• yıllar sonra gereksiz bir merakla son kitabı gizli anların yolcusu'nu okuduktan sonra kendisi hakkındaki dağınık düşüncelerimin tam anlamıyla yerine oturduğu, elitist takılan bir yazar. bu sebeple olur da bir gün okursa diye mektup yazdım kendisine, pul bulamadığımdan buraya yazıyorum, kusura bakmaz umarım.

    uyarı: eğer bu kitabı okumayı düşünüyorsanız bazı ufak spoilerlar yüzünden aşağıdaki mektubu okumamanız sizin hayrınızadır.

    sevgili ayşe,

    seni okumayalı yaklaşık 7 yıl olmuş. o günden bugüne geçen zamanda ben büyüdüm, son iki yıldır biraz yıprandım ve sen de yaşlandın. bunadın demiyorum kusura bakmazsın umarım gerçeği yumuşattığım için. hem son kitabını* okumayı başarmama (evet başarmak çünkü bu kadar ucuz bir roman yazacağına pek ihtimal vermiyordum) hem de şans eseri kitabı okuduktan sonra karşılaştığım röportajlarına rağmen kaba olmamak için çaba sarf ediyorum.

    "nereden başlasam ki acep" sığlığıyla adım atmak istemesem de yazacaklarıma, inan zor tutuyorum kendimi. ucuz amerikan sinemasında önce filmin sonunu görüp ardından hikayeye baştan başlama olayı saçmalığını "uu beybi, meraklandırırım ben şimdi bunları." diyip kitabına taşıman bambaşkaymış cidden. emin ol kitabın sonunu daha başından tam olarak kavramak, hele ki kitap ve kitabın içindeki karakterlerin derinliği (derinsizliği) yetersiz ve kötü olunca tüm okuma zevkimin içine pisliyor (kabalıktan bahsetmiştim değil mi hemen başta, gene de kendimi tuttum da "sıçıyor" demedim).

    inan cümlelerimde bir çekememezlik söz konusu değil. kendi halinde, pek edebi değeri olmayan ama çıtır çerez mahiyetinde gayet akıcı kitaplar yazan bir kadınsın, eyvallah. çoğu kitabını garip bir tesadüf eseri hep otobüs yolculuklarında okudum ve bitirdim. ama gelip de bana 40'lı yaşlarında bir adamın bir öpücükle içindeki homoseksüelliği (ya da biseksüelliği, kavram sana kalmış bu da benim sana kıyağım olsun) keşfetmesini bana yutturamazsın. erkeklerin yanaktan öpüştüğü ya da kafataslarını tokuştururak yakınlık kurduğu bir toplumuz, e o zaman neredeyse tüm türk toplumunun bu travmayı yaşaması gerekiyor. pek tabii iki erkek arasındaki cinsel yakınlığı anlat(a)mamanı "bu porno kitabı değil!" diyerek geçiştirip "sağlıklı" heteroseksüel ilişkiyi en ince ayrıntılarına kadar sadece bu kitabında değil diğer kitaplarında da anlatman midemi bulandırıyor.

    ayşe arman'a verdiğin röportajda "benim de gay arkadaşlarım var" tadında laflar etmişsin. çok güldüm okudukça ne yalan söyleyeyim. hepimizin artık 6 yaşından beri gay arkadaşları var ayşecim, o yüzden bu tarz yorumlar bize pek işlemiyor artık. o yüzden mektubuma burada son verirkene, bir dakika doktor bey geliyorum*, senden tek ricam bundan sonra "canım istedi, yazdım." dedikten sonra o tarz yazılarını kendine saklaman. hatta max brod vari, öldükten sonra bana bırak. korkma max'ın yaptığı ikiyüzlülüğü yapmayacağım, her bir sayfayı tek tek yakacağım yazdıklarının.

    tüm yapay sevgi ve samimi saygılarımla,
    hunterofphoenix
  • trump towers mall d&r da bu ayın 12sinde imza günü olan yazar.
  • ''ayşe kulin / yazar: kürtaj siyasilerin vereceği bir karar hiç değildir. herhalde gündemi kaydırmak için böyle bir açıklamada bulundu başbakan ama ağzından çıkanı mutlaka yerine getirmek istediği için şimdi bir de kürtaj adlı nur topu gibi bir çocuğumuz oldu. türkiye‘nin kadınlarına yazık olacak. çünkü hakikaten başbakan’ın, siyasilerin emriyle olmuyor bu işler; istenmeyen çocuklar oluyor hayatta.''

    http://t24.com.tr/haber/yazarlar/205210
  • "birini çok sevdiğinizde, dünya'daki herkes ona yavşıyormuş gibi hissedersiniz."
  • sasirdim: elif safak'tan daha az entrysi var sozlukte.
  • okuduğum yegane kitapları veda ve umuttur. veda ve umutu çok sevdim.tarihi romanları çok sevmemden ötürü zaten hevesle almış ve okumuştum. zamanın insanları, olaylar, mekanlar çok ilginç ve hoş gelmişti. geçenlerde kuzenim, hayat ve hüzünü verdi bana. bunlar ve da ve umut'un devam kitaplarıymış. hayat ayşe kulinin doğumundan başlıyor. ve aile büyükleri de olaylarda olmaya devam ediyor. diğer kitaplarda gençliklerini çocuklukları okuduğum karakterlerin yaşlılık ve olgunluk dönemlerini okumak çok hoşuma gitti doğrusu hatta kitabın arkasındaki fotoğraflara bakarken oldukça keyif aldım ancak ayşe kulinin bukadar özelini ince ayrıntısıyla öğrenmek bana bir şey katmayacak gibi duruyor. araya dönemin siyasetinden de katmış ama genel olarak aklımda kalan küçül ayşenin incelmiş bağırsakları sıçtığı kab ve meraklı aile kadınlarının iletişim ağı oldu. hayatı henüz bitirmedim ama sanırım okumaya da devam etmeyeceğim. ve sanırım klasik okumaya kaldığım yerden devam edeceğim. bir kitabı bırakmak nahoş bir hareket gibi gelir bana ama bir mesaj içeriği bile olmayan bir kitabı okuyamayacağım. burdan kitabın ilgi çekici akıcı ve sürükleyi olmadığı anlamı çıkmaz tabiki ancak katkı değeri olmadığı açık.
  • sosyal medyadan hiç hoşlanmıyorum diyen yazar.

    dijital dünyaya ayak uyduramamış babanelerin kendi cahilliğinin farkında olmayan versiyonu.

    edit. şimdi de 20 yıllık evli insanlar sevişmez buyurmuş, dünyayı kendi deneyimlerinden ibaret görüp yazarlık yapmaya soyunmak gerçekten yüksek bir özgüven gerektiriyordur.
  • çok satan" pek çok yazar gibi o da yaşadığı ülkeyi gözlemlemekten, anlamaktan, analiz yapmaktan aciz. bugün habertürk'te katıldığı bir programda anlattıklarına bakılırsa; türkiye'nin gidişatına yönelik fikirleri ülkeyi terketmek isteyen endişeli, ağlak ergenler seviyesinde. türkiye muhafazakarlaştığı için korkuyormuş. balyoz kararları için ise, "ordumuzu teslim ettiğimiz paşalarımızı yapılmamış bir darbenin suçluları olarak içeri soktuk:(((" demiş.

    http://www.haberturk.com/…iyoruz-bu-beni-korkutuyor
  • bir de eşcinsel romanı yazma sevdasından artık vazgeçmesi gereken yazar.
  • habertürk'e yaptığı açıklamaların muhafazakarlık kısmına yönelik haberturk.com'da yapılan yorumlara bakarsak haksız görünmeyen kişidir. kemalist düşüncede olmayan biri olarak söylemem lazım ki; bu röportaj ve altına yazılan yorumlar, son dönemde dillendirilen "bundan böyle kemalist tezleri çürütmek zor hale geldi" düşüncesini doğrular nitelikte. vurgu yapmak istediğim kısım şu: ayşe kulin'in düşüncelerinin bir kısmına ben de katılmıyorum ama yorumları incelerseniz ciddi boyutta bir "intikam alma" niyetini farkederseniz. kaygı verici olan bu bence.
hesabın var mı? giriş yap