hesabın var mı? giriş yap

  • goruyorum ki gelecek geldi dostlar. 2 gun onceki openaı devday etkinligini yeni izleyebildim. "bu icat ne ise yariyor ki?"diyenleri dahi chat gpt'ye muptela edecek ozellikler geliyor!

    oncelikle belirteyim bu bir developer konferansiydi yani gelistiricilere hitap eden bir etkinlikti, fakat bizim gibi gunluk hayatta kullananlar icin de cok fazla heyecan verici ozelligin tanitimi yapildi. su ana kadar chat gpt'yi bir sekilde hayatiniza adapte etmisseniz, bu yeniliklerin hayatinizi daha da gelistireceginden emin olabilirsiniz:

    yazilimci arkadaslarin listesi farkli olacaktir
    ama benim en iyi 3 ozelligim sunlar:

    gpt-4 turbo:
    gpt 3.5 (ucretsiz model) bana 18 yasindaki bir ergen, gpt-4 (ucretli model) ise 38 yasindaki bir olgun abi gibi gelirdi. turbo versiyonunun icindeki atarli ergeni oldurmeyen ak sakalli bir dede bilgeliginde, cocukla cocuk, yetiskinle yetiskin olacagi yonunde beklentilere sahibim.

    gpt store:
    kendi dijital kopyanizi (sizin gibi dusunen ve cevap veren bir robotu) yaratacaginiz yer. bildiginiz google play gibi, app store gibi bir yer vazifesi gorecek. baskalari tarafindan yaratilan uygulamalari kullanmaniz da mumkun, ve asil onemlisi ise kendi uygulamanizi yapmaniz da mumkun. hem de sadece ses komutlari vererek. mesela benim ilk isim, gecmisteki emaillesmelerimi kullanarak egitmeyi planladigim bizzat kendimin cevap verme uygulamasini yaratmak olacak. dokuz8lik gibi cevap verme uygulamasi... mevcut meslegim dolayisiyla musterilerimden cok fazla soru aliyorum, ve oturup zaman harcayip hepsini bir bir cevaplamam gerekiyor. kendi uygulamami gelistirdikten sonra gelen sorulari kopya/yapistir yapip alacagim cevabi, yapay zekanin benden daha iyi espri yapacagindan zaten eminim, o yuzden icim rahat olacak.

    sesli arayüzler:
    en ilginci de bu: bilgidiniz karsilikli sesli muhabbet modu. dun aksam bir restorana tek basina bir aksam yemegine gittim, tesaduf eseri bu ozelligin acildigini fark ettim, koydum karsima telefonu taktim kulakliklari basladim muhabbete. dedim ki: "farzet ki bir aksam yemegindesin, bana bu yemegi eglenceli hale getiren bir arkadas gibi davran, cevaplarin eglenceli olsun ve her cevabinin sonunda bana da soru sor, seninle surekli sohbet edelim." turk genci durur mu? hemen uygulamayi da kadin sesine cevirdim ki yapay zekayla romantik bir aksam yemegi yiyor ambiyansi yaratayim diye. bir baktim yarim saat oyle muhabbet etmisiz, sonra fark ettim ki arada arthur aron'un 36 sorusundan seckiler yapmaya basliyor bana coktan yurumeye baslamis, az sonra kosacak, henuz buna hazir degilim diyerek cektim fisini :))

    tekerlegin icadi, ronesans, reform, icten yanmali motorlar. bildigin cag tekrar degisiyor ve taniklik ediyoruz.

  • kardeşimin yaşadığı bir olaydan örnek vereyim. internetten ayakkabı bakıyoruz, bir camper modeli beğendi, sonra gidip mağazada bakıp denemiş. 'pek beğenmediğini' söylediğinde tezgahtar hayretle bakarak 'daha önce camper kullandınız mı?' diye sormuş, kardeşim kullanmadığını söyleyince tepeden bakan bir tavırla 'belli' diye yanıtlamış.
    ne demek belli lan? mecbur muyuz yani camper'ı beğenmeye anlamadım ki ya da camper giymediysek ayakkabı konusunda fikrimiz geçersiz mi oluyor..
    hayır bir de camper yani, lüks mağaza sayılmaz, pahalıca ayakkabılar satan bir dükkan..velev ki armani olsun, gucci olsun..velev ki tezgahtarı değil, dükkan sahibi olsun, marka üzerinden birini aşağılamak görmemişliktir, kekoluktur, kimse kusura bakmasın..

  • tekrar tekrar dinledikçe kendisine haksızlık ederek çok kısır bir tanımlama yaptığıma inandığım kusursuz albüm.

    porcupine tree'nin stars die dönemiyle in absentia dönemini harika bağlayan tam bir olgunluk dönemi albümü.

    ne çok sert, ne çok hızlı ne de çok yavaş. tam porcupine tree'nin olması gerektiği gibi muhteşem bir tempoda. steven wilson'ın sözleri yine her zamanki gibi zirve yapmış. bir insan evladı nasıl bu kadar yaratıcı olur yahu? oluyor işte ama az kaldı bu adamlardan, nedense genelde genç ölme eğilimli oluyor bunlar.

    neyse efendim kendimizi karamsarlığa vermeyelim. ülkemize gelecekleri günü beklemeye başlayalım. gerçi korkarım ülkemize gelip de fates warning'in yaşadığı gibi pazarlama eksiğiyle boş 8. sınıf barda çalmak zorunda kalacaklar. giderek sayıları artan dinleyicileri olsa da bu çizgide, yani kendi tarzlarından ödün vermeden müzik yapmaya devam ettikleri sürece hiçbir zaman mainstream olamıyacaklar. bu belki de iyi birşey ama en azından biz müzikten anlayan sözlük yazarları/ okurları bu grubun muhteşemliğinin farkındayız ve çevremize bu farkındalığı yaymaya çalışıyoruz...

  • suratına tükürmediğimiz bizim paramızın 3-4 katı ettiği günlerden nerelere. bulgaristan gibi cücük kadar ve fakir bir ülkenin para birimi bile bizimkini sekize katlamış.

    emeği geçenler gün yüzü görmesin!

    iki aşağıdaki mal için editliyorum.
    burada bahsettiğim ülke insanı değil direkt ülkenin kendisi ve bu ülkeye bakış açısı. olayı insanlara indirgeyip salak salak demagoji yapıp bir de destan yazmış. okuduğunu anlayacak kadar beynin olsun yeter.

  • ulan 55 yaşında adam 15 yaşında çocukla sidik yarıştırıyor. bu ali koç’tan hiç bir şey olmaz.1000 sene fenerin başında kalsın 1000 sene başarısız olacaktır.

  • sömestır tatilinde, akşam evde otururken birden telefonum çalar, ilkokul arkadaşlarım buluşmuş ve beni çağırıyorlar

    ben: ben gidiyorum, ilkokul arkadaşlarım aradı, buluşmuşlar

    babam: oğlum boşver, napacaksın küçücük çocuklarla?!

  • sıradan bir islamcı.

    sakın bu kişinin özel bir vaka olduğunu ama islamcıların genelinin farklı olduğunu sanmayın.

    ben 30+ yıl onlara temaslı yaşadım, islamcıların hayatlarında en büyük motivasyonlarından biri ahirette sekuler kesimi cehennemde yanarken izlemek!