54 entry daha
  • türkçe yetersiz bir dildir. ancak bu konuyu herkesle konuşmak mümkün değildir. zira milliyetçi bir formasyona sahip olan yaygın türk tipolojisi, bu gerçekle yüzleşecek bilgi ve/veya cesaretten yoksundur.

    türkçenin önemi ekseriyetle, "türkçe aslında çok güzel bir dil" gibi gayet objektif argümanlarla vurgulanır. (türkçe hele bir de arapça ve farsça gibi kaka dillerden alınan kelimelerden temizlense hepten "güzel" olucakmış. bizim üst katta milli eğitim'den emekli türkçe öğretmeni ayla hanım teyze var, o söyledi.) (bkz: yunus emre türkçesi/@derinsular)
  • türkçenin yetersiz bil dil olması, akademik yazında (batı dillerindeki kimi kelime ve kavramları karşılaması amacıyla) tuhaf kelimeler üretiliyor olmasının birincil nedenidir.

    aslında "bilim söz konusu olduğunda her dil yetersizdir" demek daha doğrudur. zira yeni bilgi ve kavramlar üretildikçe, yeni kelimeler de ortaya çıkacaktır. bu durumda, herhangi bir dil için asıl sorulması gereken soru, "bilimsellik ile ne derece iç içe olduğu, başka dillerde ortaya çıkan zenginleşmeye görece durumunun ne olduğu" olmalıdır.

    şayet bir dilde (1) nitelikli ve bilgi/kavram üreten bilimsel makaleler yayınlanmıyorsa ve (2) o dile zengin bir dilden (akademik olan ya da olmayan) çeviriler de yapılmıyorsa, o dilin çok geçmeden yetersiz hale gelmesi kuvvetle muhtemeldir. bu koşuldan biri, bir dili zenginleştirme adına tek başına yeterlidir. çünkü akademik olmayan yayınlardan yapılan çeviriler de zamanla o dili belli perspektifler ve kavramlarla tanıştıracaktır.

    mesela bugün "ötekileştirme" diye bir kavramdan haberimiz varsa ve bunu sadece akademik yazında değil günlük siyasi konuşmalarda da kullanıyorsak, bu durum etkileşimin ve çevirinin gücünden ileri gelir.

    bu konuda ayrıca (bkz: argümantasyon /@derinsular)
  • bir dilin yetersiz olmasının nedenlerinden bir diğeri de, kelime yetersizliği nedeniyle geniş anlamlı kimi kelimelerin birden fazla dar anlamda kullanılması ve böylelikle ifadelerde esnekliğe ve belirsizliğe yol açmasıdır.

    örneğin, ingilizce'de "poison" kelimesi, bildiğimiz zehir/zehirleme anlamında gelir. "venom" ise, bir hayvanın zehiridir. yani belli bir zehir türü için ayrı bir kelime vardır. (bkz: poison/@derinsular) vs. (bkz: venom/@derinsular)

    benzeri bir başka örnek: (bkz: appeasement/@derinsular) vs. (bkz: concession/@derinsular)

    osmanlıcadan örnek için (bkz: kıskançlık/@derinsular) ya da, bkz.: müzakere, münazara, münakaşa, mübareze, ila ahir... güncel türkçede hepsi tartışma kelimesine sıkışmış durumda. ingilizcede ise, discussion, argument, debate, quarrel, argument, controversy yerli yerinde duruyor.
  • dilde sadeleşme akımının türkçe'yi tahrip etmesinin bir sonucudur. (onca osmanlıca kelimeyi devlet zoruyla yok edenler, ortadan kaldırdıkları kelimelerin beşte birini dahi yerine koyamamışlardır.) bu durumun çeşitli örnekleri için (bkz: osmanlıca/@derinsular)

    bilgiye ve bilginin üretilmesine dair pek çok kelimenin günümüz türkçesinde olmaması, türkçe'nin bir bilim dili olmasının önündeki en büyük engeldir. bu durumun daha da kötü bir sonucu, bu dili konuşarak büyüyen çocukların (şayet sonradan bu konuda çok ciddi bir çaba göstermezlerse) hayatları boyunca bilgi kavramına ister istemez büyük ölçüde yabancı kalacak olmalarıdır.

    bütün bunlar bir yana, dilde sadeleşme akımının onca tahribine rağmen türkçede baki kalmış olan kimi önemli nitelikler de yok değildir. örnek: (pek çok lisanda bulunmayan) mişli geçmiş zaman.

    konuya örnek olabilecek birkaç kelime:
    (bkz: trade off/@derinsular)
    (bkz: unlearn/@derinsular)
    (bkz: accuracy)
    (bkz: precision)
    (bkz: repudiate/@derinsular)
1180 entry daha
hesabın var mı? giriş yap