuyoruz. bir yiyecek bir kere dondurulur, bir kere cozdurulur. ikincisi olmaz. deli gibi mikroorganizma urer, zehirlenmeye kadar gider, tehlikelidir.

    ek: queen of the damned uyandirdi. ufak kaplara bolup dondurursan en temizi, diyerek... yemin ediyorum aklima gelmemisti bu. her seferinde ''tekrar donduramam, o yuzden hepsini bitirmeliyim'' diye kendimi paraliyordum. gerizekaliysam demek ki...

  • kendi gibi düşünmeyenleri aklı sıra sınıflandırıp bu sınıflandırmalara da küçümseyici tanımlar yakıştıran aşırı uçlarda gezinen bir embesilin serzenişinden ibaret olan profillemedir.

    çünkü herkes illa bu embesil gibi düşünmek zorunda. zo-run-da. anlamadınız galiba.

  • bunu en son yaptığımda beğeniyi geri almış, yine de bildirim almasın diye engellemiştim. üstüne hesabımı dondurdum. sonra nasılsa hesabı dondurdum diye uygulamayı sildim. server'lara el bombası da atacaktım ama bulamadım.

  • havanın yavaş yavaş kararmasını farketmeyip laptop başında çalışırken, ışıksız odada ansızın içeri dalan birinin açtığı lamba.

  • her yaşa göre değişir.

    yaş 1: aha gene aynı parmaklıklar. çıkarın beniiiii üheheeeeee
    yaş 5: bugün alınsın diye tutturulacaklar: oyuncak kamyonet, akülü araba, marmelat, muzlu dondurma, sarı köpek. sorulacak konular; okula ne kadar büyüyünce gitcez, gitmesek olmuyo mu? leylek meselesi, kardeşi iptal edebilir miyiz? evet hazırım... bir de çekyatın içine girmeye çalışcaktım, unutmayayım.
    yaş 7: ulan okula hergün mü gidiliyo?
    yaş 10: anneme bugün tuğçeyle evlenmek istediğimi söyleyeyim. kıza doğumgünüde barbi evi mi alsam?
    yaş 15: shit, bu boktan hayatın boktan bir sabahı ve 4 boktan sivilcem daha çıkmış.
    yaş 17: oleyyy bugün perşembe, sedayı beden dersinde görecem. havalar fena değil şort giyme ihtimali var.
    yaş 18: neeeee? saat 8 olmuş. ulan beşte kalkıp 800 matematik sorusu çözecektim ben!
    yaş 20: burası neresi? ahh kafam, hiiiaaahhhh bu kadın kırk yaşında be!
    yaş 22: gitmiyorum lan okula mokula. gitsem de bitmiyor, gitmesem de... mmhh
    yaş 23: allaaaaah kep yok lan! nasıl kaçıcam içtimadan!??!
    yaş 25: bugün istifa ediyorum abi. sabah gider gitmez istifamı veriyorum. insan insanı bu saatte uyandırır mı be!
    yaş 26: bugün istifa ediyorum abi. sabah gider gitmez istifamı veriyorum. insan insanı bu saatte uyandırır mı be!
    yaş 27: düğün salonunu bugün kesin bağlamam lazım. evleniyor muyum hakketen?
    yaş 28: bugün istifa ediyorum abi. sabah gider gitmez istifamı veriyorum. insan insanı bu saatte uyandırır mı be!
    yaş 29: bugün istifa ediyorum abi. sabah gider gitmez istifamı veriyorum. insan insanı bu saatte uyandırır mı be!
    yaş 30: bugün ödenecek çek vardı lan! sıçtım!
    yaş 32: ağlıyor mu? vallahi ağlıyor! geldim babacııım geldimm.
    yaş 40: ben mi horladım bütün gece o mu?
    yaş 45: o stajer kız bana bakıyordu kesin, bakalım bugün de bakacak mı? hala iş var bende ehehe
    yaş 50: çok şükür hala sertiz
    yaş 60: heyyyo bu sabaha da çıktık
    yaş 70: penaltılara kaldık.
    yaş 80: bu ışık da ne?

  • bilim adamlarina göre bu hüleyha gibi uçamayan dodo aslinda bir guvercin cinsi. fakat hiç bir yirtici ya da avci nin olmadigi maritus adasina gelip yerlesince uçmalarina gerek kalmaz.. efendim yiyecek de boldur derken git gide büyürler.. bu arada kanatlarda islevsiz hale gelir.. zira yürüye yürüye yiyecek toplamak mümkündür... kaçacak kimsede yok...ayni zamanda üreme hizlari da yavaslar.. çünkü tehdit olmadigi için aman çok yumurtayayim 5-10 yavru yapayim da en azindan ikisinin mürvetini göreyip sikintisi yoktur... uzun zaman araligi ile yaptiklari bir yumurta da neslin devami için pekala yetmektedir

    bu güsel günler maritus adasina hollandalilar çikana kadar devam eder. hollandalilar ile birlikte de kisa bir zamanda zavallilarin nesli tükenir.

    neslinin tükenmesi nedeni üzerinde biraz zorlamali ikilem var... yaygin kani maritus adasina çikan holandalilarin bu uçamayan kaçamayan devasa kuslari asiri derecede avlayarak neslinin tükenmesine neden olduklaridir. fakat ayni neslin torunlari simdi bu adada arastirmalar yaparak sunlari demektedirler: "efenim, hollandalilar bu kusu asiri avlayarak tüketmediler, tükenmelerinin nedeni adaya sonradan getirilen domuz ve köpeklerin bunlarin habitatini tehdit etmesidir. böle olunca da dodolar yuva yapamaz yok yumurtlayamaz oldurlar biy biy da biy biy... zaati kayitlara göre de dodo nun eti pek bi yagli pek bi lezzetsiz imis ". ama insanin aklina da su geliyor: "hadi siz avlamadiniz yemediniz (ki yalana benziyor) e dürzüler, o domuzu köpegi kim getirdi adaya?

    nesli tukenmek uzere iken bir tane dodo kusunu oxford universitesinde içini doldurarak saklamislar ama denilene göre seneler sonra bir bahar temizligi sirasinda kaza eseri yere duserek parçalara ayrilmis. kazayi gerçeklestiren sahista aman kimse görmesi diye çöpe atmis... ama sonradan farkedilip aramislar ve ancak bir kaç parçasini tekrardan bulmuslar.. kafa ve bir ayak gibi bisey kalmis ellerinde...

    son olarak, dodo kusu kendi halinde bir canli iken nesli yakin sayilabilecek bir tarihte yani 17 inci yüzyilda insanlar tarafindan yok edildi.

    dodo kuslari çok sevimlidir.. bi insana dodo lakabi takarsaniz pek güsel olur... di mi dodo?

  • marka değerini yükseltmek için müşteri memnuniyetini arttırmak yerine müşteri memnuniyetini ve tepkilerini hasır altı etmeye çalışmak araçtaki sorundan daha büyük rezalet. umarım servis ve genel merkezdeki çalışanlar yerine yönetimden aklı başında birisi sizinle iletişime geçer ve sorınunuz çözülür.

    rezalet puanım 10.

  • "yolda yürüyen bir çift erkeğin konuştukları konunun ilginçliği, civarda yürüyen kız çiftlerinin kendilerine uzaklıkları ile ters, güzellikleri ile doğru orantılıdır"
    (24.08.2004, ankara)