• fatih itfaiye'de bulunan bir camii..isminin hikayesi ise şöyle: adamın biri ne zaman canı pahalı şeyler istese sanki yedim deyip parayı bir kenara biriktirmiş, zamanla o kadar birikmiş ki işte a camiyi yaptırmış..
  • fatih sinanağa mahallesi kırbacı sokak’ta yer alan caminin, en kayda değer özelliği, ilgi çekici hikayesidir. keçeci hayreddin ve yahut adanalı şakir efendi’nin –hikayenin kahramanın bu iki kişiden hangisi olduğu net olarak bilinmemektedir- canı bir şey yemek istediğinde sürekli bir şekilde ‘sanki yedim’ diyerek istediğini almayıp parasını biriktirmiştir. zamanla biriken paralardan da işte bu camii, inşa edilmiştir.

    günümüzden takribi 300 yıl önce yapıldığı varsayılan sanki yedim camii, i. dünya savaşı’ndan kısa bir süre önceki fatih yangınında ağır bir tahribata uğramış, 50 sene yıkık bir halde kaldıktan sonra 1959-1960 tarihlerinde halkın gayretleriyle ihya edilmiştir.
    kayda değer bir mimari özelliği bulunmayan camii, fevkani ve betonarme olarak yapılmış olup, bir büyük ve dört çeyrek kubbesi kurşunla kaplıdır. caminin arka tarafında mahfili yer almaktadır. minaresi ise tek şerefeli ve betonarme suretinde yapılmıştır. camii, bugün civardaki apartmanların arasına sıkışmış bir halde faaliyetine devam etmektedir.
  • ne zaman bir yiyecek dukkaninin onunden gecse,ne zaman cani bir sey cekse sag cebinde bulunan parayi cikarip sol cebine koyarmis bu zat.hemen ustune de '' sanki yedim '' diyerek bir doyum hissi yaratirmis kendine.
    bu zat oldukten sonra evinde bulunan paralarla yaptirilmis bir cami imis bu camii.
    yasli bir adam boyle anlatmisti bu hikayeyi bundan 20 sene once,gedikpasa da babamin ayakkabi dukkaninda otururken...
  • anlatılanlardan anladığım kadarıyla yiyemeden ölmüştür rahmetli. aslında bu şekilde biriktirilen bir paradan aş evi yapsalardı daha mantıklı olurdu sanırım.
  • bugün imamın anlattığı versiyonuna göre zamanında bir adamın ne zaman şeytan aklına girip onu gereksiz bir şey satın almaya ikna edecek olsa şeytana hitaben "san ki yedim" (varsay ki yedim) diye parasını bir cepten öbürüne koyup biriktirmekle diktirdiği camidir. imamımızın bu darb-ı meseli küresel ekonomik krizde abd ekonomisi sözde batarken doların yükselişinin ne kadar tutarsız olduğunu anlatırken verdiğini de belirteyim. nasıl bir camiye gidiyorum ki ben böyle...

    bir de şunu anlattı (bkz: ecnebi parasıyla beş kuruş etmez)
  • yanından yöresinden defaatle geçmeme rağmen adını ilk defa geçen hafta bir sohbette duyduğum cami. yemek yemekte mahir, pirim üstadım doktorcuğumun hikayeyi anlatmasının akabinde acaba bizim böyle bir cami yaptırıp yaptıramayacağımız merak konusu oldu.. hacı bey abimiz "çok yiyor olsak da kenara üç beş bir şey koyarız, kalanı da bağışla tamamlarız" deyince molla durur mu yapıştırır cevabı; "bağışçılar da 'sanki verdim' derse ne yapacağız abi?" tabi bono tahvil cami yaptırma dernekleri falan bastı kahkahayı..
  • (bkz: hemhüm camii)
hesabın var mı? giriş yap