• konusu ve görsel efektleriyle oldukça başarılı olan filmdir efendim. ancak filmin çok uzun oluşundan dolayı ilk yarısında zaman zaman sıkıcı hal alabiliyor.
    ama yine de 3d olarak gidip görülesidir.
  • --- spoiler ---

    pandora bence gaia'dır.* esasında yaşayan bir gezegendir (gezegen değil de tabi). tüm canlı hayat birbirine bağlıdır * usb port'larla. merak ettiğim şey ise iki na'vi birbirinine uzantıları vasıtasıyla bağlanırlarsa ne olduğudur. biri diğerinin iti mi oluyor? yoksa orgazmik bir durum mu söz konusu?!

    --- spoiler ---
  • o kadar cok soruluyor ki gosterim cesitleri, soyle bir ustunden gecmeyi kendime gorev addettim.

    hali hazirda bu filmin 7 degisik gosterimi 4 farkli teknoloji araciligiyla turkce veya orijinal dil secenekleriyle yapiliyor.
    nedir bu teknolojiler?
    --->>> edit: nihai karar icin en sondaki notu "mutlaka" okuyunuz.

    1) imax 3d (orijinal/altyazili)
    uc boyut, buyuk perde, yuksek ses ve goruntu kalitesi (digerlerine gore goruntude yaklasik 10 kat, seste 2 kat), afm istinye park sacmaligi. bu konuda cesitli bilgiler dolanip duruyor. afm istinye park'tan sikayetci cok, ben bir sorun gormedim diyeni de oldukca fazla. ben bunu yarin aksam gozlemleyebilecegim, o zamana kadar pek bir sey soyleyemiyorum. normal sartlarda adam gibi profesyonel bir gosterimde imax 3d'yi birinci tercihim yapardim herhalde. (notu okuyunuz, bu dusuncem degisti)

    izlemek icin tek secenek var ve o da afm istinye park. bilet fiyati tam 19, ogrenci 17 lira. gozluk icin ayrica 1,5 lira ucret aliniyor ve cikista iade edilmiyor. gozlukler ise dogal olarak iade ediliyor.
    seans bilgileri icin: http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventid=7147

    2) real d 3d (orijinal/altyazili) - (ingilizce kisimlar turkce dublajli - yerel halkin konustugu dil turkce altyazili)
    uc boyut, salonuna gore perde (genelde sinemanin en buyuk salonunu buna ayiriyorlar), bol secenek.
    bunun en buyuk artisi salonlarinin fazlaligi. filmin basin gosterimi ve galasi real d 3d olarak cinebonus sinemalarinda yapildi. fena degildi lakin ilk yarim saat goruntuye odaklanabilmek ozellikle benim gibi miyoplar icin oldukca zordu. ayrica altyaziya dikkat gostermeye calisacaklar icin ilk yarim saat biraz kabus gibi geciyor. benim ingilizcem var diyorsaniz bunu dert etmenize gerek yok. ayrica altyazilar sari ve duzgun fontlarla yer aldigindan gozler alistiktan sonra okuma gibi bir problem yok. gozlukler gunes gozlugu formatinda ve hafif lakin yine de cok rahat degiller ve alttan ustten cok fazla dikkat dagitici sey giriyor. simdiye kadar gozluklerle hep sorun yasadim ama bu benim burnumun sekilsizligin de kaynaklaniyor olabilir.
    bunun salonlarinin cok oldugunu soylemistim, gercekten oyle. tum cinebonus sinemalarinda bu teknoloji kullaniliyor ve bildiginiz gibi cinebonus sinemalari oldukca yaygin ve koltuklari genel olarak oldukca rahat. salonlari ise oldukca yeni ve bakimli.
    bilet fiyatlari 12 ila 15 lira. gozluk icin ekstra ucret odeniyor. bilet fiyatlari sehrine gore ve seans saatine gore degisebiliyor. gozluk icin ekstra ucret odeniyor ve gozlukler cikista iade ediliyor, para yine iade edilmiyor.

    orijinal dilde izleyebileceginiz real d 3d salonlari icin: http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventid=7148
    turkce dublajli real d 3d salonlari icin: http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventid=7149

    3) xpand 3d veya diger adiyla digital 3d (afm boyle diyor) - (orijinal/altyazili) - (ingilizce kisimlar turkce dublajli - yerel halkin konustugu dil turkce altyazili)
    bunun aslinda real d 3d ile cok buyuk bir farki yok. sadece daha yeni bir teknoloji ve gozlukler cok daha farkli sistemle calisiyor. gozlukler biraz daha agir ama bana nedense daha rahat gibi geliyor her defasinda. duzgun yerlestirme pozisyonunu film baslamadan evvel tutturabilirseniz agirlik pek dert olmuyor. yeter ki kulaklarinizin ustunde ve burnunuzun ustunde cikintilara denk getirmeyin. yoksa sirf agirligindan oturu bas agrisi cekebilirsiniz.
    bunun disinda ben real d 3d ile bunu karsilastiramayacagim ayni filmleri iki farkli teknolojide izlemedigim icin lakin farkli filmlerde bile daha farkli hisler yasadim. soyle ki xpand daha derin ve net goruntu sunarken, gozluksuz bakildiginda tamamen renk cumbusu goruluyor (real d 3d de ise gozluksuz ekrana baktiginizda sadece bulanik goruntu goruyorsunuz). gozlukler zaten farki rahatlikla belli ediyor.
    real d 3d ise harekete daha az duyarli (bu iyi bir sey). yani kafanizi hareket ettirdiginizde goruntudeki 3d hissiyati daha az darbe aliyor. xpand'in hareketlere duyarli olmasinin sebebi gozluklerin tam ortasinda bulunan ir algiyacisi *sanirim*. teknolojik olarak farkli olmalarina ragmen aralarinda ucurum oldugunu soylemek mumkun degil.
    iki teknolojiyle ayni filmi izleyenlerin de soyledikleri genelde hep ayni seyler. sayet size yakin sinemada xpand teknolojisi ile oynuyorsa film o zaman bunu tercih etmekten yana cekince duymayin derim. gozlukleri kafaniza en iyi sekilde yerlestirmeyi unutmayin.

    afm, cinecity, cinetime, ozdilek ve prestige sinema salonlari bu teknolojiyi kullaniyor. fiyatlar bu yuzden cok degisiklik gosteriyor. 9 liradan baslayip 19 liraya kadar degisen bilet fiyatlari var. gozlukler icin cinecity ucret almiyor (gozluklerin degeri 200$ demis miydim? arak yapmayin ama ha! yaziktir, gunahtir!). diger salonlarda durum nedir tam net bilgim yok.

    orijinal dildeki seans bilgileri icin: http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventid=7147
    turkce dublajli seans bilgileri icin: http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventid=7082

    4) bildigin duz perde. turkce dublaj ve orijinal dil secenekleri var.
    bunu bu film icin kimseye onermiyorum. yine de sehrinizde uc boyutlu sinema yoksa mecburiyetten ve merakinizi gidermek icin gidebilirsiniz. lakin filmin en guclu yaninini kaciracaginizi bilmenizi isterim.

    turkce seans bilgileri icin: http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventid=7081
    orijinal: http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventid=7080

    ---

    ayrica film hakkinda yazdigim genel bir degerlendirme icin: bakiniz.com> avatar: algisal patlama!

    `edit not onemli:` bugun imax 3d olarak afm istinye park'da izledim ve size tek bir sey soyleyecegim: imax'den uzak durun. niye?
    bir defa yatay polarizasyon insani cok kisitliyor ve zorluyor. kafanizi hicbir sart altinda egmemeniz, hareket ettirmemeniz gerekiyor (sebebini en asagida acikladim). ustune bir de afm istinye park'in lumenin bokunu cikartmasi neticesinde real d 3d ile karsilastirildiginda %40 parlaklikta izliyorsunuz filmi. renkler donuk ve soguk. real d 3d'de ortam can alici renklerle (sicak) doluyken imax 3d'de tozla kaplanmis gibiydi. filmin en buyuk kozlarindan birisi olan gorsellige cok buyuk sekte vuruyor bu da dogal olarak.

    benim onerim bu filmi real d 3d veya xpand teknolojisi ile izlemeniz yonunde olacaktir. (h.ici bir de xpand teknolojisi ile izlemeye gayret edecegim, sayet orada herhangi bir handikap gorursem tekrar editlerim burayi).

    bu yatay polarizasyon dedigim sey de soyle bir sorun olusuyor. gozlukleriniz daha dogrusu gozleriniz yatay pozisyonda durmadiginda goruntuyu sanki gozluksuz goruyor gibi oluyorsunuz. zira gozlerinizin gormesi gereken sagdan sola, soldan saga sekilde. gozlerinizi dik (kafanizi tam yatay pozisyonda) tutarsaniz bu defa gozlugu cikartsaniz, fark edeceksiniz ki gozluk takip takmamanizla arasinda hicbir farklilik yok. bu ciddi bir problem ve imax'in teknolojik eksikliginden kaynaklaniyor.
    zira yeni teknolojiler olarak sayilan xpand ve real d 3d'de yatay polarizasyon yerine, dairesel polarizasyon kullaniliyor. yani gozlerinizin acisi pek onem arz etmiyor. sadece bakis aciniz onemli. yani yukaridan asagi bakmanizla, arkaniza yaslanip asagidan yukari bakmaniz farkli derinlik hissi uyandiriyor ama imax'in aksine 3 boyut hissini tamamen ortadan kaldirmiyor. iste bu sebeplerden oturu *ben* imax 3d'yi tavsiye etmiyorum.

    bir de ikinci defa izleyince fark ettim ki hikayenin duygusal yanlari cok zayif, ikinci de ucup gidiyor cogu sey. gozleriniz bile dolmuyor. bu pek iyiye isaret degil.
  • flim eleştiri yeteneği olmayan, ''klişe'' kelimesini kullanmadan sinemaya dair iki kelimeyi bir araya getiremeyen insanların klişe dolu eleştirilerine maruz kalması şaşırtmayan flimdir.
    adam ortalığın amına koymuş, hala daha yok klişe, zart zurt.
    hay klişenizi sikeyim.
  • ön satıştan biletleri alırsınız, gider yarım saat de sizin gibi mybiletten bilet alanların arkasında biletinizi yazdırmak için sıra beklersiniz. salona girerken "filmde ara verilmeyecektir" uyarısını görürsünüz 8 puntoyla yazılmış. oha der 2 dakkada koşar gider büyük bir nachosla mojo orman meyveli alırsınız. kapıya yönelir içeri bilet kontrolü bile yaptırmadan girer ray-ban gözlüğünüzü alır kafanıza takarsınız. bekleyin ki film başlasın. 5 dk geçmiştir ama hala tık yok. sonunda bi görevli gelip:

    "kusura bakmayın sizden önceki seansta elektrikler gitmişti, arkadaşlar makarayı geri sarıyor, reklam ve fragman olmadan başlayacağız filme" der ve çeker gider.

    bu sırada aynı koltuğun 3 farklı kişiye satıldığına şahit olursunuz. tartışmalarla 10 dk geçer. ancak hala film başlamaz, tekrar görevli gelir:
    "film 2 dk sonra başlayacak herkes yerlerine" der çeker gider.

    ve 10 dakika sonra ışıklar söner, bi o kadar daha karanlıkta beklersiniz.evet abartmıyorum tam 25 dk geç başladı film
    (bkz: afm istinye park)

    ha değdi mi derseniz; ne koltuğumun 2 kopyasının daha satılması, ne 25 dk geç başlayıp benim çıkışta son vapura yetişememem ne de yağmura kalıp donuma kadar ıslanmam bu filmden aldığım zevki, yaşadığım orgazmı bi gıdım olsun azaltmadı.

    cameron döktürmüş bu filmde, en ufak bi detay atlanmamış. ayak parmak tırnaklarının arasındaki kirden tutun, yaratıkların (bkz: toruk) gözlerindeki damara,eywa'nın polenlerinden, na'vilerin çillerine kadar gerçeklikten hiç de uzak değildi. 3d olması en büyük artısı tabi. ekrandan size doğru gelen nesnelerden kaçışırken buluyorsunuz kendinizi. ormanda uçuşan sinekleri ellerinizle kovalamaya çalışıyorsunuz, "napıyorum lan ben?" demedim hiç, güldüm eğlendim sadece ne yaptığımı farkettiğimde.

    ha eğer bi film sadece görsel midir bu mudur kriter derseniz; ben uzun zamandır hiç bi filmde gözümün dolduğunu hatırlamıyorum. uzun zamandır biri öldüğünde bu kadar hırslı bi şekilde yumruğumu sıktığımı,kendimi bir ayinde ya da benzeri bir törende oradaki "şey"lere eşlik ederken bulduğumu hatırlamıyorum.

    müzikler harika; ost olsun score olsun direk edineceğim. hem 2012deki gibi o her şeyden son anda kaçma gibi gereksiz aksiyon yapılmamış, aksiyonu toruk üstünde uçarak, şelaleden atlayarak, suya düştüğünüzde ses sisteminin sizi sismik olarak etkilemesiyle yaşıyorsunuz. bayağı hiç bir aksiyon yok. bu arada fimin son 45 dakikası neredeyse tamamen savaş. filmden kopmamanızı sağlıyor sonlara doğru.

    ha eksisi yok mu? artık işlenebilecek neredeyse tüm konular işlendiği için, sonu kestirebiliyorsunuz. ama şöyle ki; olağan 2 son vardı filmde. hangisi acaba, iyi mi kötü mü diye son 5 dakikaya kadar bekletti bizi cameron. güzel olmuş aferin. savaş taktikleriyse çok dandikti. al eline silahı tatatata değil, biraz zeka koyun arkadaşım savaş sahnelerine.
    6 bacaklı, 4 kanatlı, 4 gözlü yaratıklarsa oturmamış. ama çocuksu da değillerdi. tamam, na'vi halkının kanlarında hemoglobin dolaşmıyor. vücutlarında da melanosit yok. ten renkleri bizden farklı. ama tüm yaratıklar mı gökkuşağı gibi olur yahu? ha, güzeller miydi? harika yaratıklardı ama artık na'viler hariç baydı yahu. spore oyunundaki yaratık yaratma şeysiyle yapılmış gibi tüm canlılar.

    --- spoiler ---

    verilen mesaj bence aynı mesajı vermeye çalışan the day after tomorrow, terminator, 2012 gibi konusu avatar'a benzemeyen filmlerinkine de benzemiş. "uslu durun, dünyayı ve yeşili sevin, başınıza iş açmayın!"
    ama burda aşk var, sevgi var. hem kuru kuru sevgi de değil. olm taş gibi na'vi kızını götürdüm yeter bana demiyor, toruk'la geri geliyor abimiz jacksully. insanlığından vazgeçiyor yeri geldiğinde. (kendi türünden olmayan bi yaratığa aşık mı oldun lan yoksa diye taşak geçen kas yığınına da kapak olsun).

    --- spoiler ---

    belki de ben fazla duygusalım sinemaya bile gidecek bi kız arkadaşım olmadığı için, kendimi burda buldum film çıkışında ... ama gidin be sevdiceğinizle şu filme, benim yerime de birbirinize patlamış mısır yedirin.

    edit: lan o kas yığını street fighterdaki captain guile a ne kadar da benziyo di mi?
  • konusunu sallayıp sırf da vinci'nin o helezon pervaneli uçan makinesine benzeyen uçan canlı için bile görülmeye değerdir. bakmakla görmek arasında fark var işte. bu film bir roman değil, muhteşem bir yağlı boya tablosudur.
  • avatar kelimesiyle bile en ufak bir alakam olmamasına rağmen sırf 3d olayı için gideyim dediğim fakat şaşırtıcı bir şekilde star wars'tan sonra izlediğim en iyi büyük bütçeli film olmuş mükemmel filmdir.aynı zamanda en büyük bütçeli film olması da manidardır.renk şöleniyle kafamı yükseltti alt anlamlar bulmaya uğraştırırken kafamı düşürdü de yükseltti hatta garip,mavi bir şeye aşık etti film o kadar diyorum.ayrıca michelle rodriguez'de ayrı bir güzeldir bu filmde.
  • sonunda orasından burasından antenler, kollar fışkırmayan, gayet tatlı sıfatlara sahip uzaylılar gördük.
    ufkumuz açıldı, dimağımız genişledi. uzaya ve uzaylıya dair umutlarımız arttı.
    lakin yıl oldu 2010, hala gerçeğini göremedik.
    uzaylilar gelin lan artık!
  • nasıl star wars sinemada yeni bir çağın başlangıcı ise, bu filmde önümüzdeki 25-30 senenin başlangıcıdır. star wars ile başlayan devir kapanmış, yerini avatar ile başlayan çağa bırakmıştır. "sırf efekt yeaa" diyenlere itinayla kafa atınız çünkü bu film bir başyapıttır. hatta onun ötesidir.

    imza: kanında midi chlorian olduğunu iddia eden bir sinemasever.
hesabın var mı? giriş yap