• doris lessing'in a man and two women başlıklı kısa öykü derlemesinde yer alan bir kısa öykü. virginia woolf'un a room of ones own eseriyle paralellikler taşı. orta yaşlı, evli ve dört çocuk annesi susan rawlings, evliliğini ve evliliğine dair aldığı tüm kararları sorgulamaya başlar. öznel bireyselliğini yitirdiğini farkeder. öznel bireyselliğinin ölümüyle birlikte kendisine, kocasına ve çocuklarına yabancılaşması susan’ı intihara kadar sürükler.
  • doris lessing'in oldukça etkili olan öyküsüdür.

    öykü susan isimli orta yaşlı bir ingiliz kadını konu almaktadır. görünürde evli ve dört çocuğuyla oldukça mutlu olan susan, zamanla halüsinasyonlar görmeye ve kendini dış dünyadan soyutlamaya başlar. yalnız kalmak için bir otelde oda tutar. her gün bu odada birkaç saat vakit geçirir. bu onun kısmen de olsa özgürlüğünü elde etme çabası olarak görülür eleştirmenlerce. ancak, eşi matthew peşine bir dedektif takarak bu odanın varlığından haberi olur ve susan'ın bir sevgiilsi olduğunu düşünür. bu durum üzerine susan bu odada hayatına son verir.
  • doris lessing'in 1963'te yazdığı susan isimli bir kadını ve onun based on intelligence evliliğini konu edinen öyküsü.

    her şeyin mantık çerçevesinde düşünüldüğü, kararların buna göre verildiği, karı-koca kariyerli bir ailesi olan susan'ın hikayesi. 1960'ların ingiltere'sinin yanısıra günümüze uzanan bir hikaye olduğunu düşünüyorum bunun. sokağa çıktığımızda pek çok susan ile karşılaşma ihtimalimiz hala mevcut. ben birkaçını tanıyorum.

    mantık da (metinde intelligence olarak geçiyor) farklı zaman dilimlerinde ve koşullarda farklı şeyler gerektirebiliyor tabii. tek doğrusu olmayan bir kavram. çocuklardan sonra çalışmayı bırakıp, bakım işlerini üstlenen susan'da çocuklar okula başlayıp da evin işlerini de hizmetçileri yapmaya devam edince ortaya çıkan "ben ne işe yarıyorum şimdi" düşüncesi, eşinin aldatması ile yüzleşmesi ve kendi bireysellik, kendine bir alan açma ihtiyaçları üzerine 19 numaralı odaya doğru yolculuğu bireyselliğini yitirmiş bir kadının elinde kalan değersizlik duygusunu yansıtıyor.

    susan'ın delirmesi, halüsilasyonlar görmesi gibi olaylar da hem bireyselliğin yitiminin sonucu üzerinden hem de bir kadının bireyselliğini yeniden kazanma çabasının toplum nazarında nasıl göründüğünün yansıması olarak karşımıza çıkar.

    gittiğim bir tiyatro oyununda "kadınlar, çalışın!" cümlesi vurgulanıyordu. birkaç kez izledim bu oyunu. susan'ın hikayesi sana ne söyledi derseniz biraz da bunu söyledi.
hesabın var mı? giriş yap