hesabın var mı? giriş yap

  • azıcık ilim irfan bilen. siyasetten ve yönetimden anlayan insanlardır. amerika'da mutlu, huzurlu bir yaşam sürerken siz geberin şerefsizler demeyip yanımızda olmuşlardır. sağ olsunlar.

  • driftinde falan değilim de daha dün boğaziçi olan köprünün adının hunharca kullanılması canımı sıkıyor. yarın ülkenin adı türkiye değil, 15 temmuz şehitleri islam cumhuriyeti deseler ona da ayak uyduracaksınız. benim için hala boğaziçi köprüsü, hatta;

    (bkz: ayır bizi boğaziçi)

  • 20 senedir ssk örnekleri vererek bu dönemi kötüleyenler bir gidin artık.

    hadi o zaman ben sayayım sizin döneminizi.
    suriyeli terörist mülteciler yoktu.
    ülke toprakları araplara peşkeş çekilmemişti.
    tarım ve hayvancılık vardı.
    samanı bile yurtdışından ithal etmiyorduk.
    türk ordusuna fetöcüler doldurulmamıştı.
    kiralar emekli maaşından daha yüksek değildi.
    emekli ikramiyesiyle ev araba alınabiliyordu.
    okullarda andımız okunuyordu.
    türklük ayaklar altına alınmamıştı.
    ingiltere nin çöpü satın alınmiyordu.
    televizyonlarda kaynım bana atladı programları yoktu.
    her yer apaçi rapçi dolu değildi.
    para karşılığı vatandaşlık satılmıyordu.
    devlet kurumlarını tarikatlar yönetmiyordu.
    kağıt, sigara, içki fabrikaları vardı.
    okulu biten gençler yurtdışına kaçmıyordu.
    pkk ile gizli anlaşmalar yapılmıyordu.
    cihatçı örgütler ülkede bomba patlatmıyordu.
    araptaparlık yoktu.
    cuma hutbelerinde atatürk e küfredilmiyordu.
    üniversite bitirmenin bir değeri vardı, diplomalı kasiyerler yoktu.

    edit: bana faili meçhuller demeyin; muhsin yazıcıoğlu, kaşif kozinoğlu, sinan ateş der olayı kapatırım.

  • ''halkın devlete yük olmaması gerekiyor.'' demiş.
    devlet bize neden yük oluyor peki? vergiler altında eziliyoruz. araba alırken 2 tane de devlete alıyoruz. nefes almak için para veriyoruz. işimiz ve gelirimiz yok diye zorunlu sağlık sigortasına para veriyoruz. devlet halkına gereken hizmeti sunmakla yükümlü.

    devlet bize yük olmaktan çıksa zaten kimse kendi ağırlığı altında ezilmez.

  • başlık yanlış. doğrusu migros personelinin 5999 tl'ye iphone 11 sahibi olması olacaktır.

  • malumunuz "de, ki" eklerini doğru yazan veya doğru yazmaya uğraşan kişi sayısı azınlıkta. artık gazetelerde bile bu yanlışlarla karşılaşıyorum ve bir gün bu yanlışların kalıcı hale gelmesinden korkuyorum. topluluğa sunduğumuz yazılarımızdaki kurallara uymamızla gurur duyuyoruz, fakat okuyanların bizim yanlış yazdığımızı sandıklarını farketmiyoruz. kendileri yanlış bildiği için bizi yanlış yazıyoruz sanıyorlar.

    konuyu uzatmadan direkt geçmek istiyorum. ben bazı imla kurallarını akılda kalıcı hale getirecek saçma örnekler vereceğim. sizin de eklemek istediğiniz varsa ister bana mesaj atın ekleyeyim, ister siz alta entry girin.

    - seray sever diye bir kadın var bilirsiniz. biliyorsunuz isim ve soyisim ayrı yazılır. işte sadece bu kadının soyadı ayrı yazılır, diğerseverler birleşik yazılır. örnek hayırsever, yardımsever.

    - şey kelimesi, günlerimizi yirmi kelimeyle idare ettiğimiz için herkesin imdadına yetişen, öyle bir şey ki her şey olabilen bir kelimedir. her şey olabildiği için bu kelime son zamanlarda popülerliğin verdiği duyguyla şımarmaya başlamış ve ayrı, tek başına takılır olmuştur. yani şey kelimesi çok şımarıktır, hep ayrı takılır. kelimelerle hiç birleşmez. örneğin her şey, bir şey.

    - de bağlacından iki tür vardır. bazıları şey gibi şımarık bazıları sevecendir, canayakındır, hep sırnaşır, evinize gelir gitmez mesela. orada olur hep. orada bulunur. mesela kitabınız onlarda (orada bulunuyor) kalmışsa arar sorarsınız, kitap nerede (orada) lan dersiniz, abi kitap bizde (onlarda) kalmış gel al der size.

    - ayrı yazılan de'de ise durum tam tersidir. yani bulunma durumu yoksa o ayrı yazılır. kitabınızı unuttuğunuzda (unutma durumunda bulunuyorsunuz) de'yi aradığınız zaman size artistlik yapıyor, madem kitabı unuttun kendini de (bakın orada bulunma durumu yok) unutsaydın evladım diyorsa de ayrı yazılır.

    - ki'de de durum aynıdır. kitabın onlarda kalıp kalmadığını sorduğunuzda yok lan bu benimki (ona ait, orada, onun) diyorsa kitapla aynı yerde oldukları için birleşik yazılır. tersi durumda ise ayrı yazılır. yine kitabın kalıp kalmadığını sormak için aradığınızda bu kitap senin mi ki beni arıyorsun, seninki olsa söylerim diyorsa ayrı yazılır.

    bazı kelimeler ise kalıplaşmıştır, bunları ezberlemekten başka çareniz yoktur. bu kelimelerle ki eki hep birleşiktir. klasik sınav ezberi şeklinde vereceğim. som bahçemi diye ezberleyeceksiniz, baş harflerini de hatırlayacaksınız. yapacak bir şey yok.

    sanki
    oysaki
    mademki
    belki
    amcanınki (yok tabi, şaka)
    halbuki
    çünki, çünkü
    ebeninki (şaka)
    meğerki
    illaki
    ( a ve e'de bir kelime yok, boş kalmasın diye yazdım)

    biraz saçmalamış olabilirim, ama belki aklınızda kalır da (orada olma, bulunma durumu yok, ayrılar yani orada değil) bir işe yarar.

  • zaman:2002, yer: roma, interrail sirasinda tanisilan alman bir cocukla -ki adi john boy'du- muhabbet edilmektedir. ingilizce yazmak zorundayim yoksa bir manasi yok.

    john: i like doner a lot. so how can i say "i want one doner" in turkish?
    ben: you should say "bir doner istiyorum".
    john: can you write it here, so i can spell.
    (kagida once turkce olarak "bir doner istiyorum" yazarim. cocuk duzgun telaffuz edemeyince, o okunusu veren ingilizce kelimlerle anlatmaya calisirim)
    -"beer doner is tea your um"-
    john: biir doner iz-tii-yor-um.. that's it?
    ben: yep.
    john: cool.. but you know, when i go to turkish restaurants in berlin, the turkish guys always use some words like "be" and "ulan". what does "ulan" mean?
    ben (hadi buyrun): hmm.. "ulan" is a turkish lingo. it doesn't have an actual meaning but it adds a more serious feel to the sentence. like, "gel" means "come" in turkish; but if you say "gel ulan", it's more serious like "come here right now" or something.
    john: hmm ok. what about "be"?
    ben: not the same thing but similar.
    john (aha burası): ok then.. so when i go to the restaurant, i'm gonna say "ulan biir doner iztiiyorum be"
    ben: hahahaha!
    john: ??