• yıllar önce cnbc e'de izlenen ve şok eden 1993 tarihli bir film.
    filmde ergenlik çağındaki bir çocuğun yaşadığı tüm bocalamalar, başıboşluğun genç bünyeye etkileri, aile içi iletişim kopukluğu da dahil tüm cici(!) sorunlar anlatılmıştır ve andrew robertson gerçekten çok iyi oynamıştır.
    bir kez izlememe rağmen aklımdan çıkmayan sahnelerle dolu ve iç ürperten bir film olmuştur bu.
  • madonna'nın what it feels like for a girl şarkısı bu filmden bir sample içerir; o da charlotte gainsbourg un sesindendir; "girls can wear jeans and cut their hair short, wear shirts and boots. 'cause it's ok to be a boy
    but for a boy to look like a girl is degrading 'cause you think that being a girl is degrading but secretly you'd love to know what it's like
    wouldn't you
    what it feels like for a girl
  • herşeyin zaten tuhaf bağlarla toplandığını ve nihayet çözüldüğünde de kendini bambaşka şekilde kurduğunu gördüğümüz, etkileyici terbiyesiz bir film. kentin merkezileştikçe daha dışında kalan biyerinde geçiyor. ölen annelerini bir beton tabuta gömen çocuklar var bu filmde desem spoiler zannedersiniz. duygu dolu bir film.
  • ian mcewan'ın "i did not kill my father, but i sometimes felt i had helped him on his way." diye başlayan 1978 tarihli "rahatsız" ama en az o kadar da iyi yazılmış romanı.
  • anlamsız saçma sapan bi film gibi geldi bana. yok ergenlik sorunlarına eğilmiş, yok şöyle ensestliğe bambaşka bir bakış açısı getirmiş gibi bir sürü sosyal tespit yapıp sıkıcı bir yazı yazabilirdim ama gerenk yok. basitçene ensest ve ayna karşısında 31 çeken 16'lık gerizekalı bir sabi var diye bu kadar göz yorgunluğuna değmez.
  • ian mcewan in 1978 tarihli kısa romanı.
    sel yayıncılıktan 2010 da (bkz: beton bahçe) ismiyle çıkmıştır.

    anne ve babaları ölen 4 kardeşin macerasını ergenlik, ensest, hayata tutunma ve psikoljik çöküntü gibi eksenlerde anlatan hızlı ve keyifle okunan ama sonunda yeterince etkili olamayan kitaptır..... 3,5 / 5

    http://www.goodreads.com/book/show/9957
  • ian mcewan romanından uyarlanan 1993 yapımı andrew birkin filmi. charlotte gainsbourg'uyla, yer yer sürreal havasıyla, evin ve çocukların seyircide uyandırdığı izolasyon hissiyle, renkleriyle, aslında tabu olan pek çok konuyu müthiş bir sadelikle ve zerafetle, son derece normalmiş gibi göstererek sunmasıyla (ve son raddede bu sebepten daha da şok edici olmasıyla) çok etkileyici bir film.
  • insanın nasıl evrildiğiyle ilgili çok sıcak, tutkulu, karanlık ve bir o kadar sessiz bir içe kapanış hikayesidir.

    --- spoiler ---

    annelerinin üzerini örterken örtünün kısa gelmesi ve ayağın mı yoksa kafanın mı kapatılması konusunda yaşadıkları kararsızlıkta ilk sıradışı vuruş gelişiyor aslında. sonraki süreç ve kilerin gizemi çocukların rahatsızlığını, dışarıya karşı olan mesafeyi hep tolere ediyor. ilk aşamada zorunluluk olarak seğirten duygular bir süre sonra duygusal boşlukları bir bir doldurup yüzeye çok yoğun ve tutkulu bir şekilde yansıyor

    --- spoiler ---

    bu arada filmde jack'in elinden düşürmediği kitap voyage to oblivion'dur.
  • o abla sonra da diyor ki gel de 'nymphomaniac' olma. (bkz: charlotte gainsbourg)
  • filmi kitabına göre daha bi olmuş yapımdır. ilk kez bir film için bu kanıya vardım zira kitaplarını hep daha çok sevmişimdir ama bu başka. yönetmen o retro ve amatör havayı o kadar iyi yakalamış ki gerçekten orada hissediyorum. o kırsalda, o evde, o bahçede öyle çırılçıplak koşarken...
    tek seveni de benmişim gibi.
hesabın var mı? giriş yap