*

  • türk insani yeni gelin gibidir.evde kocasina dirdirini yapar,agzina geleni söyler,dayagini yer ama disariya asla citlatmaz.bizde kol kirilir yen icinde kalir.türk'ün asagilik kompleksi daha cok yabanci hayranligi seklinde disa vurur.misal adam yurtdisina cikmistir.orda toplum kullanimina acilmis,karsilikli güvenden ötürü calinmasina karsi bi önlem alinmamis bi sey görür (örnegin bi spor salonunun dusundaki sac kurutma makinesi).hemen ilk agzindan dökülen kelimeler "abi bunu böyle türkiye'de acikta birakcaksin ertesi gün göremezsin valla"dir.kendi vatandasina alenen hirsiz dediginin farkinda degildir.

    gelgelelim ayni memleketin adamiyla bi muhabbet ortaminda asla bu kelami etmez.cünkü türk'ün türk'ten baska dostu yoktur
  • türklerin kendini aşağılamamasından daha kötü bir durum değildir. kimi insanlar vardır "türkler süperdir, tarihimizde tek bir leke yoktur, türkiye en demokratik tarihe sahip ülkedir" diyip dururlar, onlara göre "ordu kerkük'e", "yankee" evine, yahudiler de cehennemin dibine layıktır. başka da bir bok bilmezler, sosyal tespit yapma yetisinden uzaklardır. türklerin kendilerini sırf türk oldukları için aşağılamaları en fazla aksi kadar saçmadır. "aman allahım bu yabancıların önünde türkler konusunda yanlış bir şey söylersem ülkemin imajı zedelenir" diyecek kadar da ikiyüzlü olanlar vardır, eğer bir bokluk varsa saklamanın faydası yok. konuştuğum birçok amerikalı bush hakkındaki yorumlarıma katılırken, sırf kürt sorununu inkar için kendine kürt diyen bir topluluğun varlığını inkar eden birçok türk gördüm (böyle dedim çünkü bu insanlar köken olarak kimdir değildir pek bilmiyorum, ama ne olursa olsun kendilerine kürt diyorlar ve varlar). hal böyleyken türklerin kendilerini yerebilmesine de şükretmek lazımdır. yapılması gereken övgünün de yerginin de mantık gerektirdiğini göstermektir.
  • olayi asagilamak degil de dalga gecmek olarak ele alirsak, bilmek belki rahatlatacaktir ki kendisiyle dalga gecen tek millet turkler degildir.
    misal ingilizler de feci dalga gecer kendileriyle, ve kendileriyle ovunenlerle. ama icten ice kendilerine dair bir inanclari, umutlari, hevesleri vardir- ki isin bu kismi turklerde daha az gozleniyor olabilir.
  • çok batı avrupa (fransa, ingiltere, almanya...) ve çok doğu asya (çin, japonya, kore...) milletleri dışında bütün avrasya milletlerinin ortak hastalığı
  • türklere ait farklı bir hastalığın yansımasından kaynaklandığını düşünüyorum. belki sadece türklere özgü de değildir.
    hemen anlatmaya çalışayım türk aklımla;
    niteliği önemli olmayan biri kürsüden halka sesleniyor; "efendiler avrupalı böyle durumlarda şöylee şöylee yapıyor, bizler ise beeyyle yapmaya devam ettiğimiz sürece geri kalmaya mahkumuz! sen böyle yaparsan bu ülke hiç adam olur mu? soruyorum size hiç olur mu?"
    akabinde gelen şak şak ile beraber yükselen uğultular,
    -adam doğru diyo walla!
    -yok! bu ülke adam olmaz abi!
    -cık cık! olmaz tabi, olmaz böyle!

    bu uğultu sahiplerini alalım, başka bir kürsünün önüne koyalım. ve dinlesinler;
    "bizim atalarımız şöyleee şöylee değil miydi? lafı uzatmadan soruyorum, bizler böylee böylee bir milletin torunları değil miyiz? biz ki zamanında o milletlere nal toplatmadık mı? bir türk dünyaya bedeldir! yaaaa, işte biz böyle bir milletiz!"
    akabinde gelen iç sesler (bu daha duygusal, iç ses daha fazla hakim oluyor);
    -eyyytt ulleeennn!
    -tabi lan! kesin en türk benim!
    -allahhh allaahhh!

    durum bundan ibarettir zannımca. tespitimin en yakın kaynağı da şahsımdır. ve ben, türkler hakkında varolduğu iddia edilen bu hastalıkların tümüne "gaza gelme" hastalığı diyorum!
  • asagilik kompleksinden kaynaklanir, her zaman bilincli yapilmaz.
    ait oldugu toplumu asagiladikca, kendisinin birey olarak
    üste ciktigini sanir, ama isin asli öyle degildir.

    elestiri, özelestiri ile karistirmamak gerekir.
  • bu hastalığın ana nedeni diğer toplumlara olan aşırı özendir bu aşırı özenin nedenide diğer toplumları kültürleri günlük yaşam biçimlerini filmlerden televizyonlardan bilmektir.
    unutma alışkanlığı yahut hastalığı pop kültürüyle özal döneminden sonra aniden toplumumuza yerleşmiştir. açlık, terör, kıtlıklar yüzyıllardır bu toprakların dinmeyen yarasıdır fakat görmezden gelme alışkanlığımız sonradan kazandırılmıştır.
    savaşlarla büyümüş insanlarımız son 20 yıldır rahat yüzü görmeye başlamıştır ve birtakım çelişkilerin olması doğaldır. daha öncede söylendiği gibi türk olmaktan utanmak, türk olmakla övünmek kadar saçmadır. bizim övüncümüzün nedeni burada doğmuş olmak değil bizi büyüten bir parçası yapan bu kültürün bu toprakların anlaşılamadığı üzere diğer bütün devletlerden daha fazla onurla daha fazla kanla daha fazla eziyetle kazanılmış olmasıdır.
    diğer yaşam biçimlerine özenen insanların asıl özendikleri tam da budur.
    yani sözgelimi amerika özentisi içinde yetişmiş bir gencin asıl özentisi amerika'ya değil ona tanıtılan yaşam biçiminedir. bunu haricindeki kısımlar isimlerden formalitelerden ibarettir. kendisine sunulan imkanları beğenmeyen bir türk tabii ki başka bir ülkede yaşama hakkını kullanabilir, ülkesine yararlı olmak zorunluluğu da yoktur fakat kendinden utanmayan her vatandaş için utançtan önce umut olmalıdır.
  • elbette ki ozentilik boyutu olan bir durumdur, ancak bir de su acidan bakmak gerekir diye dusunuyorum:

    kisa yoldan para kazanmak icin her seyin mubah oldugu, sorumsuzlugun hüküm sürdüğü ve sorumluluklarina sahip cikanlarin salak konumuna dustugu, "kadin" olgusunun olabilecek en ikiyuzlu sekilde irdelendigi, daha hala ümmet zihniyetiyle yasayan, pazartesi gunlerinin futbola ayrildigi, onemli bir kismi toprak agalarinin feodalitesi altinda ezilen, haksizliklara isyan edemeyen ve bunu "devlet baba buyuktur" modeli ile rasyonalize etmeye calisan, kendi basina bir anlam ifade etmedigini dusunen ve buna bagli olarak kendini turlu mecralarda fanatizm derecesine varan aidiyet duygularina teslim ederek kimligini arayan, daha birey olmayi bile becerememis insanlarin buyuk bir cogunlukta oldugu, bireyin gucune inanmayan, kisaca her turlu modernlesme cabasina ragmen sark zihniyetinin hukum surdugu bir toplumda yasayip da az bucuk bu olanlarin farkinda olanlarin icine dustugu bir hastaliktir bu bahsedilen. ancak asagilamak yanlis bir ifadedir, "elestirmek" daha yerinde olacaktir diye dusunuyorum.

    eger bir ulkede universiteye kadar butun egitim basamaklari boyunca "bir turk dunyaya bedeldir" turevi seyler tekrar tekrar goze sokulurcasina insanlarin beynine kazinmaya calisilirsa da zaten bunun iki olasi sonucu olacaktir:
    1-) insanlar tepkisel olarak buna karsi cikar.
    2-) insanlar buna inanir, inanmayanlari da hasta olarak niteler, dislar.

    evet, egitim sart gerçekten de...
hesabın var mı? giriş yap