tinuviel

• beren'in lúthien^*'e verdiği isim, alaca karanlığın kızı..
• adımla ilgili kötü anılara sahip, yanında kullanmassak memnun olan, canımın ciğerimin^* oda arkadaşı. tanışmadan öne nasıl araştırdık onu bi bilseee....^*
• luthien tinuviel
  
  the leaves were long, the grass was green,
  the hemlock-umbels tall and fair,
  and in the glade a light was seen
  of stars in shadow shimmering.
  tinuviel was dancing there
  to music of a pipe unseen,
  and light of stars was in her hair,
  and in her rainment glimmering.
  
  there beren came from mountains cold.
  and lost he wandered under leaves,
  and where the elven-river rolled
  he walked alone and sorrowing.
  he peered between the hemlock-leaves
  and saw in wonder flowers of gold
  upon her mantle and her sleeves,
  and her hair like shadow following.
  
  enchantment healed his weary feet
  that over hills were doomed to roam;
  and forth he hastened, strong and fleet,
  and grasped at moonbeams glistening.
  through woven woods in elvenhome
  she lightly fled on dancing feet,
  and left him lonely still to roam
  in the silent forest listening.
  
  he heard there oft the flying sound
  of feet as light as linden-leaves,
  or music welling underground,
  in hidden hollows quavering.
  now whithered lay the hemlock-sheaves,
  and one by one with sighing sound
  whispering fell the beachen leaves
  in wintry woodland wavering.
  
  he sought her ever, wandering far
  where leaves of years were thickly strewn,
  by light of moon and ray of star
  in frosty heavens shivering.
  her mantle glinted in the moon,
  as on a hill-top high and far
  she danced, and at her feet was strewn
  a mist of silver quivering.
  
  when winter passed, she came again,
  and her song released the sudden spring,
  like rising lark, and falling rain,
  and melting water bubbling.
  he saw the elven-flowers spring
  about her feet, and healed again
  he longed by her to dance and sing
  upon the grass untroubling.
  
  again she fled, but swift he came,
  within the shadows of her hair,
  the trembling starlight of the skies
  he saw there mirrored shimmering.
  tinuviel the elven-fair,
  immortal maiden elven-wise,
  about him cast her shadowy hair
  and arms like silver glimmering.
  
  long was the way that fate them bore,
  o'er stony mountains cold and grey,
  through halls of iron and darkling door,
  and woods of nightshade morrowless.
  the sundering seas between them lay,
  and yet at last they met once more,
  and long ago they passed away
  in the forest singing sorrowless.
  
  (bkz: lotr)
  (bkz: luthien)
• aragorn 'un arwen ile ilk karşılaşmasında, ona hitap şeklidir ki burada kendisini, lúthien'in güzelliğinden etkilenmiş beren gibi hissettiğini vurgulamaktadır. hatta onu görür görmez, ağzından, beren ile lúthien'in şiiri (şarkısı) dökülür.. daha sonra da arwen'a zaman zaman tinuviel diye seslenmiştir..
• "ben de kaç gündür kendimi çok alakasız bir şekilde tüm dünyadan izole olmuş bir dağ kulübesinde yün örerken hayal ediyorum. hatta geçimimi ben aslında böyle sağlıyormuşum. rengarenk, çizgili, desenli kazakları örüyorum da örüyorum. kimse de benden ödev, paper, sunum, yazılı sınav...vs. gibi yükümlülükler istemiyor ve ben şöminede yanan kütüklerin çıtırtıları eşliğinde örüyorum sürekli. nereden aklıma geldi bilmem. böyle basit ama mutlu hayatlar sürenler var mı gerçekten acaba?"
  bilmiyorum kucuk yengecim, gercekten bilmiyorum. keske gun 24 saat olmasa da 56 saat olsa- keske sana yıllık yazısı yazabilsem. keske buradan uzaklara gitmesen, ya da gittigin uzaklara ben de gelebilsem. keske gunesin altina uzansak ve tum dertlerimizi unutsak, keske "eternity and a day"i izlesek ve ben ona "eternity and the day" demesem. keske yar olsa, john malkovich olsa; keske catlak bacak bana baksa, keske o geri donse... ama ne yazık ki hersey -"beyond my control". anliyorsun degil mi? "beyond my control".
• (bkz: yer yön duygusu olmayan insanlar)
• onca zaman beraber okuduğumuz halde, tanışmamız mezuniyetinden sonraya kısmetmiş diye hayıflandığım arkadaşım. yine de bir haftada, dört senenin açığını bir şekilde kapatmaya başladık sanki.
  
  başka insan yokmuş gibi gidip gidip ona sataşmamızı olgunlukla karşılamıştır.
  
  bir de, onun kestiği kavunlar daha bir tatlı oluyor, ayrıca bütün salıncaklar sana feda olsun demek istiyorum kendisine^*
• süo'nun en doğaçlamalı senesinin keyfini yaşayabilmiş insanlardan biri. bembeyaz kıyafeti içinde azmi'ye sağdan gelen jakobyen dalgalarla başlayan sorular soran bir peri. finallerdeki çılgınlığıma dakika dakika 10 metrekarede şahit olmuş komşu. ben en pırlanta modda, onun mezuniyet gününde çıplak ayakla dans ederken bana kahkahalarla eşlik eden kişi. amerikalarda unutmasın bizi dileklerimi sunuyorum en son..
• iki yıl önce bu zamanlar sabancı üniversitesini kazandığımı duyan iki kişiden ayrı ayrı "bak çok başarılıdır, writing centera git de sana ablalık yapsın" şeklinde adını duyduğum, bunca övgünün üzerine kim olduğunu (okula girdiğindeki resmiyle alakası olmadığı için) uzunca bir süre merak ettiğim, ilk kez genç bakış programında soru sorduğu zaman gördüğüm ve tanışmamız ancak odasında oynadığımız bir tabu seansına kısmet olan, icqda beni her gördüğünde "neden hâlâ yazmadın" diye çatan, tatlı mı tatlı, ortadoğu aşığı bir sosyal bilimci. beni tabuda yenen ilk insan olma şerefini^* taşımasının yanısıra, akasya çevre zirvemize katılarak ortamı şenlendirmişliği de vardır. okulumuzun ilk mezunlarından olarak uzak diyarlara^* gittiği şu günlerde kendisini kampüste özletir olmuştur. tipi o kadar çok değişmiştir ki bir süre görmedikten sonra yeniden karşılaştığımızda kendisini tanıyabilmeyi diliyorum^*.
• tam bir "technology freak". super teknolojik cep telefonuyla^* konusup bir yandan laptopla e-maillerini kontrol ederken dijital fotograf makinesiyle resimler cekmeye calisan kisi. bir adet ipod alip tum sikintilarina son vermeyi planlayan teknoloji bagimlisi ve tuketim toplumu kolesi. evet itiraf ediyorum etrafimda 700 adet dugme, tus, mouse,klavye,kablo,priz, lcd ekran veya monitor olmadan yasayamiyorum. (bkz: imdat)