takınak

• alacak veya borç...
• saplanti, obsession.
• ayyuka'ya ait akılalmaz bi sarki. uzun zamandir bole takilmamistim bi sarkiya. sarkinin basinda, sadece bas ve gitarla baslayan kisim tuylerimi diken diken ediyo, genelde davulla beraber gelen, yine davulla cikan bas mevhumunu gitarla basbasa duymak cok hos oldu. melodik yapisina hasta oldugum. tiineycır diye töhmet altında kalmiycaamı bilsem sözlerini yazardım. o derece.
• burdan baktım gördüm orda gitsem alsam dedim
  gitsem alsam sarsam benim olsa bir tek benim
  gidip baktım orda değil şurdadır istediğim
  sonra baktım şurda değil burdadır istediğim
  hiç aklımda yokken çıktı geldi birdenbire
  saplandım kaldım bu fikre bunca yıl beyhude
  sandım orda burda şurda gidip baktım nafile
  orda burda şurda değil kafam karıştı bak yine
  anlayamadım ben bu işi
  kavrayamadım bu gidişi
  hiç aklımda yokken çıktı geldi birden bire
  saplandım kaldım bu fikre bunca yıl beyhude
  sandım orda burda şurda gidip baktım nafile
  orda burda şurda değil kafam karıştı bak yine
  anlayamadım ben bu işi
  kavrayamadım bu gidişi
• cinde 3.90 dolara satilan saati 79.90 liraya satmakta olan site. baya saglam kazaniyorlar keselerine bereket.
• acayip iyi, mukhemmel, fena bir ayyuka parcasi.
  
  --- spoiler ---
  benim olsa bir tek benim
  --- spoiler ---
• sözlük anlamı yeterli olacaktır: "bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce."
• eskişehir'de bikaç şubesi bulunan takı mağazası. başka nerelerde var bilemiyorum.
  
  çok güzel küpeleri ve kolyeleri var, yüzükte ise aradığımı pek bulamadım şimdiye kadar. online satışına da şimdi denk geldim ama mağazalarındaki çeşitten eser yok.
• ışık ergüden niyeyse pek bir seviyor bu kelimeyi. adeta takınakı takınak haline getiren bir takınak şövalyesi. ne güzel kaptırmışım çevirisine yağ gibi gidiyorum ama birdenbire "takınak" diyor ve şak diye durduruyor beni. yav baba, gözünü seveyim, obsesyon de, takıntı de, saplantı de ama n'olur takınak deme. yav eserin orijinalinde "l’obsession" demiş geçmiş adam, sen niye karmaşıklaştırıyorsun ki!
• "eleştirmen, birtakım takınaklardan kurtulur: yazara ya da okura yaranmak durumunda olmadığını, yazarı ya da yazıyı yargılayan üstün bir varlık olmadığını, yazardan daha çok yazarlık bilmesinin şart olmadığını, okura da yazara da birçok şey öğretmekle görevli olmadığını anlar." bilge karasu - susanlar (bks)