• osmanli'da itfaiye kuruluşu.
    osmanli mimarisini neredeyse tulumbacilardan once tulumbacilardan sonra diye sekillendirebilecek kisi/kurum/kurulus. soyle ki; tulumbacılardan once insanlar evlerini ozensiz ve derme çatma yaparlarmış çünkü mahallede bi yangın çıktığında -evler ahşap olduğundan- hemen bütün mahalleyi sararmış (bu yuzden insanlar 'nasılsa yanıo' die derme catma yaparlarmış evlerini), bütün evler yanarmış. ama sonra tulumbacılar diye bi grup oluşturmuşlar yeniçeriler yangını söndürmek için. sonra da dayamislar bizimkiler topkapi sarayini, dolmabahceyi, yere batani.
  • derler ki: bu tulumbacılar boyle laba luba kosarak yangına giderken* bos bulunup "yangın nerede?" diye sorarsanız yedi sulalenize saydırırlarmıs. simdiki itfaiyecilerde yok boyle bir ozellik.
  • önceleri (yavuz sultan selim zamanında) yeniçeri ocağı yangınları söndürme işiyle görevlendirilmiş ancak daha sonra (iki yüz yıl kadar sonra) yeniçeri ocağına bağlı olarak tulumbacı ocağı kurulmuş. (1720, dergâh-ı âli tulumba ocağı)
  • ağa, ikinci reis, fenerci, borucu, kökenci, hortumcu gibi rütbeler varmış bu tulumbacı tayfasında.

    tulumbayı koşar adım yangın yerine götürenlere 'uşak' denirmiş.

    bu uşaklar tulumbayı saplarından omuzlayarak taşıdıklarından mütevellit birbirlerine 'omuzdaş' diye seslenirlermiş.
  • tulumbacılar yangına giderlerken ve yangından dönerlerken hangi semtin ya da mahallenin tutlumbacısı olduklarını halka duyurmak için maniler söyler, naralar atarlarmış.

    bunların en meşhurlarından biri şöyle;

    heeeeyytt !
    karada aslan
    denizde kaplan
    var mı bize yan bakan
    kasımpaşa'nın yiğitleri bunlar
  • her tulumba sandığını taşıyan dört kişilik ekibe de takım denirmiş.
    her sandığın bir kaç tane takımı olurmuş ama genelde bu sayı dörtmüş.
    eğer sandığın üç tane takımı varsa bu sandığa karakaçan denirmiş.

    dört takımı olan sandığa da 'büyük sandık' denilirmiş.
  • bu tulumbacılar bir yangını söndürebildikleri zaman, kurtardıkları evin sahibi bunlara 'hisse' denen bi ödül verirmiş ki genelde bi kurbanlık koyun oluyomuş bu ödül.

    hisse de reis (ağa) tarafından takımdakilere bölüştürülürmüş.

    ayrıca fenerci, borucu ve kökenciler de ev (neyse yanan yer) sahibinden 'borucu bahşişi' adıyla para da alırmış ekstradan.

    tulumba takımları arasında rekabet yüzünden kavgalar çıkarmış, sen söndürücen ben söndürücem, en çok biz söndürdük diye. hem şan şöhret sebepli hem de ödül alma bahaneli.
  • uşaklar ayağına yemeni giyerlermiş, reisler ise yumurta topuk iskarpin.
    bu tulumbacılar genelde külhanbeyi olurlar, hamamların külhanında yatarlarmış.
  • gel zaman git zaman, bu tulumbacı takımı da dejenere olmuş, ekmek parasını çıkartmak, ödül almak için yangınlar çıkartmaya başlamışlar. bir nev'i cam kıran camcı (veya çırağı), virüs yazan antivirüs şirketi tandansına girmişler.

    bu tulumbacı sandıkları dört kişi ile taşındığından, kısa boylu* olan ikisi öne, daha uzun olan ikisi arkaya geçermiş.
    ama tulumbacı ağası bazen uzun boyluları bir yana kısa olanları diğer yana geçirirmiş, sağa ya da sola meyilli gidermiş sandık.
    bu gidiş biçimine de 'balıksırtı' denilirmiş. şekil yaparmış tulumbacı ağası yani. seyredene keyif verirmiş bu gidiş.
  • mümin hoca'ya göre tulumbacilarin sozlukteki karsiligi:
    "eskiden tulumbacilar virdi, böööööööööyle bööööööööööööyle fış fış yallah heyyyyyyyyy ".
hesabın var mı? giriş yap