hesabın var mı? giriş yap

  • "saatler önce evlilik teklifi aldığım mutlu günümü mahveden onca yazar" diyerek gerekli yerlere göz dağı vermeyi ihmal etmemiştir.

    sevgili alexandra,

    sen sözlüğü şu anki haliyle gördüğün için belki de anlam veremiyorsun olup bitene. “nedir bu tantata bu gereksiz, çocuksu ve %90’ı cahil barındıran site için” diyorsun belki kendi kendine. hep böyle değildi buralar alexandra. kimisi kişiliğini inşa etti burada. filmler izledi, şarkılar dinledi. tartıştı, öğrendi, tanıştı, dertleşti. tabii bunlar yaşanırken sen henüz çocuktun. o güzel şeylerin hepsi vaktiyle yaşandı burada. sonra kanzuk ticari hırsları uğruna hepsini tek tek mahvetti, ama o başka bir günün konusu.

    burası her geçen gün ne kadar yozlaşmaya, kokuşmaya, iğrençleşmeye devam etse de, sırf geçmişin hatrına bile olsa bazı korumacı reflekslerimiz var. gördüğün yazarların yazar olmak için ne kadar beklemesi gerektiğini biliyor musun alexandra? çok. 10 entry girip senelerce bekledi insanlar. sen ise kuyruğun en önüne kaynak yapan kişi oldun. sence bu hareket, tüm o insanlara saygısızlık değil mi alexandra?

    londonphile meselesi gelelim. bu yazar seninle tartıştıktan sonra sebepsiz yere uçuruldu. bu kişi sana hakaret etmedi. senin yazdığın yazıyla ilgili bir yorum yaptı ve sözlük doğasınca bu onun en doğal hakkıydı. “benim haberim yok, ben yapmadım” demenin hakkın olduğunu düşünmüyorum. sence burada ufak da olsa bir sorumluluk kabul edip bunun neden olmuş olabileceğiyle ilgilenmen gerekmiyor mu alexandra? gazeteci ruhun da mu merak etmiyor bu esrarengiz olayı? bu kişi uçuruldu ve tüm entryleri çöpe gitti. belki de senelerce yazdığı yazılar, notlar hepsi gitti. sence bu hareket insanların emeğine saygısızlık değil mi alexandra?

    biz türkiye’nin yorgun insanları, ekonomik olarak batık, psikolojik olarak çökük insanlarıyız. biz neden bu hale geldik biliyor musun alexandra? çünkü bizi bu hale getirenler torpille, adam kayırmayla, elindeki gücü kullanarak başkasını haksız yere ezerek bizi bu hale getirdi. ve siz dün gece bizi bu hale getiren olayların mikro bir örneğini bize sundunuz. bizi 2 ekmeğe muhtaç eden adamlarla aynı karaktere sahip olduğunuzu gösterdiniz.

    edit: sözlük cevap vermiş:
    ---- “yazar kendi tercihiyle hesabındaki entry’leri silip tek entry’sini bırakarak hesabını "yetersiz entry profili" haline getirmiştir. bu doğrultuda, hesabı iddia edildiği üzere kişisel sebeplerle değil yetersiz entry profili ve tarihçe sebebiyle kapatılmıştır. torpille yazar alımı olarak ifade edilen konu ise ekşi sözlük'e emek vermiş kişilerce referans verilen, bilinen ve tanınan kişilerin yazarlığa kabulü 2004 yılından bu yana var olan bir durumdan ibaret.” ----

    siz de ne tesadüf ki “yetersiz entry profili” sebebiyle londonphile’ın hesabını tam o tartışmadan sonra kapattınız. insanlarla dalga geçer gibi cevap veriyorsunuz. yetersiz entry profili olduğunu gece 5’te mi fark edip kapattınız hesabı?

    açıklamaya dair tek tatmin edici şey sözlüğün 2004’ten beri omurgasız olduğunu öğrenmemiz oldu. böyle bir cevap vermek yerine hiç cevap vermeseniz çok daha iyi olurdu.

    bu cevaptan sonra benim gördüğüm, olayda en suçsuz insan alexandra. her şeyi eline yüzüne bulaştıran yönetimin kurbanı olmuş. mini diktatörlüğünüzde size başarılar. ben gidiyorum. unutmadan. ssg sen de ideoloji rolleri kesme kimseye artık. ikinizin de tek efendisi para.

  • belçika'da yasiyorum. esek gibi calisiyorum , maasimin 40% direkt gelir vergisine gidiyor. 14% gibi kdv olarak yine vergiye gidiyor. 6% sabit vergiler desek , maasimin 60% devlete gidiyor. bu adamlar 3.5 milyon euro'nun kaynagini gosteremiyorlar. benim gibi vergi versmis olsalar 2 milyon vergi veriyor olacaklardi.

    helal olsun alman polisine. iyi olmus.

  • apollo 11'de 16 bit mimari kullanildi, toplamda 71kb'lik bir hafiza vardi. ayrica otonom bir sistem de degildi, yani dunyadan yonetiliyordu. oyle gta 5 calistiracak bir sisteme gerek yoktu. saniyede 85.000 komut isleyebilen bir islemcisi vardi.

    insanlara cahil demeden once en azindan google'da arama yapmak cok zor olmamali.

    edit: başlık başa kalmış.

  • eğer dedikodu gerçekse, hadi protein ve yağınıda al git buralardan denmiştir. kadın en azından işlenmiş karbonhidrattan uzak durulması konusunda bir farkındalık yarattı ülkede. sırf bu yüzden bile saygı duyulmalı kendisine.

  • sıradan insanın sıradan insana yaptğını kimse yapamaz bu dünyada.

    kadın soruyor bu vergiler n'oldu diye. bu deprem vergileri amacında kullanıldı mı diye soruyor. sorduğu için linç ediliyor.

  • olay troll mü bilmem ama bugün suriyeli döven büyük oyunu görmüş konyalılar yarın reisleri dedi diye suriyelilerin vatandaşlığa geçmesine bir şey demeyecek. isteyen alınsın isteyen aşağılandığı için daha bir şevk ile versin akp'ye oyunu. siz busunuz işte. bugün bu olayları yapanların önüne yarın koy sandığı yine akp diyecek.

    adım gibi eminim, çok büyük iddia ediyorum. bugün konya'da suriyeli döven eleman yarın olası bir referandumda suriyelilere evet diyecek. bu akıl tutulmasını çözdüğümüz vakit ülke kurtulacak.

  • bir süredir kullandığımız yastık kılıfıdır. hiçbir zaman gerekli olmayan bir ürün gibi ancak onunla tanışınca bu fikirler birden aksine dönüşüyor. kendinizi önemli, özel hissettiren ve kesinlikle biraz da şımartmanın verdiği duyguları barındırıyor. size dünyaları vadetmiyor pek tabii ama verdiği hissiyat çok başka.

    özellikle cildinize ve saçınıza önem veriyorsanız hangi ürünleri kullanırsanız kullanın, gece; saçınızın, cildinizin dokunduğu o yüzey her şeyi sıfırlıyor. bu noktada ipek yastık kılıfı en büyük destekçiniz oluyor. çünkü uyku sırasında yaşanabilecek tüm olumsuz koşulları yok ediyor.

    ipek yastık kılıfının avantajlarına bakacak olursak; ilk olarak nem emici değildir. bu da cildimiz ve saçımızdaki nemin en ideal haliyle korunmasını sağlamaktadır. özellikle kuru saç ve cilt yapısına sahip kişiler için daha ilk geceden büyük fark yaratacağını söylemek hiç abartı olmaz.

    bir diğeri hipoalerjeniktir. saten, pamuk ve diğer yastık çeşitlerinde cilt problemlerine neden olabilecek toz, bakteri gibi birikimlerin ipek yastık kılıfında neredeyse hiç olmadığını söylemek gerek. ipek doğal lifleri hipoalerjeniktir, bu da onu bakteri, kir ve cilt sorunlarında rol oynayabilecek diğer alerjenlerin birikmesine karşı daha dirençli hale getirmektedir. hangi cilt ürününü kullanırsanız kullanın yastık kılıfınızın içerisinde barındırdığı binbir çeşit bakteri ve diğer zararlı oluşumlara karşı maalesef savunmasız olabiliyoruz. bu noktada ipek yastık kılıfı asla sonu gelmeyecek gibi görünen cilt problemleri hususunda da oldukça kurtarıcı rol oynamaktadır.

    diğer tekstil ürünleri ipekte olan pürüzsüzlük hissini maalesef veremez. ipek kılıflarda sürtünme yok denecek kadar azdır. saç kırılmaları, uyku kırışıklıkları, saç elektriklenmesi, saç kabarması, saç dolaşması, cildin tahriş olması gibi konuları neredeyse tamamen ortadan kaldırmaktadır. sabah uyandığınızda saçlarınız gece yattığınız gibi, cildiniz ise yumuşacık uyanmanın keyfini hissedeceksiniz.

    bir diğer husus ise dayanıklılıktır. ipek yastık kılıfları, diğer tekstil ürünlerine göre çok daha dayanıklıdır. kullanım ömrü uzundur.

    tabii ki piyasada ipek yastık kılıflarının sahteleri bir hayli fazla. bu yüzden güvenilirliğinden emin olduğunuz yerlerden alışveriş yapmalısınız. hakiki ipek olduğunu anlamanın yollarından en kolayı yakma testidir. ipek kılıftan birkaç iplik alıp yaktığınızda ilk duyduğunuz koku saç yanığı gibi olacaktır. yanarken alev görünmezdir ve alev giderildiği anda yanma bitmektedir. eğer bu kriterlere uymuyorsa kılıfınız hakiki ipek değildir.